Kerbela’ya doğru -4-
Müslim bin Akil, Kûfeliler'den on sekiz bin kişinin, kendisine biat ettiğini yazdığı mektubunu şehadetinden yirmi yedi gece önce yazıp Hz. Hüseyin (a.s.)'a göndermişti
12.09.2025 00:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Müslim bin Akil, Kûfeliler'den on sekiz bin kişinin, kendisine biat ettiğini yazdığı mektubunu şehadetinden yirmi yedi gece önce yazıp Hz. Hüseyin (a.s.)'a göndermişti.
Hatta yolda İmam (a.s), Müslim bin Akil'in öldürüldüğünü ve Kûfeliler'in, kendisine yazdığının tam tersine tavır içinde olduklarını öğrenecektir. Buna rağmen sonuna kadar ceddi Resulüllah (s.a.v.)'in verdiği emri yerine getirecektir.
(İmam Hüseyin (a.s.)'ın kıyamı, zaman açısından Küfe halkının mektuplar göndererek kendisini, Küfe'ye İmam olması için davet etmesinden önce gerçekleşmiştir. Yani kıyamın, davetle ilgisi yoktur)
Hz. Hüseyin (a.s.) bir yandan, Kûfe'ye gönderdiği Müslim bin Akil ile Kûfeliler'in yanında yer alıp, almayacaklarını anlamaya çalışırken diğer yandan da akrabalarını, Yezid'le olan mücadelesinde yanına çağırmıştır.
"Bismillahirrahmanirrahim"
Hüseyin bin Ali'den, Muhammed bin Ali ve Haşim ailesinden yanında bulunan diğer şahıslara…
Allah'a hamd, Peygamber (s.a.v.)'e salat ve selamdan sonra sizlerden herhangi biriniz bu seferde bana eşlik ederse şahadete kavuşur. Benimle beraber olmaktan çekinen kimseler ise zafere ulaşamayacaktır. Vesselam."
İmam Hüseyin'in, Mekke'den gönderdiği bu mektup ellerine geçince, Hâşimoğulları'ndan bir grup, Hz. Hüseyin'e yardım için harekete geçmiştir.
İmam (a.s), Basra halkına da bir mektup yazarak şöyle diyordu; "Allah'a hamd, Peygamber (s.a.v.)'e salat ve selam olsun.
Allah-u Teala, Muhammed (s.a.v.)'i, insanların arasından seçti. Peygamberliği ile O'na ikramda bulundu. O'nu, Kendi risaleti için şereflendirdi. Sonra insanlara nasihat edip, onları hidayet ettiği ve kendisine verileni halka ulaştırdığı (peygamberlik vazifesini yaptığı) bir hâlde, Allah-u Teala, O'nun ruhunu aldı.
Biz de, O'nun ailesi, evliyası, vasi ve vârisleri idik ve insanlar arasında O'nun makamına daha layık olan kişilerdik.
Fakat bir grup bizden ileri geçip, bu hakkı bizden aldılar. Bizim bu hakka onlardan daha layık ve onlardan daha üstün olduğumuzu bildiğimiz hâlde Müslümanların arasında fitne, ihtilaf ve ayrılık çıkmaması, düşmanların onlara musallat olmaması için bu duruma rıza gösterip, Müslümanların rahatını, kendi hakkımıza tercih ettik.
Kendi elçimizi bu mektupla sizin tarafınıza gönderip, sizi, Allah'ın Kitabı'na ve Peygamberin Sünnetine davet ediyorum. Zira Peygamberin (s.a.v.) Sünneti ortadan kaldırılmış ve yerine bidat koyulmuştur. Eğer sözümü kabul eder ve beni dinlerseniz, ben de sizi hidayet yoluna yöneltirim. Vesselam-u aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh."
O dönemde Basra valisi, Ehl-i Beyt düşmanlarından olan Ubeydullah b. Ziyad'tı. İmam'ı (a.s) mektubunu alanlar bunu gizli tuttukları halde Münzir b. Carud adlı kişi bunu saklamadı. Bu şahıs, Ubeydullah b. Ziyad'ın kayın babası idi. İmamın (a.s.) mesajından, Münzir'in sayesinde haberdar olan Ubeydullah, mektubu getiren kişiyi yakalatarak öldürtmüştür."
İmam (a.s)ın bu çağrıları cevapta bulmuştu. Bu çağrıya cevap verenlerden biri de Yezid bin Mes'ud en-Nehşelî idi.
Nehşeli, Ben-i Temim, Ben-i Hanzala ve Ben-i Said kabilelerine etkili bir konuşma yaparak onları, İmam Hüseyin (a.s.)'ın yanında yer almaya davet etti. En-Nehşelî'nin etkili hitabı (ayrıntılar ana kaynakta) karşısında diğer kabileler, İmam (a.s.)'a yardım etme kararı aldılar. Ve şu mektubu gönderdiler:
"… Mektubun bana ulaştı. Beni davet ettiğin, çağırdığın şeyi anladım. Sana itaat ederek senin yardımına koşarak (ahiret saadetinden) nasibimi almaya çağırıyorsun beni.
Hiç kuşkusuz Yüce Allah yeryüzünü hayır ve iyilik için çalışan, kurtuluş yolunu gösteren kimselerden mahrum bırakmaz.
Siz, Allah'ın kulları üzerindeki hüccetlerisiniz. O'nun yeryüzündeki emanetisiniz. Mübarek Ahmedî bir zeytin ağacından gelirsiniz ki, O, bu ağacın kökü sizler de onun dallarısınız.
Gel, en büyük mutluluklar senin olsun, gelişin mübarek olsun! Temimoğulları'nın boyunları senin önünde eğilmiştir. Su içme nöbeti gelen susuz develerin suya koşmasından çok daha şiddetli bir şekilde sana itaat etmeye hasrettirler. Ben-i Sa'd'ın boyunları senin önünde bükülmüştür.
Onların kalplerinin kirlerini, şimşeğini çakıp yıldırımını düşüren bulutların yağmurlarıyla yıkadım."
Derhal hazırlıklara başlamalarına rağmen, bu kabileler İmam Hüseyin (a.s.)'ın yanında savaşma şerefine nâil olamamışlardır. Onlar yanına ulaşmadan İmam (a.s.) şehit edilmiştir." Devam edecek (geniş bilgi ve hikmetler için bkz İmam Hüseyin eseri Prof. Dr. Haydar Baş)
Hatta yolda İmam (a.s), Müslim bin Akil'in öldürüldüğünü ve Kûfeliler'in, kendisine yazdığının tam tersine tavır içinde olduklarını öğrenecektir. Buna rağmen sonuna kadar ceddi Resulüllah (s.a.v.)'in verdiği emri yerine getirecektir.
(İmam Hüseyin (a.s.)'ın kıyamı, zaman açısından Küfe halkının mektuplar göndererek kendisini, Küfe'ye İmam olması için davet etmesinden önce gerçekleşmiştir. Yani kıyamın, davetle ilgisi yoktur)
Hz. Hüseyin (a.s.) bir yandan, Kûfe'ye gönderdiği Müslim bin Akil ile Kûfeliler'in yanında yer alıp, almayacaklarını anlamaya çalışırken diğer yandan da akrabalarını, Yezid'le olan mücadelesinde yanına çağırmıştır.
"Bismillahirrahmanirrahim"
Hüseyin bin Ali'den, Muhammed bin Ali ve Haşim ailesinden yanında bulunan diğer şahıslara…
Allah'a hamd, Peygamber (s.a.v.)'e salat ve selamdan sonra sizlerden herhangi biriniz bu seferde bana eşlik ederse şahadete kavuşur. Benimle beraber olmaktan çekinen kimseler ise zafere ulaşamayacaktır. Vesselam."
İmam Hüseyin'in, Mekke'den gönderdiği bu mektup ellerine geçince, Hâşimoğulları'ndan bir grup, Hz. Hüseyin'e yardım için harekete geçmiştir.
İmam (a.s), Basra halkına da bir mektup yazarak şöyle diyordu; "Allah'a hamd, Peygamber (s.a.v.)'e salat ve selam olsun.
Allah-u Teala, Muhammed (s.a.v.)'i, insanların arasından seçti. Peygamberliği ile O'na ikramda bulundu. O'nu, Kendi risaleti için şereflendirdi. Sonra insanlara nasihat edip, onları hidayet ettiği ve kendisine verileni halka ulaştırdığı (peygamberlik vazifesini yaptığı) bir hâlde, Allah-u Teala, O'nun ruhunu aldı.
Biz de, O'nun ailesi, evliyası, vasi ve vârisleri idik ve insanlar arasında O'nun makamına daha layık olan kişilerdik.
Fakat bir grup bizden ileri geçip, bu hakkı bizden aldılar. Bizim bu hakka onlardan daha layık ve onlardan daha üstün olduğumuzu bildiğimiz hâlde Müslümanların arasında fitne, ihtilaf ve ayrılık çıkmaması, düşmanların onlara musallat olmaması için bu duruma rıza gösterip, Müslümanların rahatını, kendi hakkımıza tercih ettik.
Kendi elçimizi bu mektupla sizin tarafınıza gönderip, sizi, Allah'ın Kitabı'na ve Peygamberin Sünnetine davet ediyorum. Zira Peygamberin (s.a.v.) Sünneti ortadan kaldırılmış ve yerine bidat koyulmuştur. Eğer sözümü kabul eder ve beni dinlerseniz, ben de sizi hidayet yoluna yöneltirim. Vesselam-u aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh."
O dönemde Basra valisi, Ehl-i Beyt düşmanlarından olan Ubeydullah b. Ziyad'tı. İmam'ı (a.s) mektubunu alanlar bunu gizli tuttukları halde Münzir b. Carud adlı kişi bunu saklamadı. Bu şahıs, Ubeydullah b. Ziyad'ın kayın babası idi. İmamın (a.s.) mesajından, Münzir'in sayesinde haberdar olan Ubeydullah, mektubu getiren kişiyi yakalatarak öldürtmüştür."
İmam (a.s)ın bu çağrıları cevapta bulmuştu. Bu çağrıya cevap verenlerden biri de Yezid bin Mes'ud en-Nehşelî idi.
Nehşeli, Ben-i Temim, Ben-i Hanzala ve Ben-i Said kabilelerine etkili bir konuşma yaparak onları, İmam Hüseyin (a.s.)'ın yanında yer almaya davet etti. En-Nehşelî'nin etkili hitabı (ayrıntılar ana kaynakta) karşısında diğer kabileler, İmam (a.s.)'a yardım etme kararı aldılar. Ve şu mektubu gönderdiler:
"… Mektubun bana ulaştı. Beni davet ettiğin, çağırdığın şeyi anladım. Sana itaat ederek senin yardımına koşarak (ahiret saadetinden) nasibimi almaya çağırıyorsun beni.
Hiç kuşkusuz Yüce Allah yeryüzünü hayır ve iyilik için çalışan, kurtuluş yolunu gösteren kimselerden mahrum bırakmaz.
Siz, Allah'ın kulları üzerindeki hüccetlerisiniz. O'nun yeryüzündeki emanetisiniz. Mübarek Ahmedî bir zeytin ağacından gelirsiniz ki, O, bu ağacın kökü sizler de onun dallarısınız.
Gel, en büyük mutluluklar senin olsun, gelişin mübarek olsun! Temimoğulları'nın boyunları senin önünde eğilmiştir. Su içme nöbeti gelen susuz develerin suya koşmasından çok daha şiddetli bir şekilde sana itaat etmeye hasrettirler. Ben-i Sa'd'ın boyunları senin önünde bükülmüştür.
Onların kalplerinin kirlerini, şimşeğini çakıp yıldırımını düşüren bulutların yağmurlarıyla yıkadım."
Derhal hazırlıklara başlamalarına rağmen, bu kabileler İmam Hüseyin (a.s.)'ın yanında savaşma şerefine nâil olamamışlardır. Onlar yanına ulaşmadan İmam (a.s.) şehit edilmiştir." Devam edecek (geniş bilgi ve hikmetler için bkz İmam Hüseyin eseri Prof. Dr. Haydar Baş)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.


















































































