"Bir Paşa ölmekle kıyamet mi kopar?"

1853-1856 yılları arasında Osmanlı-Rus harbi odu. Diğer adıyla Kırım Savaşı. Bu savaşın Tuna kıyısında bulunan Silistre Kalesi, Ruslar tarafından kuşatılır. Musa Paşa komutasındaki 6000 Türk askeri, bu kaleyi 41 gün süreyle kahramanca savunur ve zafer kazanılır. Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistre adlı tiyatro eseri, bu olay üzerine kurgulanmıştır. Kale komutanı Musa Paşa şehid olunca orduda bir maneviyat bozukluğu ortaya çıkar, askerin morali bozulur, hafif bozgun havasına girilir. Tam bu noktada Manisa'nın Emirâlem köyünden Mustafa Çavuş, durumun kötüleştiğini hissedince: "Bir Paşa ölmekle kıyamet mi kopar?" diye haykırarak askere moral verir, asker başçısı olur, ümitsizliğe teslim olmaz, kararlılık, sebat ve cesaret telkin eder. Bu arada Konyalı Hüseyin adlı bir neferle ikisi zekice bir taktik ve insanüstü bir cesaretle koca Rus cephanesini havaya uçururlar, savaşın rengi değişir ve Türkler zafer kazanır.Bizzat yaşanmış olan bu tarihî olay, günümüz Türk milleti için çok önemli bir çıkış, hareket, huruç ve zuhur zeminidir. Bugün Türk milleti, Silistre Kalesine benzer şekilde Türkiye kalesi sınırları içine hapsedilmiştir. Türkiye Amerika, Avrupa, İsrail gibi haricî bedhah olan emperyalist Haçlı Siyonist odaklar ve onların içimizdeki yerli işbirlikçisi olan İslamcı görünen ibiş tayfası, milliyetsiz liberal güruh, Amerika'nın ve İsrail'in lejyoner birliği olan PKK, ne yaptığını ve kime hizmet ettiğini bilemeyen şaşkın Sosyalist, Komünist grupçuklar ve her türlü emperyalist odak adına çalışanlar tarafından kuşatılmıştır. Türk milleti, her türlü hain, kalleş, düşmanla işbirliği içinde olan siyasi ve ideolojik fikir ve entrikalarıyla, kurum, kuruluş, dernek, parti patırtı, tarikat, cemaat tezgâhlarıyla, Türk ve Müslüman görünen ama gerçekte Türk düşmanı, Türk'e kin besleyen, bağımsız millî Türk Devletini ve Türk milletini tasfiyeye memur şeytan politikacılar tarafından kuşatılmıştır. Türk milletinin kale komutanı Musa Paşalarımız, başçılarımız şehit olmuştur, yoktur, yok edilmiştir, kaybolmuştur, sırlar perdesine gizlenmiştir, ortadan kalkmıştır. Yani bugün Türk milleti siyasi, idari, fikrî, felsefi, dinî ve kültürel anlamda başsızdır. Türk milliyetçisi diye bilinen partinin bile gerçekte Türklükle, Türk milletiyle, Türk milletinin beka derdiyle, ebed müddet devlet davasıyla, nizam-ı âlem ülküsüyle bir alakası yoktur. Hasılı bugün Türk milletini siyaseten temsil eden, savunan, koruyan, kollayan, yol ve yön gösteren lideri, başçısı, teşkilatı kalmamıştır. O zaman iş, komutanı şehit düşen Silistre Kalesi askerleri gibi Türk milletinin tamamına düşmüştür. İş, Manisalı Mustafa Çavuşlara, Konyalı Hüseyinlere kalmıştır. İrade-i seniyye yoktur, irade-i milliye devreye girmelidir. Var olan Türk milletinin kendisidir, kendi başına bir şeyler yapmaya çalışan bireysel aydınlardır, etkisiz küçük küçük topluluklardır, gruplardır. Rus cephanesini inanmış, cesur, yiğit, kahraman, zeki 2 Türk neferi havaya uçurarak Silistre Kalesi zaferini kazanmışsa, bugün de Türk milleti bağrından çıkaracağı ve çıkardığı zeki, bilgili, yiğit neferleriyle yani halkıyla, aydınıyla, her meslekten ve toplumsal kesimden temsilcisiyle demokratik nizam içinde kalarak, siyasi, hukuki, kültürel, fikrî, felsefî mücadeleyle varlığına, kimliğine, vatanına, devletine, bayrağına, diline, dinine, kültürüne, bütün kutsallarına, birliğine, dirliğine, huzuruna, geleceğine sahip çıkacaktır, çıkmalıdır. Bütün Türk milleti, "Bir Paşa ölmekle kıyamet mi kopar?" diye haykıracak Mustafa Çavuşların gayretine kalmıştır. Manisalı Mustafa Çavuşlar, Konyalı Hüseyinler birleşiniz, birleşmezseniz bir leşe dönersiniz.