Boynu bükük nesil

Cep telefonları günlük hayatın vazgeçilmez parçaları haline geldi. Telefon kullanma yaşı 6 yaşına, telefonla oynama yaşı da 2 yaşa kadar indi. Gün içerisinde en sık tanık olunan görüntü, toplu taşıma araçlarında, evde, iş yerinde ya da yolda yürürken bile cep telefonuna bakan insanlardan oluşuyor. Bu kişilerin büyük çoğunluğu başını eğerek ekranlara bakıyor. Cep telefonları tıp dünyasına yeni bir hastalık kazandırdı. 

Neredeyse her 10 kişiden biri sıklıkla boyun ağrılarından şikayet etmektedir. Normalde boynun pozisyonu ileriye doğru bakmaktır. Telefon, bilgisayar, tablet  gibi araçların hepsini birden, yoğun şekilde kullanan insanlarda giderek boyun ağrıları oluşmaya başlamaktadır. Yabancı literatürde "Text neck syndrome" olarak geçen   "cep telefonu boynu " adı verilen yeni bir hastalık ortaya çıkmıştır. İnsanlar işleri gereği yada sosyal medya için her türlü teknolojik ekrana uzun süre bakmak ve bu süre zarfında boyunlarını eğik tutmak zorunda kalmaktadırlar. 

 

Sıradan bir yetişkinin baş ağırlığı  5- 6 kilo iken   60 derece açıyla büküldüğünde, boynun kaldırması gereken ağırlık 25-30  kg'a çıkıyor. İnsanlar mobil aygıtları bir günde  3-4 saat arası hatta bazen sürekli  kullanıyorlar, demek oluyor ki boyunlarımız bir yılda 1000-1400 saat yada daha fazla süre boyunca bükülü  kalıyor. Bu durum hem kan dolaşımının bozulmasına hem de  omuriliğin tahrip olmasına neden oluyor. Baş  uzun süre eğik pozisyonda tutulduğunda aşırı bir gerilim oluşmaktadır.  Bu duruşla aşırı zaman geçirmek, omuz çevresi gerginliği, boyunda ve üst sırtta şiddetli ağrı, kronik baş ağrısı gibi sağlık sorunlarına sebep olabilmektedir.
 

Yanlış duruşta telefon ve tablet kullanımı, duruş ve vücut mekaniğini olumsuz etkileyerek boyundaki fizyolojik eğriliğin deformasyonuna yol açmaktadır.  Cep boyun hastalığının şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Hafif vakalarda boyun kaslarında ağrıya,  ilerlemiş vakalarda ise baş ağrısı, kollarda karıncalanma ve uyuşma, boyun omuru disk hasarlarına yol açabilmektedir. Hatta daha ileri durumlarda omurlar arasındaki diskin dejenere olarak yırtılmasına ve boyun fıtığı oluşmasına neden olabilmektedir. 

Çocuklar telefon ve tabletlerle çok fazla vakit geçirmektedir. "Cep Boyun Hastalığı " açısından kalıcı duruş bozuklukları gelişebilmesi nedeniyle çocuklar daha fazla risk altındadır. 
 

Büyüme dönemindeki bir çocuğun iskelet gelişiminin doğru olması en önemli sağlık beklentimizdir. Buradaki herhangi bir duraklama çocuğun ileriki yıllarını etkileyecek olan sorunu da beraberinde getirecektir. Postür problemi dediğimiz yanlış duruştan kaynaklı problemleri ortaya çıkaracaktır.                  Cep telefonundan çıkan radyasyonun ve ses dalgalarının iç kulağa verdiği ciddi zararlar var. Çünkü iç kulak çok hassas bir organ. İç kulaktaki işitmemizi ve dengemizi sağlayan hücreler bu tür etkilere karşı son derece duyarlıdır. Bu hücrelerin kaybı neticesinde hem işitmede azalma hem de dengeyle ilgili sorunlar görülmektedir. Genellikle orta yaşta gördüğümüz ani işitme kaybı artık gençlerde de sıklıkla görülmeye başladı. Kulaklıkla çok yüksek sesli müzik dinlemek ve uzun süre kulağına dayayarak cep telefonu ile konuşmak gençlerin kulak sağlığını olumsuz etkilemektedir. Uzmanlar, bundan 30 yıl sonra her iki insandan birinin uzak gözlüğüne ihtiyaç duyacağını ve bunun en önemli nedeninin  mobil cihazların özellikle çocuklar tarafından yoğun kullanımı olduğunu ifade ediyorlar. Peki neler yapılabilir. 
 

Boynu öne eğerek değil, gözlerle aynı hizada  telefona bakılmalıdır.  Telefon üzerinden uzun süre yazı yazmaktan, uzun belgeleri okumaktan veya uzun süre oyun oynamaktan kaçınılmalı, sık sık molalar verilmelidir.  Sık sık esneme ve germe hareketleri ayrıca boyun kaslarını güçlendirici  egzersizler yapılmalıdır. Uzmanların tavsiyesi olan  "20-20-20" kuralı tatbik edilmeye  çalışılmalıdır. Yani bir elektronik cihaz kullanırken her 20 dakikada bir 20 saniyelik bir mola verilmeli  ve 20 metre uzakta bir şeye bakılmalı. Mümkün olduğunca kulağa direkt dayamak yerine uzaktan hoparlör yada kulaklık yardımıyla konuşulmalıdır. Yoksa en fazla 20-30 yıl sonra iyi işitmeyen gözleri iyi görmeyen ve boynu bükük gezen kambur bir neslimiz olacak.