IV. Haçlı seferinden sonra Bizans'ın yıkılması üzerine Trabzon'a gelen Komens ailesi 1204'lü yıllarda Doğu Karadeniz'i içine alan bir Pontus Rum devletini kurdu. 1461 kadar varlığını devam ettiren bu devlet II. Mehmet zamanında Osmanlı topraklarına katıldı.
Aradan 4 asır geçmesine rağmen milli duygularından bir şey kaybetmeyen Rumlar, 1840 senesinden itibaren dini gerekçeler ve eğitim adı altında bölge üzerinde nüfuzlarını artırarak, Milli Mücadele yıllarının kaosundan da istifade ederek bağımsız bir devlet kurmak için bir çok faaliyette bulundular.
Rumlar, Osmanlı üzerindeki siyasi emellerini gerçekleştirmek için Filiki Eterya Cemiyeti, Asya'yı Sağra Cemiyeti, Trakya Cemiyeti, Mavri Mira Cemiyeti, Yunan İttihad Cemiyeti, Rum Cemiyeti Edebbiye, Matbuat Cemiyeti, Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti ve Pontus Rum Cemiyetlerini gibi dernekler kurarak faaliyetlerini artırmışlardır.
İstanbul'daki Ortodoks Patrikhanesi ve Trabzon Metropoliti Hirisantos'un, Paris Barış Konferansına katılıp Pontus Rum Devletinin kurulması için büyük devletlerden özellikle İngiltere'den destek almışlardır.
Yunan Başbakanı Venizelosta bu kapsamda Trabzon ve çevresine dışardan Rum ailelerin getirilmesi için faaliyetlere başlamış ve Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra ilk 6 ayda 8.000 bin Rum, Trabzon'a yerleştirilmiştir. Akabinde Sohum ve Kars civarında yaşayan 200 bin Rum'un bölgeye yerleştirilmesi için faaliyetler başlamış ve bölgede Rum nüfusu hızla artırılmıştır.
1918'de Marsilya'da toplanan konferansa sunulan raporda; ''Komnen İmparatorluğu olan bu memlekette halkın çoğunluğu hala Rumca konuşmakta olup Rum adet ve gelenekleri muhafaza etmektedir'' denilerek bölgede yaşayan Rumların sayısının 1.500.000 olduğu söylenmiştir.
Bu sayı muhtemelen abartılıdır çünkü daha sonra yine bir Rum yazar olan Dimitri Kitsikis I. Dünya savaşından önce bölgede 800 bin Rum, 450 bin Müslümanın yaşadığını söylemektedir. Bu sayı Osmanlının son döneminde özellikle Trabzon ve Rize bölgesinde yaşanan Tenassur hareketleri sonucunda ( eski dinleri Hristiyanlığa dönme faaliyetleri) Rum nüfusu, Müslüman nüfustan fazla hale geliyor.
Merzifon'da kurulan Pontus Rum Cemiyeti ve Hrisantos'un faaliyetleri arasında bölgede Rum çeteleri kurmakta vardı. Bölgede 200'ü bulan çeteler kurulmuş ve Müslüman Türk ahalisi katledilmeye başlanmıştır. Böylece Türk halkını bölgeden göç ettirilmeye çalışılmıştır.
Lozan antlaşması imzalanana kadar bölgede Rum isyanları devam etmiş, antlaşmanın imzalanmasıyla durmuştur. Ancak bu durum çok uzun süreli olmayacaktır.
Lozan antlaşmasında Musul meselesinden dolayı Türk-Irak sınırı çizilememiş, ikili görüşmelere bırakılmıştır. İngiltere Musul'u, Türkiye'ye bırakmamak için Milletler Cemiyetini de harekete geçirmiştir.
Musul'u alma konusunda Mustafa Kemal'in kararlığını gören İngiltere ilk önce 1924'te Hakkâri'de Nasturi Hristiyan azınlığı isyan ettirmiş daha sonra Diyarbakır'da başlayan ve tüm doğuya yayılan Şeyh Sait isyanını organize etmiştir.
Aynı dönemde Rize bölgesinde yeniden Rumları isyana teşvik etmiş ve bölgede Rum isyanı yeniden başlamıştır.
Rize'de çıkan Rum isyanını bastırmak için Hamidiye Zırhlısı gönderilmiş bölgenin bombalanması üzerine isyancılar yakalanmışlardır. 143 kişi kurulan İstiklal mahkemesinde yargılanmışlardır. İsyanın ele başlarından Ulu Cami imamı Şaban Efendi, Muhtar Yakup Çavuş, İslahiye imamı Hasan Efendi, Belediye bekçisi Kadir Ağa, Rize asliye mahkemesi Başkatibi Hafız Osman Efendi ve kardeşi avukat Hulusi Efendi, Merkez cami imamı Kamil, Peçelioğullarından Mehmet ve Ahmet Çavuş kardeşler, Kamburoğlu Hafız Mehmet ve Nakşi Şeyhlerinden Numan Sabit içinde olduğu kişiler vatana ihanet suçundan edilecektir.
Hemen şunu ifade edeyim; Bu isimlere bakıp bunlar Türk-Müslüman ismi olduğunu düşünebilirsiniz. Unutmayın ki, mübadele döneminde topraklarını bırakmayan Rumlar, Müslüman ismi alarak Müslüman gibi yaşamaya başlamışlardır.
Bu asılanlar hoca, hafız diye de düşünebilirsiniz! Ama unutmayın ki, İngiltere'nin yetiştirdiği ve en önemli misyoner olarak tarihe geçen Lawrence Trabzon İskender Paşa Camiinde imamlık yapmış ve hafızdır.
Şunu da diyebilirsiniz bunlar içeresinde Nakşi Şeyhi de var. Yine bilin ki Nakşi tarikatı, 1500'lü yıllarda İngiltere tarafından kurdurulmuş bir tarikattır. Nakşi tarikatı doğuda Kürtçülük tohumları ekip faaliyetler yapmışlar. Karadeniz'de ise Rumculuk faaliyetleri içerisinde yar almışlardır.
Bu faaliyetler bitmedi. Bugün her ne kadar gündeme gelmese de bölgede misyonerler bu faaliyetleri devam ettiriyor.
Aradan 4 asır geçmesine rağmen milli duygularından bir şey kaybetmeyen Rumlar, 1840 senesinden itibaren dini gerekçeler ve eğitim adı altında bölge üzerinde nüfuzlarını artırarak, Milli Mücadele yıllarının kaosundan da istifade ederek bağımsız bir devlet kurmak için bir çok faaliyette bulundular.
Rumlar, Osmanlı üzerindeki siyasi emellerini gerçekleştirmek için Filiki Eterya Cemiyeti, Asya'yı Sağra Cemiyeti, Trakya Cemiyeti, Mavri Mira Cemiyeti, Yunan İttihad Cemiyeti, Rum Cemiyeti Edebbiye, Matbuat Cemiyeti, Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti ve Pontus Rum Cemiyetlerini gibi dernekler kurarak faaliyetlerini artırmışlardır.
İstanbul'daki Ortodoks Patrikhanesi ve Trabzon Metropoliti Hirisantos'un, Paris Barış Konferansına katılıp Pontus Rum Devletinin kurulması için büyük devletlerden özellikle İngiltere'den destek almışlardır.
Yunan Başbakanı Venizelosta bu kapsamda Trabzon ve çevresine dışardan Rum ailelerin getirilmesi için faaliyetlere başlamış ve Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra ilk 6 ayda 8.000 bin Rum, Trabzon'a yerleştirilmiştir. Akabinde Sohum ve Kars civarında yaşayan 200 bin Rum'un bölgeye yerleştirilmesi için faaliyetler başlamış ve bölgede Rum nüfusu hızla artırılmıştır.
1918'de Marsilya'da toplanan konferansa sunulan raporda; ''Komnen İmparatorluğu olan bu memlekette halkın çoğunluğu hala Rumca konuşmakta olup Rum adet ve gelenekleri muhafaza etmektedir'' denilerek bölgede yaşayan Rumların sayısının 1.500.000 olduğu söylenmiştir.
Bu sayı muhtemelen abartılıdır çünkü daha sonra yine bir Rum yazar olan Dimitri Kitsikis I. Dünya savaşından önce bölgede 800 bin Rum, 450 bin Müslümanın yaşadığını söylemektedir. Bu sayı Osmanlının son döneminde özellikle Trabzon ve Rize bölgesinde yaşanan Tenassur hareketleri sonucunda ( eski dinleri Hristiyanlığa dönme faaliyetleri) Rum nüfusu, Müslüman nüfustan fazla hale geliyor.
Merzifon'da kurulan Pontus Rum Cemiyeti ve Hrisantos'un faaliyetleri arasında bölgede Rum çeteleri kurmakta vardı. Bölgede 200'ü bulan çeteler kurulmuş ve Müslüman Türk ahalisi katledilmeye başlanmıştır. Böylece Türk halkını bölgeden göç ettirilmeye çalışılmıştır.
Lozan antlaşması imzalanana kadar bölgede Rum isyanları devam etmiş, antlaşmanın imzalanmasıyla durmuştur. Ancak bu durum çok uzun süreli olmayacaktır.
Lozan antlaşmasında Musul meselesinden dolayı Türk-Irak sınırı çizilememiş, ikili görüşmelere bırakılmıştır. İngiltere Musul'u, Türkiye'ye bırakmamak için Milletler Cemiyetini de harekete geçirmiştir.
Musul'u alma konusunda Mustafa Kemal'in kararlığını gören İngiltere ilk önce 1924'te Hakkâri'de Nasturi Hristiyan azınlığı isyan ettirmiş daha sonra Diyarbakır'da başlayan ve tüm doğuya yayılan Şeyh Sait isyanını organize etmiştir.
Aynı dönemde Rize bölgesinde yeniden Rumları isyana teşvik etmiş ve bölgede Rum isyanı yeniden başlamıştır.
Rize'de çıkan Rum isyanını bastırmak için Hamidiye Zırhlısı gönderilmiş bölgenin bombalanması üzerine isyancılar yakalanmışlardır. 143 kişi kurulan İstiklal mahkemesinde yargılanmışlardır. İsyanın ele başlarından Ulu Cami imamı Şaban Efendi, Muhtar Yakup Çavuş, İslahiye imamı Hasan Efendi, Belediye bekçisi Kadir Ağa, Rize asliye mahkemesi Başkatibi Hafız Osman Efendi ve kardeşi avukat Hulusi Efendi, Merkez cami imamı Kamil, Peçelioğullarından Mehmet ve Ahmet Çavuş kardeşler, Kamburoğlu Hafız Mehmet ve Nakşi Şeyhlerinden Numan Sabit içinde olduğu kişiler vatana ihanet suçundan edilecektir.
Hemen şunu ifade edeyim; Bu isimlere bakıp bunlar Türk-Müslüman ismi olduğunu düşünebilirsiniz. Unutmayın ki, mübadele döneminde topraklarını bırakmayan Rumlar, Müslüman ismi alarak Müslüman gibi yaşamaya başlamışlardır.
Bu asılanlar hoca, hafız diye de düşünebilirsiniz! Ama unutmayın ki, İngiltere'nin yetiştirdiği ve en önemli misyoner olarak tarihe geçen Lawrence Trabzon İskender Paşa Camiinde imamlık yapmış ve hafızdır.
Şunu da diyebilirsiniz bunlar içeresinde Nakşi Şeyhi de var. Yine bilin ki Nakşi tarikatı, 1500'lü yıllarda İngiltere tarafından kurdurulmuş bir tarikattır. Nakşi tarikatı doğuda Kürtçülük tohumları ekip faaliyetler yapmışlar. Karadeniz'de ise Rumculuk faaliyetleri içerisinde yar almışlardır.
Bu faaliyetler bitmedi. Bugün her ne kadar gündeme gelmese de bölgede misyonerler bu faaliyetleri devam ettiriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Tahsin Aydın / diğer yazıları
- Devlet ve Hüseyin Baş / 26.09.2022
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019