“Bizim anlayışımız, komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyenlere kanıp, açlığa mahkum oldunuz. Bu şokun etkisiyle olsa gerek çırakken, hadi çırak dediniz. Kalfa olur, düzelir diye beklediniz. Şimdi ise usta, usta zamlıyor, hem iç işlerini, hem dış işlerini, hem ev işlerini, hem din işlerini vs. Yani şarkıda, yolda devam ediyor. Seni “resetleyecek” bir muhalefet olmadığı için sende hala alkışa devam ediyorsun çünkü takıldın kaldın…
Hadi hepsini bir an için unuttun. Ya hu seninle, ekmeğinle, emeğinle dalga geçildi. Onu da mı unuttun. Hani, kendi enflasyon rakamlarına göre sana yüzde birkaç, kendilerine ardına kadar aç, mantığını hatırla, hatırla artık.
Sonra hükümet zam yaptı, yapmadım dedi, inandın. Güncelleme dedi, İnandın. Sağlığınız, geleceğiniz için elinden alınan emeğinin hikmetini aradın. Erdoğan yapmışsa vardır bir hikmeti dedin.
Bu noktada hükümetin sokak sözcülerini de tebrik etmek lazım. Bu sözcüler ki, kahveden parka, camiden okula, polis evinden öğretmen evine vs. her alanda gönüllü görev yapıyorlar. Görevleri ne? Erdoğan’ın masumiyeti ve iktidarın her icraatında bir hayır (!) aratmak.
Sokak sözcüleri görev başında; “Kardeşim sigara içmezsin olur biter… Alkolü de azalt, sorun kalmaz… Pahalı arabaya binme. Ucuz arabanın hem vergisi, hem yakıtı az olur. Ölüme daha çabuk ulaştırır. Asıl mutluluk ahirette zaten. Bu dünya yalan artı şehit olma şansın bile var (Trafik kazalarında). Sonra bunlar zam değil. Öyle her söylenene inanma… Bizimkiler sadece güncelliyor… Neticede devlete para lazım. Milletten almayacaklar da elin gavuruna el mi açacaklar… Sonra niye kafaya takıyorsun ki, bisiklete bin, mazot, benzin sorunun bitsin… Şalteri indir, elektrik sorunu bitsin… Vanayı çevir doğalgazı hallet. Sonra iyi bilin ki, sizin aleyhinize olacak bir zam, bir kanun çıkmışsa bunu hükümet yapmamıştır. Bunda derin devletin parmak izleri vardır. Hükümetimiz hala geçmişin ayıplarını (!) bitiremedi ki, kendini gösterebilsin…”
Hele araya bir iki ayet ve hadis de sıkıştırdın mı, gör alkışı…
Şimdi kalkıp, yapılan zamların hükümetin beceriksizliği sonucu ortaya çıkan faturayı millete ödetmek şeklinde tarif etsek, kimseyi inandıramayız. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Adam kanser. Doktorlar en fazla iki yıl yaşarsın, diyor. Adam hemen tövbeye sarılıp, iyi bir nefis muhasebesi yapması gerekirken, kendisine ölümü hatırlatanlara “hastır” çekip, Allah’tan umut kesilmez, mantığıyla durmak yok, bildiğim gibi yaşarım felsefesine devam. Hâlbuki ölüm en büyük nasihattir, gerçeğini kendisi de biliyor.
Başbakan daha ülkesini tanımıyor. Benim ülkemin zengin petrol yatakları yok, zengin altın madenleri yok, diyor. Enerji bakanı dünyadaki petrol ve kur dengelerinden yakınıyor. Mecbur kaldıklarına inandırmaya çalışıyor. Ama Enerji Bakanı’nın o açıklamadaki yüz hatlarına baksaydınız, kendisinin bile kendine inanmadığını çok iyi görürdünüz…
Sayın Başbakan! Yokluklarla tarif ettiğiniz benim ülkemde yüzlerce Yahudi firması hangi madenleri arıyor. Bu boş (!) toprakları yabancılara satarak rekor kırdınız, biliyorsunuz. Boş toprağa bu kadar para verenler geri zekalı mı? İran, Irak petrolde yüzüyor, Türkiye’ye adım atınca kuruyor. Yine Rusya, Gürcistan, Azerbaycan doğalgaz dağıtıyor ama komşu Türkiye yok, yokların ülkesi.
Sayın Enerji Bakanı! Bursa’da bir arıza ülkenin şaftını kaydırdı. Sen, elektriğinin yüzde kırkını doğalgazdan üreten bir ülkenin Bakanı olarak artı zengin petrol yataklarından bi haber bir hükümetin temsilcisi olarak ve hangi ebadınıza güvenerek petrol, doğalgaz aldığınız ülkelerle didişiyorsunuz. Yarın onlar vanayı kapattıklarında, kadim dostunuzdan “Bluetooth” la mı elektrik alacaksınız. Daha ne kadar bu millete bedel ödetmeyi düşünüyorsunuz?
Hadi hepsini bir an için unuttun. Ya hu seninle, ekmeğinle, emeğinle dalga geçildi. Onu da mı unuttun. Hani, kendi enflasyon rakamlarına göre sana yüzde birkaç, kendilerine ardına kadar aç, mantığını hatırla, hatırla artık.
Sonra hükümet zam yaptı, yapmadım dedi, inandın. Güncelleme dedi, İnandın. Sağlığınız, geleceğiniz için elinden alınan emeğinin hikmetini aradın. Erdoğan yapmışsa vardır bir hikmeti dedin.
Bu noktada hükümetin sokak sözcülerini de tebrik etmek lazım. Bu sözcüler ki, kahveden parka, camiden okula, polis evinden öğretmen evine vs. her alanda gönüllü görev yapıyorlar. Görevleri ne? Erdoğan’ın masumiyeti ve iktidarın her icraatında bir hayır (!) aratmak.
Sokak sözcüleri görev başında; “Kardeşim sigara içmezsin olur biter… Alkolü de azalt, sorun kalmaz… Pahalı arabaya binme. Ucuz arabanın hem vergisi, hem yakıtı az olur. Ölüme daha çabuk ulaştırır. Asıl mutluluk ahirette zaten. Bu dünya yalan artı şehit olma şansın bile var (Trafik kazalarında). Sonra bunlar zam değil. Öyle her söylenene inanma… Bizimkiler sadece güncelliyor… Neticede devlete para lazım. Milletten almayacaklar da elin gavuruna el mi açacaklar… Sonra niye kafaya takıyorsun ki, bisiklete bin, mazot, benzin sorunun bitsin… Şalteri indir, elektrik sorunu bitsin… Vanayı çevir doğalgazı hallet. Sonra iyi bilin ki, sizin aleyhinize olacak bir zam, bir kanun çıkmışsa bunu hükümet yapmamıştır. Bunda derin devletin parmak izleri vardır. Hükümetimiz hala geçmişin ayıplarını (!) bitiremedi ki, kendini gösterebilsin…”
Hele araya bir iki ayet ve hadis de sıkıştırdın mı, gör alkışı…
Şimdi kalkıp, yapılan zamların hükümetin beceriksizliği sonucu ortaya çıkan faturayı millete ödetmek şeklinde tarif etsek, kimseyi inandıramayız. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Adam kanser. Doktorlar en fazla iki yıl yaşarsın, diyor. Adam hemen tövbeye sarılıp, iyi bir nefis muhasebesi yapması gerekirken, kendisine ölümü hatırlatanlara “hastır” çekip, Allah’tan umut kesilmez, mantığıyla durmak yok, bildiğim gibi yaşarım felsefesine devam. Hâlbuki ölüm en büyük nasihattir, gerçeğini kendisi de biliyor.
Başbakan daha ülkesini tanımıyor. Benim ülkemin zengin petrol yatakları yok, zengin altın madenleri yok, diyor. Enerji bakanı dünyadaki petrol ve kur dengelerinden yakınıyor. Mecbur kaldıklarına inandırmaya çalışıyor. Ama Enerji Bakanı’nın o açıklamadaki yüz hatlarına baksaydınız, kendisinin bile kendine inanmadığını çok iyi görürdünüz…
Sayın Başbakan! Yokluklarla tarif ettiğiniz benim ülkemde yüzlerce Yahudi firması hangi madenleri arıyor. Bu boş (!) toprakları yabancılara satarak rekor kırdınız, biliyorsunuz. Boş toprağa bu kadar para verenler geri zekalı mı? İran, Irak petrolde yüzüyor, Türkiye’ye adım atınca kuruyor. Yine Rusya, Gürcistan, Azerbaycan doğalgaz dağıtıyor ama komşu Türkiye yok, yokların ülkesi.
Sayın Enerji Bakanı! Bursa’da bir arıza ülkenin şaftını kaydırdı. Sen, elektriğinin yüzde kırkını doğalgazdan üreten bir ülkenin Bakanı olarak artı zengin petrol yataklarından bi haber bir hükümetin temsilcisi olarak ve hangi ebadınıza güvenerek petrol, doğalgaz aldığınız ülkelerle didişiyorsunuz. Yarın onlar vanayı kapattıklarında, kadim dostunuzdan “Bluetooth” la mı elektrik alacaksınız. Daha ne kadar bu millete bedel ödetmeyi düşünüyorsunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025
- Çay, buğday derken sıra zeytinde / 22.06.2025
- 10 kez fullemek için önce bir araba lazım / 21.06.2025