BOP devam ediyor

Suriye'de sivillere yönelik iki ayrı yerde gerçekleşen kimyasal silah kullanımı hakkında ard arda açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Öncelikle olaya ilişkin spekülasyonları da göz önünde tutuyorum ve bu insanlık dışı olayı olmuş kabul ederek müdahil olabilecek tüm tarafları tel'in ederim.
Dezenformasyona dayalı haberciliğin giderek yaygınlaştığı dünyamızda, küçücük çocukların katledildiğini gösteren boy boy fotoğrafların uluslararası basın eliyle yayınlanarak ciddi kamuoyu oluşturmaya çalışıldığını müşahade ediyoruz.
Olayın olup olmadığı, aslında bir binanın bodrum katında çekilmiş profesyonel stüdyo işi çekimlerden ibaret olduğu, 11 Eylül saldırısı gibi, basın yayın araçları ile dünyada kamuoyu oluşturmaya dayalı tamamen illüzyondan ibaret görsel bir aldatmaca olduğu, şimdiden ortalıkta gezen videolarla ispatlanarak(!?) tartışılıyor..
"Beyaz baretlilerin işidir" diyenden tutun, bölgede IŞİD'e kadar birçok bu işi yap/tırıl/abilecek oyuncu veya piyon olan kirli bir oyundan bahsedenlere kadar neredeyse herkes konuya müdahil. 
Büyük İsrail projesinden tutun, "Zalim Esad" propagandasına, bölgede ABD, Rusya, İran faktörüne kadar olası komplo teorilerinde suçlanmaya ve/veya hedef gösterilmeye hazır birçok alternatif var şüphesiz.
Kesin olan bir şey varsa o da BOP devam ediyor.
Kendisinin üst akıl olduğu vehmedilen bir organizasyon, Türkiye'nin parçalanması, büyük Kürdistan(!) üzerinden büyük İsrail(!) kurulmasına kadar bölgedeki Türkiye İran ve Suriye dâhil hiçbir gücün buna engel olamayacağı noktaya kadar, kelebek etkisi dâhil birçok seçeneği süratle masaya sürmeye devam ediyor.
İnsanlık dışı görüntülerin yaşandığı bu kirli savaşta, amacı için kendi ırkdaşı dışında hiçbir insanı insan yerine koymayan birileri için, provokatif amaçlı 11 Eylül saldırısı gibi kitlesel içerikli ve Ortadoğu'da daha büyük ve daha kirli oyunların mesnedi olacak yeni bir perde açılıyor da olabilir.
Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Orhan Dede'nin bu konudaki yazısı da hayli ilginç analizleri içeriyor.
Diğer yandan İsrail, ABD, Vatikan, Suriye, Türkiye ve özelde Dinlerarası Diyalog/FETÖ/BOP hakkındaki tespitleri ile, her seferinde olayların seyri içinde kitlelere karşı tek başına kalsa da; yıllar sonra olayların kendisini doğruladığı tek insan olan, onlarca yıldır Dünya, Avrupa, Ortadoğu çapında tespitler yapan bir isim var.
Dünyanın demografik ve siyasal olarak büyüyen ve 50 yıllık vizyonlarda da büyüme potansiyeli gösteren anti kapitalist BRICS oluşumunun fikir babası bir isim.
AB'nin tek para birimine geçtiği 2002 yılında hem de aynı gün, tam da bu yüzden AB'nin batacağını tespit eden ve yıllar öncesinden "15 yıla varmadan AB batar" diyen, tam 15. yılında Brexit ile başlayan, Frexit ile tırmanan süreçte tespitleri yeniden gündeme gelen bir isim.
Prof. Dr. Haydar Baş, daha 90'lı yıllarda bütün bu olayların temeli olacak ilk açıklamasını Saddam'ın Kuveyt işgali sonrasında 1. Körfez çıkarması esnasında yapmıştı: "Küresel ısınmaya bağlı olarak ülkesi yaşanmayacak hale gelecek olan ABD, bu süreçte çöl ikliminden çıkarak daha yaşanabilir bir iklime kavuşacak Ortadoğu'ya yerleşmek için geliyor. ABD kendine yeni bir vatan arıyor."
Bir başka örnek olması açısından, daha geçtiğimiz aylarda gerçekleşen bir olayı zikretmekten geçmeyelim. 
BTP Genel Başkanı muhterem Haydar Baş, Rus uçaklarının Türk askerlerini bombalaması üzerine, canlı yayına bağlanarak şu açıklamayı yapmıştı: "Rusya ABD baskısına dayanamayıp Suriye'de yön değiştirdi."
Bugün itibariyle gelişen olaylar Suriye'de artık ABD baskısına boyun eğen bir Rusya gerçeğine işaret etmiyor mu?
Bütün bu gerçekler ışığında şu tespiti dillendirmeden geçmeyelim:
BTP Genel Başkanı ve bilimadamı Prof. Dr. Haydar Baş, Haziran 2016 seçimleri öncesi, bir çakıl taşı kıvılcımının bile çakmadığı günlerde, "Türkiye karanlığa girmiştir" demişti. Aylarca bombalarla yüzlerce binlerce insanımızı kaybetmiş, adeta olayları izleyen bir iktidar ile yetinmek zorunda kalmıştık.
Ardından yapılan Kasım seçimlerinden sonra ise, şu açıklamayı yapmıştı: "Zifiri bir karanlık döneme girdik. Bu zifiri karanlıktan Milli Ekonomi Modeli olmadan, asla kendi başınıza çıkamayacaksınız." 
Yaşanabilir bir dünya, savaşlardan ve kan dökülmekten uzak bir Ortadoğu için, Ehl-i Beyt nefesi ile konuşan evliya gönüllü ilim adamlarına milletimin kulak vereceği güzel günler dilerim.
"Alimler, belalar gelmeden önce yaşanacakları görür ve haber verir. Cahiller ise belalar geçip gittikten sonra ancak anlar."