Adın Musa ama kullandığın gözlüklerin markası USA…
Aradan sittin sene de geçse sen sen olarak dünyayı göremeyeceksin.
Gözlerine taktığın gözlükler neyi, nasıl ve ne kadar gösteriyorsa sen ancak o kadar göreceksin.
Hem de kendileri ile etrafına hava attığın gözlüklerin gözünde kaldığı müddetçe dost ve düşman algılamaların, iyi-kötü, kar-zarar değerlendirmelerin sürekli markanın sahibine göre olacaktır ve olmaktadır zaten.
Adın Musa, adın Hasan, adın Ayşe Fatma ama, takmışsın USA markalı gözlüğü nerede bir hakiki Müslüman varsa ondan nefret ediyorsun, nerede cani-coni varsa acayip muhabbet duyuyorsun.
Kullandığın o malum marka gözlük sana Müslümanları mezhep sorgulamasından geçiriyor, “şu, şu mezhepten at gitsin, bu falan mezhepten al beriye” dedirtiyor ama sıra haçlı-siyonist şebekesine gelince sorgusuz-sualsiz gönül dünyana buyur ediyorsun.
Haçlı-siyonist işgalcilere ve tetikçilerine karşı vatanlarını, ırz ve namuslarını müdafaa eden Müslümanları, “direnişçi, militan” diye görüyorsun ama İslam coğrafyasını kana bulayan malum şebekeyi demokrasi kahramanı diye alkışlıyorsun.
Adın Musa ama gözüne takıp etrafına hava attığın gözlüklerin markası USA…
Bu gözlüklerle gördüklerin, gördüklerine göre yorumladıkların, yorumlarına göre takındığın tavırların unutma ki hem dünyada hem de ahirette başına nice belalar açacaktır.
İslam coğrafyasında yıllardır kan gövdeyi götürüyor, sen sana o gözlüğü armağan edenlerle bir olup “bahar” şarkıları söylüyorsun.
Hıristiyan Corc komutasında mübarek Şam ve etrafını harabeye çeviren, masum halkı katliama tabi tutan MOSSAD-CİA ajanlarını mücahit olarak görüyorsun da yurdunu-yuvasını savunan Müslümanları “inatçı” olarak telakki ediyorsun.
Yeni yeni öğreniyoruz ki; programı CFR tarafından yazılan bir partide görev alırken de, oy toplamak için seferber olurken de, “dört hak dinin mensuplarını selamlayanları” alkışlarken de, Irak’ı işgal eden conilere dua edenleri desteklerken de, “son elli yılda demokrasi için en fazla evladını feda eden ABD’dir” diyenleri desteklerken de, “ABD dünya gemisinin dümenindeki bir milletin adıdır…” diyenlerle beraber yol tutarken de hep bu gözlükler gözünde imiş.
Bu gözlükler gözünde olduğu müddetçe kim bilir daha nice baltaları taşa vuracaksın, nice zalimleri alkışlayacaksın, nice mazlumların ahını alacaksın.
Bizden söylemesi.
Aradan sittin sene de geçse sen sen olarak dünyayı göremeyeceksin.
Gözlerine taktığın gözlükler neyi, nasıl ve ne kadar gösteriyorsa sen ancak o kadar göreceksin.
Hem de kendileri ile etrafına hava attığın gözlüklerin gözünde kaldığı müddetçe dost ve düşman algılamaların, iyi-kötü, kar-zarar değerlendirmelerin sürekli markanın sahibine göre olacaktır ve olmaktadır zaten.
Adın Musa, adın Hasan, adın Ayşe Fatma ama, takmışsın USA markalı gözlüğü nerede bir hakiki Müslüman varsa ondan nefret ediyorsun, nerede cani-coni varsa acayip muhabbet duyuyorsun.
Kullandığın o malum marka gözlük sana Müslümanları mezhep sorgulamasından geçiriyor, “şu, şu mezhepten at gitsin, bu falan mezhepten al beriye” dedirtiyor ama sıra haçlı-siyonist şebekesine gelince sorgusuz-sualsiz gönül dünyana buyur ediyorsun.
Haçlı-siyonist işgalcilere ve tetikçilerine karşı vatanlarını, ırz ve namuslarını müdafaa eden Müslümanları, “direnişçi, militan” diye görüyorsun ama İslam coğrafyasını kana bulayan malum şebekeyi demokrasi kahramanı diye alkışlıyorsun.
Adın Musa ama gözüne takıp etrafına hava attığın gözlüklerin markası USA…
Bu gözlüklerle gördüklerin, gördüklerine göre yorumladıkların, yorumlarına göre takındığın tavırların unutma ki hem dünyada hem de ahirette başına nice belalar açacaktır.
İslam coğrafyasında yıllardır kan gövdeyi götürüyor, sen sana o gözlüğü armağan edenlerle bir olup “bahar” şarkıları söylüyorsun.
Hıristiyan Corc komutasında mübarek Şam ve etrafını harabeye çeviren, masum halkı katliama tabi tutan MOSSAD-CİA ajanlarını mücahit olarak görüyorsun da yurdunu-yuvasını savunan Müslümanları “inatçı” olarak telakki ediyorsun.
Yeni yeni öğreniyoruz ki; programı CFR tarafından yazılan bir partide görev alırken de, oy toplamak için seferber olurken de, “dört hak dinin mensuplarını selamlayanları” alkışlarken de, Irak’ı işgal eden conilere dua edenleri desteklerken de, “son elli yılda demokrasi için en fazla evladını feda eden ABD’dir” diyenleri desteklerken de, “ABD dünya gemisinin dümenindeki bir milletin adıdır…” diyenlerle beraber yol tutarken de hep bu gözlükler gözünde imiş.
Bu gözlükler gözünde olduğu müddetçe kim bilir daha nice baltaları taşa vuracaksın, nice zalimleri alkışlayacaksın, nice mazlumların ahını alacaksın.
Bizden söylemesi.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024