Bu vebal size yeter!

Facebook 2004 te açıldı. Ben bir dostumun ısrarlarıyla ancak 2011'de üye oldum ve o tarihten beridir elimle yapamadıklarımı dilimle burada ifade etmeye çalıştım. Zira benim hükümetim başta İsrail ve Amerika olmak üzere 22 İslam ülkesine karşı başlatılan haçlı savaşında, yüzyılın bu en büyük yıkım hareketinde görev almış ve bu katliamı benim insanlarım da dahil tüm Ortadoğu Müslüman halklarına "yedirme" görevini üstlenmişti.Bu "asrın kıyımı"nın mekanizmalarını ve durdurulması için neler yapıldığını yıllar sonra fark edecektim ama Allah'a şükürler olsun ki yanlış safta değilmişim. Annemlerin Kasım 2011'deki hac ibadetlerini, televizyondan bir Arap kanalından izlerken, kanala facebook'tan canlı yayında sorduğum soruya verilen cevap çok ilginçti. Önce sorum: "This is my first time giving my time watching your program. Because my father and mother are the making their HAJJ prayer. After I see the scenes and listened to "LEBBEYK ALLAHUMME LEBBEYK..." i feel myself closer to get there asap INSALLAH. I would like to ask Sheikh's opinions about the "unifying" power of EHLEL BEYT especially with respect to the current situation of muslim countries. The scenes we are watching on your channel are great but there are also thousands of our brothers under the guns and bombs of non-muslims..."Kanalda konuk edilen şeyh denilen zata, özetle, lebbeyk nidalarını izlemenin muazzam bir duygu olduğundan bahsederek, "Dünyada neden Müslümanlar bombalanırken Ehl-i Beyt'in birleştirici gücü devreye konulmuyor" diye sorduğumda yüzü bir anda değişti, öfkelendi, belli etmemeye çalıştı, Hz. Ebubekir Efendimiz ile ilgili birkaç cümle zırvaladı ve reklamlara geçildi. Halbuki Ehl-i Beyt'ten ne zarar gelebilirdi ki bir "şeyh efendi"ye? Hz. Resûlullah'tan kızı Hz. Fâtıma'dan, damadı Hz. Ali'den ve evlatları Hz. Hasan ve Hüseyin'den müteşekkil bu çekirdek Peygamber ailesi bu adamı niye bu kadar sinirlendirmiş, yayını kestirmişti! Soruya direkt Ehl-i Beyt'ten girseydim belki de spiker kesin atlayacaktı. Teknik bir giriş adamların maskesini görmeme yardımcı oldu.11 Eylül manivelasıyla önce Afganistan'da doğrudan silah kullanımıyla başlayan modern çağımızın yıkım sürecinde Müslümanlar, bir taraftan Şii-Sünni diye ayrıştırılıp birbirine düşürülürken, bir taraftan da ülke yönetimine hareket alanı bırakılmayacak, kandırılan eşkıya sürüleri silahlandırılıp halklar içinde muhalif güçler oluşturularak kaos ortamları getirilecek, domino etkisiyle kıyım 22 ülkede hızla yayılacaktı. Müslüman halklara, gerektiğinde doğrudan güç kullanılarak, gerektiğinde de bu şekilde kamplaştırma ve muhalif oluşturma şeklinde yedirilen ama adı buz gibi haçlı savaşı olan bu tehdidin en önemli panzehirinin ise Ehl-i Beyt, yani çekirdek Peygamber ailesinde buluşmak olduğunu, Türkiye'nin bu kirli savaşta ne kadar stratejik bir konumda olduğunu, çoğunda da bizzat görev aldığım Ehl-i Beyt kongrelerinin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu zamanla öğrendik. Temelde İsrail'in kendi Arz-ı Mev'ud inancına hizmet eden bu büyük projenin adı zaman zaman değişse de yıkım gücü ve kararlılığı hiç azalmadı.Bu nasıl bir maharetti? İsriail'in su sıkıntısı benim AB ilerleme raporumda neden yer alıyordu? Ömrü İsrail'e atıp tutmakla, siyonizme çakmakla geçen Erbakan neden İsrail pilotlarını Konya ovasında eğitiyor, Suriye ve İran'ı dinlemek için İsrail'e yardım ediyor, gizli gizli serbest ticaret anlaşmaları imzalıyordu? Erdoğan, Filistin'e kol kanat geren Suriye'ye, ailece saraylarında bakanlar kurullarını topladığı kardeşi Esad'a neden kulp takıyor, el altından her türlü muhalifine destek veriyordu? An itibariyle Filistinli kardeşlerimizin tepelerinde vızıldayan Heronlara, benim Başbakanım Erdoğan, nasıl imza atardı? Müslüman kimlikli bir Başbakan, 6 Aralık 2004 günü İsrail'in Ankara Büyükelçisiyle beraber Ankara'da, Milli Kütüphane Konferans Salonu'nda Siyonizm'i nasıl anardı? Bir baba oğlunun gemiyle israil'e mal satmasına göz yumarken nasıl kızından Levent'te İsrail konsolosluğunu protesto etmesini isteyebilirdi? Gazze'ye ağıt yakan bir başbakanın ülkesinden, o aynı Gazze'yi vuran ülkenin "demir kubbe" radar sistemine nasıl elektrik verilebilirdi? Van minüt şovuyla Müslüman halkların hâmisi kesilen bir Başbakanın, bir bölgesel liderin, milletvekillerinin, ramazan günü sahur vaktinde İsrail Filistin'e kara harekâtı başlattığında çok sert demeçler verip büyükelçiliğe yürüyüş yapmak, Filistin atkısı takmak dışında, Allah aşkına hiç mi yapabileceği bir şey yoktu? İsrail uçakları masum sivillere çakarken, hangi vicdanın, Allah aşkına, o uçağın benzinini vermekten yüzü kızaramıyordu? Hıristiyan bir devlet başkanı, "Sert demeçleriniz yerin dibine batsın, ne zamana kadar katliama sessiz kalacaksınız? Filistinli kardeşlerinizin katliamını izlemeye devam mı edeceksiniz?" deyip İsrail büyükelçisinin kıçına tekmeyi koyarken benim Müslüman Başbakanım nasıl olurdu da Yahudilerden aldığı üstün cesaret madalyasına sımsıkı sarılır, "Bana bu madalya verildiği zaman İsrail ile ilişkiler bu şekilde değildi" ezikliğini, izzetsizliğini bu millete yaşatabilirdi?Evet, eşbaşkanı olmaktan gurur duyduğumuz bu yıkım sürecinde, gerek resmen ve fiilen asker göndererek, gerek el altından oluşturulan muhalif güçlere her türlü lojistik desteği sağlayarak, gerek timsah gözyaşları akıtarak kah Afganistan'da, kah Mısır'da, kah Libya'da, kah Lübnan'da, kah Somali'de, kah Suriye'de yıkıcıların safında arz-ı endam etmenin, BOP'a ayar vermenin, Obama'nın ve Tel-Aviv'in yükünü hafifletmenin sırrı ne olabilirdi?22 ülkelik bir vebal, göz göre göre, hangi Müslüman eşbaşkanın vicdana sığabilirdi?Ve hangi yol, köprü, ray sistemi, üst ve alt geçit, ulaşım aracı, baraj, havaalanı, fabrika, tersane ve çevre düzenlemesi, 22 Müslüman ülkenin yollarına, köprülerine, üst geçitlerine, ulaşım araçlarına, barajlarına, havaalanlarına, fabrikalarına, tersanelerine ve çevre düzenlemelerine bedel olabilirdi?