Güneş pencerenin perdesinden masaya vurmaktan vaz geçince bizim için uygun yazı yazma şartları oluştu, fakat ondan daha önemlisi ne yazacağımızı güzelce tasarlayabilmek ve bu her zaman kolay olmuyor.
İnsanın diğer insanlardan bir şeyler öğrendikçe duygu ve düşünce olarak daha derinlere indiğinden bahsetmiştik bir yazıda. Derin imtihanlar yaşıyoruz zaman zaman bunların bize kazandırdıkları halimize yansıyor, ister istemez. Sabır gerektiren bu tecrübeler bizim insanca duygularımızı harekete geçiriyor, daha duyarlı, daha nezaketli ve daha ferasetli davranmaya başlıyoruz ya da bizlere öyle geliyor. Öyle gelmesi bile iyi bir şeydir.
"Mü'minler ancak kardeştir" Bu güne kadar yaşadığım tecrübelerden ben de bunu anladım zaten. Özellikle hastane ortamında insanlar değişiyorlar ve daha çok insan oluyorlar. Bir poliklinikte sıranızı beklerken dışarıdan ağlama sesleri duyuyorsunuz, pencereden dışarıya baktığınızda morgdan çıkarılmış bir cenaze ve yakınlarını görüyorsunuz, o anda hissettiğiniz tarifi imkansız duygular boğazınızda düğümleniyor. Kendinizi ya cenazenin ya da yakınlarının yerine koyuyorsunuz. Gözlerinizin yaşarmasına engel olamasanız da biraz sonra her şeyi unutuyorsunuz çünkü poliklinik sırası size geliyor. O anda yapacağınız en önemli iş sizin doktorunuzla yapacağınız görüşme. Ağlama sesleri hafızanızdaki yerini alıyor ve bir daha morg kelimesi ile karşılaşıncaya kadar unutuyorsunuz. İşte hastane, hastalık ve ölüm kelimeleri yan yana gelince insanlar daha çok insan olmaya başlıyor. Allah insanları ne güzel terbiye ediyor.
Mutlak güzel olan Rabbimiz her işte hikmetini işliyor. İnsanlar bazen güzelliklerle bazen de zorluklarla deneniyor. Hepsinin kadrini kıymetini bilmemiz gerekiyor. Görmeye çalışmamız gerekiyor hikmetleri, faziletleri, lutufları ve ikramları. Allah acıların içinden insanlara güzellikler ikram ediyor. İster inanın ister inanmayın. Bu nedenle insanlar:"Hoştur bana Senden gelen / Ya hil'at-ü yahut kefen / Ya gonca gül yahut diken / Kahrın da hoş lutfun da" derler.
Acıların içindeki lutufları ikramları, güzellikleri görebilmemiz bizim artık biraz olsun olgunlaştığımızı gösteriyor. Ya da bize öyle geliyor.
İnsanın diğer insanlardan bir şeyler öğrendikçe duygu ve düşünce olarak daha derinlere indiğinden bahsetmiştik bir yazıda. Derin imtihanlar yaşıyoruz zaman zaman bunların bize kazandırdıkları halimize yansıyor, ister istemez. Sabır gerektiren bu tecrübeler bizim insanca duygularımızı harekete geçiriyor, daha duyarlı, daha nezaketli ve daha ferasetli davranmaya başlıyoruz ya da bizlere öyle geliyor. Öyle gelmesi bile iyi bir şeydir.
"Mü'minler ancak kardeştir" Bu güne kadar yaşadığım tecrübelerden ben de bunu anladım zaten. Özellikle hastane ortamında insanlar değişiyorlar ve daha çok insan oluyorlar. Bir poliklinikte sıranızı beklerken dışarıdan ağlama sesleri duyuyorsunuz, pencereden dışarıya baktığınızda morgdan çıkarılmış bir cenaze ve yakınlarını görüyorsunuz, o anda hissettiğiniz tarifi imkansız duygular boğazınızda düğümleniyor. Kendinizi ya cenazenin ya da yakınlarının yerine koyuyorsunuz. Gözlerinizin yaşarmasına engel olamasanız da biraz sonra her şeyi unutuyorsunuz çünkü poliklinik sırası size geliyor. O anda yapacağınız en önemli iş sizin doktorunuzla yapacağınız görüşme. Ağlama sesleri hafızanızdaki yerini alıyor ve bir daha morg kelimesi ile karşılaşıncaya kadar unutuyorsunuz. İşte hastane, hastalık ve ölüm kelimeleri yan yana gelince insanlar daha çok insan olmaya başlıyor. Allah insanları ne güzel terbiye ediyor.
Mutlak güzel olan Rabbimiz her işte hikmetini işliyor. İnsanlar bazen güzelliklerle bazen de zorluklarla deneniyor. Hepsinin kadrini kıymetini bilmemiz gerekiyor. Görmeye çalışmamız gerekiyor hikmetleri, faziletleri, lutufları ve ikramları. Allah acıların içinden insanlara güzellikler ikram ediyor. İster inanın ister inanmayın. Bu nedenle insanlar:"Hoştur bana Senden gelen / Ya hil'at-ü yahut kefen / Ya gonca gül yahut diken / Kahrın da hoş lutfun da" derler.
Acıların içindeki lutufları ikramları, güzellikleri görebilmemiz bizim artık biraz olsun olgunlaştığımızı gösteriyor. Ya da bize öyle geliyor.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022