Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2-
13.10.2024 00:00:00 / Güncelleme: 13.10.2024 13:06:09
Bu yazı kaleme alındığı bu zaman diliminde Lübnan'da İsrail saldırılarında 2 bin 229 kişi hayatını kaybetti.
İsrail, Lübnan'ı Gazze'ye çevirmek adına hiçbir engel tanımıyor. Hatta o kadar ileri gitti ki Beyrut'ta Birleşmiş Milletler'e ait merkezi de vurmaktan çekinmedi.
Birçok ülkenin tepkisini çeken bu olay, İsrail'e geri adım attırmak bir tarafa daha da saldırganlaşmasına sebep oldu.
İsrail, Hizbullah'ı bertaraf etme bahanesiyle resmen doğunun incisi olan Beyrut'u harap etmeye karar vermiş görünüyor.
Medeniyet ve insanlık düşmanı bu saldırılar hayat dolu bir kenti viraneye çevirdi. Milyonlarca kişi evini barkını terk etti.
İsrail, Hizbullah ile yüzleşmekten ve kara savaşında mücadele etmekten ısrarla kaçınıyor.
Hizbullah'ın hava ve deniz gücü olmadığı gibi hava savunma sistemleri de bulunmamaktadır.
S 400 veya Patriot sistemlerini geçtik, basit bir uçaksavar bataryası bile bulunmayan bir ülkeye en gelişmiş hayalet uçaklar ve F-35'ler her gün bomba yağdırıyor.
Fakat sivil öldürmek ve bina yıkmak savaşı kazandırmıyor.
Savaş kazanmak ancak piyadelerin alan tutması ve karşı güçlerin savaşma azim, kabiliyet ve kararlılığını kırmaktan geçiyor.
İsrail geçen hafta bir kara savaşı denemesi yaptı. Ancak hezimetle sonuçlanan bu girişim büyük kayıpların verilmesine sebep oldu.
Hizbullah'ı yok etme stratejisi de çuvallayan ve bu konuda da başarısız olan İsrail, sadece katliam yapmak; kadın, çocuk ve sivil öldürmek dışında herhangi bir faaliyet yapamıyor.
Hizbullah özellikle Hasan Nasrallah döneminde gelişerek büyüdü ve adeta bir devlet görünümü kazandı.
Hasan Nasrallah Şii olmasına rağmen kendi inancını ve mezhebini diğer gruplara dayatmadı.
İran gibi kadınların giyimine, kuşamına ve hayat tarzına karışmadı.
Bu yüzden Lübnan'da tercih edilen ve güvenilen bir simge olmayı başardı.
İsrail'e karşı verilen mücadelede de Lübnan halkını birleştirip tek bilek tek yürek yapma yolunda çok önemli mesafeler kaydetti.
Hizbullah'ın bu kurumsal yapısının yaşatılmaya çalışıldığı haberlerini sevinerek alıyoruz.
Hasan Nasrallah'ın şehit düşmesinden sonra İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in daha fazla ön plana çıktığı gerçeği gözlerden kaçmıyor.
28 Eylül'den önce bütün dünyanın gözü kulağı Hasan Nasrallah'tayken bu rolü şimdi Ali Hamaney kapmaya çalışsa da bu konuda merhum Nasrallah kadar başarılı olacağını düşünmüyorum.
Nasrallah'ın kabiliyeti, karizması, hitabeti, sahadaki tutumu, samimiyeti ve gayreti kusura bakmasın ama Ali Hamaney'in çok üstünde seyrediyordu.
Nasrallah'tan sonra yetim kaldığı düşünülen ve büyük bir çöküş ile sahadan çekileceği planlanan Hizbullah örgütü ise sarsılsa da yıkılmadığını İsrail'e sahada verdiği cevaplardan anlıyoruz.
Diğer tarafta Türkiye'de Hüda Par'ı ısrarla Hizbullah ile özdeşleştirmeye çalışan bir anlayış var.
Hizbullah'ın Türkiye'de daha önce terör faaliyetlerine karışmış olan Hizbullah ile hiçbir alakası yoktur.
Bu karışıklık özellikle çıkarılmaya çalışılmış ve Türk halkının aklı karıştırılarak Hasan Nasrallah'ın liderliğini yaptığı Hizbullah ile özellikle bir kavram kargaşasına sürüklenen Türkiye'deki 90'lı yıllardaki Hizbullah kesinlikle aynı anlayışa sahip olmayan iki zıt fikri temsil etmektedir.
1975 ve 90 yılları arasında 15 yıl süren Lübnan iç savaşı Taif antlaşması ile sona erince bütün silahlı gruplar silah bıraktığı halde Hizbullah'ın silah bırakmaması ve bunun bir anlaşma ile teyit edilmesi Hizbullah'ı adeta Lübnan ordusunun yerine ikame edilen bir güç haline getirdi.
Netanyahu bizzat Lübnan halkına Hizbullah'tan kurtulursanız biz de saldırıları sona erdiririz mesajını verdi.
Sanki Hizbullah olmasaydı İsrail bu saldırıları yapmayacaktı.
O halde soralım 1982 yılından önce Hizbullah var mıydı?
İsrail, 1982 yılından önce Lübnan'a hangi bahaneyle saldırdıysa bugün de aynı gerekçelerle saldırıyor.
İsrail, nehrin yukarısında duran kurdun nehrin aşağısında duran kuzuya suyu bulandırdığı gerekçesiyle yemesi ile eşdeğer bahanelerle Lübnan'a saldırıyor.
İsrail, Lübnan'ı Gazze'ye çevirmek adına hiçbir engel tanımıyor. Hatta o kadar ileri gitti ki Beyrut'ta Birleşmiş Milletler'e ait merkezi de vurmaktan çekinmedi.
Birçok ülkenin tepkisini çeken bu olay, İsrail'e geri adım attırmak bir tarafa daha da saldırganlaşmasına sebep oldu.
İsrail, Hizbullah'ı bertaraf etme bahanesiyle resmen doğunun incisi olan Beyrut'u harap etmeye karar vermiş görünüyor.
Medeniyet ve insanlık düşmanı bu saldırılar hayat dolu bir kenti viraneye çevirdi. Milyonlarca kişi evini barkını terk etti.
İsrail, Hizbullah ile yüzleşmekten ve kara savaşında mücadele etmekten ısrarla kaçınıyor.
Hizbullah'ın hava ve deniz gücü olmadığı gibi hava savunma sistemleri de bulunmamaktadır.
S 400 veya Patriot sistemlerini geçtik, basit bir uçaksavar bataryası bile bulunmayan bir ülkeye en gelişmiş hayalet uçaklar ve F-35'ler her gün bomba yağdırıyor.
Fakat sivil öldürmek ve bina yıkmak savaşı kazandırmıyor.
Savaş kazanmak ancak piyadelerin alan tutması ve karşı güçlerin savaşma azim, kabiliyet ve kararlılığını kırmaktan geçiyor.
İsrail geçen hafta bir kara savaşı denemesi yaptı. Ancak hezimetle sonuçlanan bu girişim büyük kayıpların verilmesine sebep oldu.
Hizbullah'ı yok etme stratejisi de çuvallayan ve bu konuda da başarısız olan İsrail, sadece katliam yapmak; kadın, çocuk ve sivil öldürmek dışında herhangi bir faaliyet yapamıyor.
Hizbullah özellikle Hasan Nasrallah döneminde gelişerek büyüdü ve adeta bir devlet görünümü kazandı.
Hasan Nasrallah Şii olmasına rağmen kendi inancını ve mezhebini diğer gruplara dayatmadı.
İran gibi kadınların giyimine, kuşamına ve hayat tarzına karışmadı.
Bu yüzden Lübnan'da tercih edilen ve güvenilen bir simge olmayı başardı.
İsrail'e karşı verilen mücadelede de Lübnan halkını birleştirip tek bilek tek yürek yapma yolunda çok önemli mesafeler kaydetti.
Hizbullah'ın bu kurumsal yapısının yaşatılmaya çalışıldığı haberlerini sevinerek alıyoruz.
Hasan Nasrallah'ın şehit düşmesinden sonra İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in daha fazla ön plana çıktığı gerçeği gözlerden kaçmıyor.
28 Eylül'den önce bütün dünyanın gözü kulağı Hasan Nasrallah'tayken bu rolü şimdi Ali Hamaney kapmaya çalışsa da bu konuda merhum Nasrallah kadar başarılı olacağını düşünmüyorum.
Nasrallah'ın kabiliyeti, karizması, hitabeti, sahadaki tutumu, samimiyeti ve gayreti kusura bakmasın ama Ali Hamaney'in çok üstünde seyrediyordu.
Nasrallah'tan sonra yetim kaldığı düşünülen ve büyük bir çöküş ile sahadan çekileceği planlanan Hizbullah örgütü ise sarsılsa da yıkılmadığını İsrail'e sahada verdiği cevaplardan anlıyoruz.
Diğer tarafta Türkiye'de Hüda Par'ı ısrarla Hizbullah ile özdeşleştirmeye çalışan bir anlayış var.
Hizbullah'ın Türkiye'de daha önce terör faaliyetlerine karışmış olan Hizbullah ile hiçbir alakası yoktur.
Bu karışıklık özellikle çıkarılmaya çalışılmış ve Türk halkının aklı karıştırılarak Hasan Nasrallah'ın liderliğini yaptığı Hizbullah ile özellikle bir kavram kargaşasına sürüklenen Türkiye'deki 90'lı yıllardaki Hizbullah kesinlikle aynı anlayışa sahip olmayan iki zıt fikri temsil etmektedir.
1975 ve 90 yılları arasında 15 yıl süren Lübnan iç savaşı Taif antlaşması ile sona erince bütün silahlı gruplar silah bıraktığı halde Hizbullah'ın silah bırakmaması ve bunun bir anlaşma ile teyit edilmesi Hizbullah'ı adeta Lübnan ordusunun yerine ikame edilen bir güç haline getirdi.
Netanyahu bizzat Lübnan halkına Hizbullah'tan kurtulursanız biz de saldırıları sona erdiririz mesajını verdi.
Sanki Hizbullah olmasaydı İsrail bu saldırıları yapmayacaktı.
O halde soralım 1982 yılından önce Hizbullah var mıydı?
İsrail, 1982 yılından önce Lübnan'a hangi bahaneyle saldırdıysa bugün de aynı gerekçelerle saldırıyor.
İsrail, nehrin yukarısında duran kurdun nehrin aşağısında duran kuzuya suyu bulandırdığı gerekçesiyle yemesi ile eşdeğer bahanelerle Lübnan'a saldırıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024