Bölünmüşlük ve yoksulluk

Genç-ihtiyar, kadın-erken, sivil-asker topyekün bir gerçeği idrak etmemiz gerekiyor.Türkiye'nin acilen çözülmesi gereken iki tane temel problemi var:Biri bölünmüşlük, diğeri açlık, yoksulluk!Elbette, devlet ve milletimizin varlığını ve geleceğini tehdit eden bu iki temel meseleye benzer ve bunlarla ilintili daha pekçok temel problemimiz var. Fakat bölünmüşlük ve yoksulluk acilen çözülmesi gereken meselelerdir.Bölünmüşlük ve parçalanmışlık, zannedildiği gibi yüzeysel ve basit değil? Gönüller bölünmüş, zihinler bölünmüş, kimlik bölünmüş, aileler parçalanmış, toplum kesimleri bölünmüş, sivil-asker bölünmüş, siyaset bölünmüş, hatta devletin kurumları bölünmüş! Bu bölünmüşlük, ahenkli bir görev dağılımı ve verimli bir hizmet adına değildir. Bilakis devlet, millet ve medeniyet gücümüzü yok eden bir bölünmüşlük, parçalanmışlık ve dağılmışlıktır.Bakın bakalım Ankara'ya; sivil veya asker, devlet ve millet bünyemizdeki bu bölünmüşlüğü ve dağılmışlığı ortadan kaldırmaya dönük çaresi, çözümü, projesi veya aklı olan kimse var mı?Maalesef?Bölünmüşlük ve dağılmışlık derdi olan üç-beş akl- selim çıksa da, bu bağlamda onların da çözümleri yok, çıkış yolları yok!Bugüne kadar işbaşına gelmiş siyasilerimizin kahır ekseriyeti, bu bölünmüşlüğe katalizör oldular, devlet ve milletimizi bölen-öğüten değirmenlere su taşıdılar. Olan oldu; ne devlette dirlik kaldı, ne millette birlik?25-30 yıldan beri bütün yüreği, kudreti ve varlığıyla devlet ve milletimizin birliği için gecesini-gündüzüne katarak gayret eden bir ilim, siyaset ve devlet adamı var; o da, Prof. Dr. Haydar Baş bey? O, hiçbir zaman bölen olmadı, parçalayan olmadı; bilakis hep birleştiren oldu, kardeş yapan oldu, koruyp kollayan, çare ve çözüm üreten oldu.Bu gerçeği görmemek, sadece idraksizlik olamaz, tam bir körlük-sağırlık olur, hatta ahmaklık olur.Benzer vahamet, devlet ve milletimizin yokluk ve yoksulluğunda yaşanıyor. İşsizlik almış başını gidiyor. Yoksulluk almış başını gidiyor. Bereketli topraklar çöl-çorak olmaya yüz tutmuş, artık kimsenin karnını doyurmuyor.Bu işsizlikte, bu yokluk ve yoksullukta vebal sahipleri kimlerdir?!Hiçbir çareleri, çözümleri ve projeleri olmadığı halde devlet ve milletin idaresinde öyle veya böyle görev üstlenenlerdir. Ve bunca tecrübeye rağmen onları, öyle veya böyle her seferinde yine işbaşına getiren millettir. Öyle veya böyle diyorum, çünkü bir çokları milletin iradesi ve icazeti ile değil; ABD, AB ve IMF'nin destek, himmet ve icazetleriyle Türk milletinin başına konmuşlardır. Dolayısıyla işbaşında iken de, onların aklına danışmışlar, onlardan para-pul dilenmişler, onların talep ve isteklerine öncelik vermişlerdir. Türk milletine de, hazine üstündeki dilenciler gibi avucunu yalatmışlardır.Türk siyasetinin genel sürci bu lmuştur. Aradaki fetret ve zayıf koalisyon dönemleri ise, din, millet, milliyet ve devlet istismarcılarının kendi namlarına palazlandıkları kısa dönemler olarak gelip geçmiştir. Devlet ve millet yine benzer yokluk ve bölünmüşlüğü yaşamıştır. Bu kesintisiz vahim gidişata dair dün çözümü ve projesi olan var mıydı, bugün var mı?! Yok? Dün de yoktu, bugün de yok!Bu bağlamda da bir hakkı teslim etmek gerekiyor? Yine BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koydu, Sosyal Devlet projelerini Türk milletinin ve insanlığın hizmetine sundu.Türk milleti, bu hakkı teslim etmezse hazine üstünde oturan dilenciliğini bile mum ile arar, değil hazine, üstüne oturacak vatan toprağı bulamaz! Bu kadar da karamsar olmamak lazım, diye düşüneneler varsa; uğruna binlerce insanımızı şehit vererek edindiğimiz Çanakkale, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli topraklarımızın, nasıl Yunan ortaklı, Vatikan ortaklı, İngiliz, Amerikan ortaklı bankalar eliyle hazcedildiği, icralara konu olduğu, tapularına el konulduğunu görsün!Türk milleti, Prof. Dr. Baş'tan başka çaresi ve çözümü olan kimsenin kalmadığını önümüzdeki süreçte görmezlikten gelirse; karkarım, o zaman iş biter, Türkiye'nin tamamı haciz ve icraya gider? Gören görecek!Tercih milletindir!