21 yıllık AKP iktidarı; borç, faiz, ceza ve ekonomik kriz kavramlarının en fazla telaffuz edildiği bir dönem oldu. Erdoğan iktidara gelir gelmez dış borç arayışını hızlandırarak, her türlü devlet teminatlarını bol keseden vererek milyarlarca dolar dış borç aldı. Borç miktarı açısından AKP iktidarı bir kefeye bütün Cumhuriyet hükümetleri bir kefeye konsa AKP'liler yine de ağır basar.
Dış borç, gerek doğrudan yabancı sermaye olsun gerekse sıcak para şeklinde olsun tehditkâr bir yönü olan tehlikeli bir son vadeder. Parayı almak ve harcamak çok kolay olmasına rağmen ödemek çok zor ve külfetlidir. M.Ö 4000-2000 yıllarında Mezopotamya'da hüküm sürmüş Sümerliler bu gerçeği "Borç almak evlilik kadar kolay fakat borç ödemek çocuk doğurmak kadar zordur" şeklinde ifade etmişlerdi. Yani 6000 yıl önceki insanlar bile borçlanmanın zorluklarına işaret etmişlerdir.
Malum 14 Mayıs seçimlerine günler kala vaatler havada uçuşuyor. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde yurtdışından 300 milyar dolar para getireceğini ilan etti. Bu parayı Türkiye'nin kalkınması için kullanacağını ifade ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun AKP'den farklı bir ekonomi sistemi ilan etmesini beklerken bu açıklama bütün beklentileri boşa çıkardı. AKP, borçla batırırken Millet İttifakı borçla nasıl düze çıkaracak?
Osmanlı devleti aldığı borçları ödeyemeyince Duyun-u Umumiye kurulmadı mı? Kapitülasyonlar bu devletin ocağına incir dikmedi mi? Mültezimler bu milletin anasını ağlatmadılar mı? Bu gerçekleri en fazla devlet kademelerinde yıllarca çalışmış olan Kılıçdaroğlu'nun bilmesi gerekmiyor mu?
Biz CHP'nin en azından İzmir İktisat Kongresinin ruhunu geri getirmesini beklerken Daron Acemoğlu ve Jeremy Rifkin ile Duyun-u Umumiye benzeri bir anlayışı getirmesine şaşırdık. İzmir İktisat Kongresinde Mustafa Kemal Paşa'nın talimatlarıyla, "Efendiler Türkiye komünist olmayacaktır. Türkiye kapitalist bir ekonomi de uygulamayacaktır. Türkiye, Milli İktisat Düzenini uygulayacaktır" diye haykıran Mahmut Esad Bozkut'un tekrar tekrar hatırlanmasına şiddetle ihtiyacımız vardır. Türkiye'nin kurtuluşu dış borçla değildir. Dış borçla batırılan bir ekonomi dış borçla nasıl ayağa kalkabilir!
Muhalefetin bir an önce bu yanlış ekonomi politikasından dönmesi gerekir. Çünkü dış borç girdiği gibi ülkeyi terk etmez. Terk ettiği zaman geride bir enkaz bırakır. 19 Şubat 2001 ağır ekonomik bunalımı, Alman bankalarının Türkiye'den 5 milyar doları çekmesiyle oluşmuştu. O dönemin şartlarında 5 milyar dolar dış borç almak için elli takla atan bürokratlar bu paranın çıkışıyla yılların tamir edemediği zararları öngörebilselerdi acaba bu kararları o kadar kolay alabilirler miydi?
Milli Ekonomi Modeli'ndeki 'Milli Para' sistemine geçilmeden bu finansal krizler bitmeyecektir. Prof. Dr. Haydar Baş, Türk ekonomisini dış borçlarla değil de yerli ve milli kaynaklarla finanse etmek maksadıyla bir model yazan tek siyasi liderdi. Bir ülke düşünün ki madenleri, tarım alanları, ovaları, akarsuları, enerji kaynakları, insan kaynakları, iklimi, doğası, denizleri, kıyıları mükemmel olsun. Dünyanın en stratejik konumunda bulunsun. Allah'tan reva mıdır ki, bütün bu zenginliklere sahip olan bir coğrafyada yaşayanlar kendi finans sistemlerini oluşturamadıkları için elin yabancısına el açsınlar ve boyalı kâğıt karşılığı ne kadar taviz varsa versinler. Eminim Prof. Dr. Haydar Baş, borçlanma konusunda sadece dört kelime söylerdi: Ben bu anlayışı reddediyorum!
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024