Bulgur… Pirinç… Dimyat…

Rivayet o ki, muhafazakar çevrenin ak saçlı hoca takımı, mevcut iktidar partisinin günden güne eridiğini görerek ve hissederek, muhafazakar seçmen tabanına "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın" uyarısında bulunmuşlar.

İktidar partisinin parti bülteni konumundaki bir gazetede yazdığı yazılardan ötürü adı "parti müftüsüne" çıkan Hayreddin Karaman'ın bu manada bir mesajı sosyal medya hesabından paylaştığına dair haberler yer aldı bazı televizyon kanallarında.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde bir dönem İslam Hukuku dersimize de giren Hayrettin Hoca, aslen Erzurum/Oltulu olduğundan hemşehrimizdir ve benim Meltem Televizyonunda 'Ozanlarımız' programını hazırlayıp sunduğum yıllarda bir karşılaşmamızda; 'senin programlarını hiç kaçırmadan izliyorum' demişti.

Programa olan ilgisinin sebebini de şöyle açıklamıştı; "Babam demirci ustasıydı, ben onun körüğünü çekerdim ve babam sürekli Aşık Sümmani'nin şiirlerini kendine has makamları ile yüksek sesle okurdu ve birçoğunu ben de ezberlemiştim."

Karaman Hoca, İslam Hukuku alanında 'hocaların hocası' olarak bilinir ama, ne yazık ki sahip olduğu ilmini iktidarın emrine verdiği ve mevcut iktidarın her icraatına fetva uydurma yoluna gittiği için, haklı olarak "parti müftüsü" yaftasını yemiştir.

Pirinç-bulgur çıkışı da bu tartışmalı sözlerinden birisi olacağa benziyor.

Çok özel, ballı-börekli ihalelerle abad olan, astronomik maaşlarla lüks hayat yaşayan iktidar çevresi pirinçle, hem de en kalitelisinden ithal pirinçle beslenirken, geniş halk kesimlerine 'evdeki bulgura razı olun ve oturun oturduğunuz yerde' şeklinde tavsiyede bulunmak hangi ilimle izah edilebilir ve hangi insafa, hangi vicdana sığdırılabilir.

Bu millet Karaman Hoca ve benzeri ilim insanlarından hep şunu bekledi; iktidarın yanlışlarını yazsınlar, daha fazla yanlışa düşmemeleri için uyarsınlar, günlük yaklaşık beş yüz milyon lira faiz ödeme aşamasına gelene kadar ilimlerini konuştursunlar.

Toplumda sosyal dokuyu paramparça edecek adımlar atılırken, oy uğruna ayrıştırıcı dil kullanılırken ve halka ait madenler, ormanlar ve tarım arazileri birilerine peşkeş çekilirken iktidar sahiplerine; adaleti, hakkaniyeti ve hesap gününü hatırlatsınlar.

Yoksa yirmi yıldan beri iktidar çevrelerine yuvalanmış ve pirincin kalitelisine dadanmış olan malum çevrelerin ellerindeki pirinci kaybetme ihtimali mi belirdi?

Halkın pirince ulaşma ihtimali günden güne azalıyor ve halk, evdeki bulgurun kurtlandığını yüksek sesle haykırmaya başladı bile.

Siz, ak saçlı, ak sakallı hocalar, yirmi yıldan beri iktidarın sırtını sıvazlama vebalinden nasıl kurtulacaksınız, asıl onun muhasebesine oturun.