Cari açık geri viteste
Merkez Bankası verilerine göre cari işlemler hesabı Ekimde 2 milyar 770 milyon dolar fazla verdi. Türkiye bu yıl Ağustosta 2.6 milyar, Eylülde ise 1.83 milyar dolar cari fazla vermişti. Böylece 3 aylık cari fazla 7 milyar 192 milyon dolara ulaştı. Ancak dışa bağımlı ekonomi bu süreçte durgunluğa girdi
11.12.2018 00:00:00





RECEP BAHAR/HABER ANALİZ
Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan Ekim 2018 ödemeler dengesi verilerine göre Türkiye Ağustos ve Eylül aylarının ardından Ekim ayında da 'cari fazla' verdi.
Buna göre, cari işlemler hesabı Ekimde 2 milyar 770 milyon dolar fazla verdi. Cari işlemler hesabında geçen yılın Ekim ayında 3 milyar 837 milyon dolar açık oluşmuştu. Türkiye bu yıl Ağustosta 2 milyar 592 milyon dolar, Eylülde ise 1.83 milyar dolar cari fazla (döviz fazlası) vermişti. Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 39 milyar 403 milyon dolara geriledi. Türkiye'nin cari açığı bu yıl Temmuz ayında 57.6 milyar dolardı.
Döviz kurlarında yaşanan türbülansın etkisiyle açık 3 ayda 18 milyar dolar geriledi. Ancak bunun bir de bedeli var: durgunluk. Zira Türkiye ekonomisi ithalata bağımlı bir ekonomi. Döviz kurlarında yaşanan yükseliş ürünlerin fiyatlarının artmasına yol açıp, bunun sonucunda ithalatı sekteye uğratınca vatandaşların tüketim kabiliyeti azaldı. Türkiye, bu süreçte dış talebin canlanmasıyla birlikte cari açık vermeye başladı. Bunun anlamı şu: paramız olmadığı için tüketemiyoruz, ürettiğimizin daha büyük bölümünü yurtdışına satıyoruz.
Buna göre, cari işlemler hesabı Ekimde 2 milyar 770 milyon dolar fazla verdi. Cari işlemler hesabında geçen yılın Ekim ayında 3 milyar 837 milyon dolar açık oluşmuştu. Türkiye bu yıl Ağustosta 2 milyar 592 milyon dolar, Eylülde ise 1.83 milyar dolar cari fazla (döviz fazlası) vermişti. Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 39 milyar 403 milyon dolara geriledi. Türkiye'nin cari açığı bu yıl Temmuz ayında 57.6 milyar dolardı.
Döviz kurlarında yaşanan türbülansın etkisiyle açık 3 ayda 18 milyar dolar geriledi. Ancak bunun bir de bedeli var: durgunluk. Zira Türkiye ekonomisi ithalata bağımlı bir ekonomi. Döviz kurlarında yaşanan yükseliş ürünlerin fiyatlarının artmasına yol açıp, bunun sonucunda ithalatı sekteye uğratınca vatandaşların tüketim kabiliyeti azaldı. Türkiye, bu süreçte dış talebin canlanmasıyla birlikte cari açık vermeye başladı. Bunun anlamı şu: paramız olmadığı için tüketemiyoruz, ürettiğimizin daha büyük bölümünü yurtdışına satıyoruz.
İhracatın artması etkiledi
Cari işlemler hesabının fazla vermesinde, geçen yılın Ekim ayında 5 milyar 643 milyon dolar açık veren dış ticaret dengesinin, bu yılın aynı ayında 799 milyon dolar fazla vermesi ve hizmetler dengesi kaynaklı girişlerin bir önceki yılın aynı ayına göre 447 milyon dolar artarak 3 milyar 28 milyon dolara yükselmesi etkili oldu.
FT'nin haberi etkili oldu
Türkiye'nin art arda 3 ay cari fazla, bir başka ifadeyle döviz fazlası vermesi döviz kurlarının aşağı yönlü seyretmesine olanak vermedi. Cari işlemler hesabı açıklanmadan önce İstanbul'da ABD Doları 5.30'dan alınıp 5.33'e satılıyordu. Merkez Bankası'nın açıklaması sonrasında ise Dolar 5.40 kadar yükseldi.
Yükselişte İngiliz Financial Times'da (FT) çıkan "Türkiye'de ekonomik durgunluk ufukta" başlıklı haber etkili oldu. Akabinde gelen satışlarla dolar 5.36 seviyesine indi. FT'de Ayla Jean Yackley imzalı haberde "Türkiye'de para birimindeki kriz yüksek enflasyon oranını tetikledikten ve tüketici talebini azalttıktan sonra, 3. çeyrekte ekonomik büyüme yavaşladı. Böylece ülkenin resesyona girme ihtimalini artırdı" görüşü savunuldu.
Yükselişte İngiliz Financial Times'da (FT) çıkan "Türkiye'de ekonomik durgunluk ufukta" başlıklı haber etkili oldu. Akabinde gelen satışlarla dolar 5.36 seviyesine indi. FT'de Ayla Jean Yackley imzalı haberde "Türkiye'de para birimindeki kriz yüksek enflasyon oranını tetikledikten ve tüketici talebini azalttıktan sonra, 3. çeyrekte ekonomik büyüme yavaşladı. Böylece ülkenin resesyona girme ihtimalini artırdı" görüşü savunuldu.
Gözler Merkez'in faiz kararında
Ekonomi çevreleri şu sıralar Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun (PPK) Perşembe günü gerçekleştireceği toplantıya kilitlenmiş durumda. Ekonomistler PPK'nın faiz oranlarında bir değişiklik yapacağını beklemiyor. PPK, Eylül ayında politika faizi olan bir hafta vadeli repo faizini 625 baz puan artırarak yüzde 24'e yükseltmişti. Hazine ise şu sıralar yüzde 19-20'den borçlanıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.