Mayıs ayının son günleriydi. Yunanistan Genelkurmay Başkanı Fener Rum Patriği Bartholomeos'u ziyarete geldi. Ziyaret sonrası Genelkurmay Başkanı, Fener Rum Patriği Bartholomeos'u İstanbul ve Trakya'nın Yunanistan'a dahil edildiği Helen haritasını kameralar önünde hediye etti.
ABD Büyükelçisi de Fener Rum Patriği Bartholomeos'u ziyaret etti. ABD Büyükelçiliği'nin resmi X hesabından yapılan paylaşımda, "Bugün Ekümenik Patrik Bartholomeos ile bir araya gelmekten onur duyduk. Kendisiyle, önümüzdeki dönemde Amerika Birleşik Devletleri'ne yapacağı ziyareti konuştuk" ifadelerine yer verildi.
Bu hareketler, devletimizin varlığına açık tehdit değil mi?
Bu hareketler, devletimize ve milletimize açıkça meydan okuma değil mi?
Bu hareketler anayasamızı, yasalarımızı ve devletin tapusu olan Lozan'ı hiçe saymak değil mi?
Peki, gerek Yunan Genelkurmay başkanı ve gerekse ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack bu cesareti kimden alıyor?
Tom Barrack hangi hak ile ülkemizin kuruluş felsefesine, yönetim anlayışına kaftan biçmeye çalışıp, 'Osmanlı millet sistemi' tavsiyesinde (!) bulunuyor.
'İsrail, ulus devletlerini kendine tehdit görüyor' sözlerine rağmen bu şahsa neden kimse haddini bildiremiyor? Sayın Fidan, bu şahsı neden Dışişlerine çağırmıyor?
Patrikhane
Patrikhane, Osmanlının sonunu hazırlayan etkenlerden birisidir. Mora'daki 40 bin Türkün katledilmesinde dönemin Fener Rum Patriği 5.Gregorius'un imzası vardır.
2. Mahmut döneminde bu şahıs, eldeki belgelere göre yargılanır ve 21 Nisan 1821 günü Patrikhanenin kapısı önünde asılarak idam edilir. Patrikhane, o kapıya 'kin kapısı' adını verilir ve kapatılır. Hala kapalıdır.
Atatürk
Kurtuluş Savaşı yıllarında Rum Patrikhanesinin çalışmalarını çok iyi bilen Atatürk, Patrikhaneyi "Fesat yuvası "olarak tarif ediyordu.
Tam bağımsız Türkiye meşalesini yaktığı günlerde Mustafa Kemal, Erzurum'da yaptığı konuşmanın bir bölümü şöyledir:
"Patrikhane cephane deposu halini almıştır. Pek sağlam kaynaklardan elde edilen bilgilere göre İstanbul Rum Patrikhanesinde Mavri Mira adında bir kurul oluşmuştur…
Kurul doğrudan doğruya Venizelos'tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan Hükümetinin parasal yardımıyla pek büyük bir sermayesi vardır. Görevi, Osmanlı illeri içinde çeteler oluşturmak ve yönetmek, açık hava toplantıları ve propaganda yapmaktır. Yunan Kızılhacı da bu Mavri Mira kuruluna bağlıdır…
Hatta resmi göçmenler komisyonu da Mavri Mira kuruluna bağlıdır. İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsolosluğu silah ve cephane deposu durumunu almıştır ve hatta kiliseler tapınma yerinden çok askeri ambarlar gibi kullanılmaktadır…
Ermeni Patriği Zaven Edendi de Mavri Mira kurulu tarafından satın alınmıştır…" (22 Ağustos 1919)
20 Ocak 1923'te Hakimiyet- i Milliye gazetesinde yayınlanan demecinde Atatürk şöyle diyordu:
"Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesi'nin artık topraklarımız üzerinde bırakamayız.
Bu tehlikeli teşkilatı, memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir?
Türkiye'nin Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var?
Bu fesat ocağının hakiki yeri, Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilmekte olan yeni Türkiye, Babıali'nin taht-ı idaresindeki eski Osmanlı İmparatorluğu değildir.
Yeni Türkiye şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve hukukunu muhafaza için mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazır ve amadedir."
17 Aralık 1924'te Fener Rum kilisesinde yapılan seçimde patrik seçilen 6. Konstantin'i, Atatürk'ün hain ilan edip, Lozan Antlaşması Nüfus Mübadelesi kapsamında 30 Ocak 1925'te ülkemizden gönderdi.
MHP'nin raporu
Lozan'a göre bu Patrikhane bir dini müessesedir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bağlıdır. Muhatabı Fatih Kaymakamlığıdır.
AB süreci, atılan imzalar, istenilen kriterler sürecinde MHP tarafında 2004 yılında 'AKP'nin teslimiyet belgeleri' adıyla AB'nin tüm istekleri tek tek ortaya konulmuştu. Örneğin:
Fener Rum Patriğinin "ekümenik" sıfatını kullanmasının kabul edilerek, bunun sonucu kendisine siyasî statü tanınması istenmiştir. (Rapor, s.44).
Raporda, Müslüman azınlık kavramına da yer verilmiş ve bu çerçevede Sünnî olmayan Müslüman azınlıkların dinî cemaat olarak tanınması, statülerinin iyileştirilmesi ve eğitim ve ibadethane alanlarındaki kısıtlamaların kaldırılması istenilmiştir(Rapor, s. 44-54-165).
Alevi vatandaşlarımızın Müslüman azınlık olarak tanınmadığı ifade edilerek, yeni azınlık yaklaşımları ortaya konmuştur ( Rapor, s.54-165-174).
2011 Ramazan'da Başbakan Erdoğan, Müslüman olmayanlara verdiği iftar (!) yemeğimden önce azınlıklara mal iadesi müjdesini vermişti.
Aynı yıl Atatürk'ün kovduğu Patrik'in kemikleri, Fener Rum Patrikhanesi'nin talebi ve AKP'nin izniyle Türkiye'ye getirilmişti.
2003 yılında Fener Rum Patriği Bartholomeos, kendisini 'ekümenik' sıfatıyla tanımlamaya başlar. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Patriğe "ekümenik" sıfatını kullanmasından duyulan rahatsızlığı aktarır.
Aralık 2004'te ABD'nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman onuruna verilen bir resepsiyon için hazırlanan davetiyede, "Ekümenik Patrik'in müşfik himayelerinde" ifadesini bastırmıştı.
Eylül 2006'da da Başbakan Erdoğan: "Fatih İstanbul'a geldiğinde ekümenikliği serbest bıraktı. Çünkü kendine güveni vardı, bizim de güvenimiz var' diyordu.
2 ay sonra Türkiye'ye gelen Papa 16. Benedictus'de, Patrik Bartholomeos'a "ekümenik patrik" hitap ediyordu.
2014 yılında ülkemize gelen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Patrik Bartholomeos ile görüşmüş yayınladığı mesajında patrik için "Ekümenik" ifadesini kullanmıştı.
Trump'ın ilk döneminin dışişleri bakanı Pompeo İstanbul'a gelirken, ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan basına şu açıklamayı yapılmıştı: "Bu ekümenik patriktir. Ortodoks Kilisesi'nin başıdır."
Joe Biden 'başkan' seçilince ilk tebrik edenlerin başında Bartholemous geliyordu. Mesajını İngilizce ve Rumca yazdırmış, "Ekümenik Patrik" diye de imzalamıştı.
Diğer taraftan 22.11.2017'de Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Başpiskopos Ateşyan, "AK Parti'nin gelişiyle biz var olduğumuzu hissettik. Gerçekten bu hükümet döneminde azınlıkların yüzü gülmeye başladı. Asık suratımız gülüşlerle zenginleşti." dedi.
11 Haziran 2019 tarihinde, Fener Rum Patriği'nin isim gününü kutlayan Binali Yıldırım'ın resmi hesabından Patrik için "İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi Ekümenik Patriği" ifadesi kullandı. Devam edecek
ABD Büyükelçisi de Fener Rum Patriği Bartholomeos'u ziyaret etti. ABD Büyükelçiliği'nin resmi X hesabından yapılan paylaşımda, "Bugün Ekümenik Patrik Bartholomeos ile bir araya gelmekten onur duyduk. Kendisiyle, önümüzdeki dönemde Amerika Birleşik Devletleri'ne yapacağı ziyareti konuştuk" ifadelerine yer verildi.
Bu hareketler, devletimizin varlığına açık tehdit değil mi?
Bu hareketler, devletimize ve milletimize açıkça meydan okuma değil mi?
Bu hareketler anayasamızı, yasalarımızı ve devletin tapusu olan Lozan'ı hiçe saymak değil mi?
Peki, gerek Yunan Genelkurmay başkanı ve gerekse ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack bu cesareti kimden alıyor?
Tom Barrack hangi hak ile ülkemizin kuruluş felsefesine, yönetim anlayışına kaftan biçmeye çalışıp, 'Osmanlı millet sistemi' tavsiyesinde (!) bulunuyor.
'İsrail, ulus devletlerini kendine tehdit görüyor' sözlerine rağmen bu şahsa neden kimse haddini bildiremiyor? Sayın Fidan, bu şahsı neden Dışişlerine çağırmıyor?
Patrikhane
Patrikhane, Osmanlının sonunu hazırlayan etkenlerden birisidir. Mora'daki 40 bin Türkün katledilmesinde dönemin Fener Rum Patriği 5.Gregorius'un imzası vardır.
2. Mahmut döneminde bu şahıs, eldeki belgelere göre yargılanır ve 21 Nisan 1821 günü Patrikhanenin kapısı önünde asılarak idam edilir. Patrikhane, o kapıya 'kin kapısı' adını verilir ve kapatılır. Hala kapalıdır.
Atatürk
Kurtuluş Savaşı yıllarında Rum Patrikhanesinin çalışmalarını çok iyi bilen Atatürk, Patrikhaneyi "Fesat yuvası "olarak tarif ediyordu.
Tam bağımsız Türkiye meşalesini yaktığı günlerde Mustafa Kemal, Erzurum'da yaptığı konuşmanın bir bölümü şöyledir:
"Patrikhane cephane deposu halini almıştır. Pek sağlam kaynaklardan elde edilen bilgilere göre İstanbul Rum Patrikhanesinde Mavri Mira adında bir kurul oluşmuştur…
Kurul doğrudan doğruya Venizelos'tan talimat alıyor. Rumların ve Yunan Hükümetinin parasal yardımıyla pek büyük bir sermayesi vardır. Görevi, Osmanlı illeri içinde çeteler oluşturmak ve yönetmek, açık hava toplantıları ve propaganda yapmaktır. Yunan Kızılhacı da bu Mavri Mira kuruluna bağlıdır…
Hatta resmi göçmenler komisyonu da Mavri Mira kuruluna bağlıdır. İstanbul Patrikhanesi ve Yunan Konsolosluğu silah ve cephane deposu durumunu almıştır ve hatta kiliseler tapınma yerinden çok askeri ambarlar gibi kullanılmaktadır…
Ermeni Patriği Zaven Edendi de Mavri Mira kurulu tarafından satın alınmıştır…" (22 Ağustos 1919)
20 Ocak 1923'te Hakimiyet- i Milliye gazetesinde yayınlanan demecinde Atatürk şöyle diyordu:
"Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesi'nin artık topraklarımız üzerinde bırakamayız.
Bu tehlikeli teşkilatı, memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir?
Türkiye'nin Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde bir sığınılacak yer göstermeye ne mecburiyeti var?
Bu fesat ocağının hakiki yeri, Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilmekte olan yeni Türkiye, Babıali'nin taht-ı idaresindeki eski Osmanlı İmparatorluğu değildir.
Yeni Türkiye şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve hukukunu muhafaza için mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazır ve amadedir."
17 Aralık 1924'te Fener Rum kilisesinde yapılan seçimde patrik seçilen 6. Konstantin'i, Atatürk'ün hain ilan edip, Lozan Antlaşması Nüfus Mübadelesi kapsamında 30 Ocak 1925'te ülkemizden gönderdi.
MHP'nin raporu
Lozan'a göre bu Patrikhane bir dini müessesedir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bağlıdır. Muhatabı Fatih Kaymakamlığıdır.
AB süreci, atılan imzalar, istenilen kriterler sürecinde MHP tarafında 2004 yılında 'AKP'nin teslimiyet belgeleri' adıyla AB'nin tüm istekleri tek tek ortaya konulmuştu. Örneğin:
Fener Rum Patriğinin "ekümenik" sıfatını kullanmasının kabul edilerek, bunun sonucu kendisine siyasî statü tanınması istenmiştir. (Rapor, s.44).
Raporda, Müslüman azınlık kavramına da yer verilmiş ve bu çerçevede Sünnî olmayan Müslüman azınlıkların dinî cemaat olarak tanınması, statülerinin iyileştirilmesi ve eğitim ve ibadethane alanlarındaki kısıtlamaların kaldırılması istenilmiştir(Rapor, s. 44-54-165).
Alevi vatandaşlarımızın Müslüman azınlık olarak tanınmadığı ifade edilerek, yeni azınlık yaklaşımları ortaya konmuştur ( Rapor, s.54-165-174).
2011 Ramazan'da Başbakan Erdoğan, Müslüman olmayanlara verdiği iftar (!) yemeğimden önce azınlıklara mal iadesi müjdesini vermişti.
Aynı yıl Atatürk'ün kovduğu Patrik'in kemikleri, Fener Rum Patrikhanesi'nin talebi ve AKP'nin izniyle Türkiye'ye getirilmişti.
2003 yılında Fener Rum Patriği Bartholomeos, kendisini 'ekümenik' sıfatıyla tanımlamaya başlar. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Patriğe "ekümenik" sıfatını kullanmasından duyulan rahatsızlığı aktarır.
Aralık 2004'te ABD'nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman onuruna verilen bir resepsiyon için hazırlanan davetiyede, "Ekümenik Patrik'in müşfik himayelerinde" ifadesini bastırmıştı.
Eylül 2006'da da Başbakan Erdoğan: "Fatih İstanbul'a geldiğinde ekümenikliği serbest bıraktı. Çünkü kendine güveni vardı, bizim de güvenimiz var' diyordu.
2 ay sonra Türkiye'ye gelen Papa 16. Benedictus'de, Patrik Bartholomeos'a "ekümenik patrik" hitap ediyordu.
2014 yılında ülkemize gelen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Patrik Bartholomeos ile görüşmüş yayınladığı mesajında patrik için "Ekümenik" ifadesini kullanmıştı.
Trump'ın ilk döneminin dışişleri bakanı Pompeo İstanbul'a gelirken, ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan basına şu açıklamayı yapılmıştı: "Bu ekümenik patriktir. Ortodoks Kilisesi'nin başıdır."
Joe Biden 'başkan' seçilince ilk tebrik edenlerin başında Bartholemous geliyordu. Mesajını İngilizce ve Rumca yazdırmış, "Ekümenik Patrik" diye de imzalamıştı.
Diğer taraftan 22.11.2017'de Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Başpiskopos Ateşyan, "AK Parti'nin gelişiyle biz var olduğumuzu hissettik. Gerçekten bu hükümet döneminde azınlıkların yüzü gülmeye başladı. Asık suratımız gülüşlerle zenginleşti." dedi.
11 Haziran 2019 tarihinde, Fener Rum Patriği'nin isim gününü kutlayan Binali Yıldırım'ın resmi hesabından Patrik için "İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi Ekümenik Patriği" ifadesi kullandı. Devam edecek
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu ilk görevini tamamladı / 25.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025
- 17 Ağustos’u hepsi unuttu / 20.08.2025
- Hünkar’ın huzurunda büyük terbiyesizlik / 19.08.2025
- Kuran’ı hayatımızdan çıkardık / 18.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomos sessizliği -2- / 17.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomeos sessizliği -1- / 16.08.2025
- Halkın iktidarı zenginlerin medarı iftiharı / 15.08.2025
- Filistin’den, Erdoğan’a 3 mektup / 24.08.2025
- Adaletin batsın dünya / 23.08.2025
- Gazze’de ‘Şükür Namazı’ ne zaman? / 22.08.2025
- 17 Ağustos’u hepsi unuttu / 20.08.2025
- Hünkar’ın huzurunda büyük terbiyesizlik / 19.08.2025
- Kuran’ı hayatımızdan çıkardık / 18.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomos sessizliği -2- / 17.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomeos sessizliği -1- / 16.08.2025
- Halkın iktidarı zenginlerin medarı iftiharı / 15.08.2025