Cemel Savaşı’nda Hz. Hasan
İmam Ali burada Hz. Aişe’ye bir mektup yazarak onu kan dökülmesine engel olmaya ve Müslümanları birleşmeye çağırdı. Aynı şeklide Talha ve Zübeyir’e de bir mektup yazarak, onları barışa davet etti
04.07.2023 08:47:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Basra'da çatışmalar ve Hz. Hasan'ın hutbesi
İmam Ali'nin ordusu Zikar'dan yola çıkarak Zaviye'ye vardılar. (Zaviye, Basra yakınlarında bir yerin adıdır).
İmam Ali burada Hz. Aişe'ye bir mektup yazarak onu kan dökülmesine engel olmaya ve Müslümanları birleşmeye çağırdı. Aynı şeklide Talha ve Zübeyir'e de bir mektup yazarak, onları barışa davet etti.
Fakat her üçü de kabul etmediler ve direnmeyi seçtiler.
Abdullah b. Zübeyir, Basra'da halka yaptığı konuşmada insanları İmam Ali'ye karşı şiddetli bir şeklide kışkırttı.
Özetle şunları söyledi: "Ey insanlar! Ali b. Ebi Tâlib gerçek halife olan Osman'ı öldürttü. Arkasından sizi istila edip şehrinizi almak için ordular hazırladı.
O halde, halifenizin intikamını almak isteyen erkekler olun. Hariminizi koruyun, kadınlarınızı, çocuklarınızı, şereflerinizi ve neseblerinizi savunmak için savaşın. Kûfelilerin şehrinize germesine razı mı olacaksınız?
Öfkelenin çünkü öfkeye maruz kaldınız, öldürün, çünkü öldürüldünüz, haberiniz olsun ki Ali bu halifelik işinde kendinden başka hiç kimseyi yanında görmüyor. Allah'a yemin ederim ki, eğer size karşı zafer kazanırsa dininiz ve dünyanız mahvolur."
Abdullah b. Zübeyr'in bu konuşması İmam Ali'ye ulaşınca oğlu İmam Hasan'a bu konuşmaya cevap vermesini emretti.
Bunun üzerine Hz. Hasan yaptığı cevabî konuşmada Allah'a hamd ü sena ettikten sonra şunları söyledi:
"Abdullah b. Zübeyir'in sözlerini ve bu sözlerle babamın Osman'ı öldürdüğü yolundaki iddiasını haber aldık. Ey Muhacirler'le Ensar topluluğu ve diğer Müslümanlar!
Sizler Zübeyr'in, Osman hakkındaki sözlerini onun tarafından hangi isimle anıldığını ve onun aleyhinde ne gibi kötülükler yaptığını, o günlerde henüz Osman sağken Talha'nın Beytü'l-Mal'a bayrağını diktiğini biliyorsunuz. Durum böyleyken onlar nasıl olur da babamı, Osman'ı öldürmekle suçlarlar. Ve ona dil uzatırlar? Eğer biz, onlar hakkında konuşmak istesek konuşurduk.
Abdullah b. Zübeyir söz konusu konuşmasında, "Ali halktan baskı ile alıp halife oldu" diyor.
Babası lehine ileri sürdüğü en önemli gerekçe onun babama eli ile biat ettiği fakat kalbi ile biat etmediğidir. Bu sözleri ile biat edildiğini kabul ediyor.
Fakat başkalarıyla sırdaş olduğu iddiasında bulunuyor. Bu iddiasının delilini ortaya koysun. Ama bunu nerede yapabilecek?
Bir de Kûfe halkının Basra halkı üzerine yürümesini hayretle karşılıyor, oysa hak ehlinin bâtıl ehli üzerine yürümesine niçin hayret ediyor? Osman'ın taraftarlarına gelince, bizim onlarla savaşımız veya vuruşmamız yoktur. Biz deve süvarisi hanımla ve ona bağlı kişilerle savaşıyoruz."
Cemel Savaşı'nda Hz. Hasan
"Hz. Hasan Cemel Savaşı'nda babası İmam Ali'nin yanında cephenin önünde çarpışıyordu. Hz. Ali'nin en cesur ve yiğit adamlarını geçip düşman kalbine saldırıyordu."
Hz. Ali Hz. Hasan'ın Cemel Savaşı'ndaki heyecanını gördüğünde etrafındakilere şöyle demişti: "Bu çocuğu tutun, beni yıkmasın. Onların ölümüyle Resulüllah'ın soyunun kesilmemesi için bu ikisini (Hasan ve Hüseyin'i) ölümden sakınıyorum!"
Cemel Savaşı sona erdikten sonra İmam Ali bir ay Basra'da kaldı. Arkasından Kûfe'ye gitmek üzere oradan ayrıldı. Giderken şehrin yönetimini Abdullah b. Abbas'a bıraktı. Muaviye ve destekçilerine karşı savaşmak üzere hareket etmeden evvel Kûfe'de birkaç ay kaldı.
Allame Meclisi'nin "el-Aded" adlı eserinde naklettiğine göre bazı Kûfeliler İmam Hasan'ı zayıf deliller göstermek ve etkili konuşma yapmak konusunda yetersiz kalmakla suçladılar.
İmam Ali bunları duyunca oğlu İmam Hasan'ı Kûfe halkı önünde bir konuşma yaparak söz konusu iddiaları çürütmeye çağırdı. İmam Hasan da babasının bu davetini kabul etti. Ve Kûfe halkından oluşan bir kalabalık karşısında bir konuşma yaptı. Ve şunları söyledi:
"Ey insanlar! Rabbinizden akıl öğrenin, "Yüce Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim oğullarını, İmran oğullarını, bütün insanlar üzerine önder olarak seçti. Bunlar birbirinden türemiş tek kuşaktır. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir."
Bizler, Adem'den türeyen bir zürriyet, Nuh'tan gelen bir aile, İbrahim'e dayanan seçkinler topluluğu, İsmail'den gelen bir soyun mensupları ve Muhammed'in Ehl-i Beyt'iyiz.
Bizler sizin aranızda yükseltilmiş gök, düzleştirilmiş yeryüzü, ışık saçan güneş, yağı kutsanmış, ne doğuya ve ne batıya bakan zeytin ağacı gibiyiz.
Peygamber bu ağacın kökü, Ali dalı ve Allah'a yemin ederim ki, bizler de meyveleriyiz. Kim bu ağacın dallarından birine tutunursa, kurtulmuş olur. Kim de bu ağacın dallarından ayrı düşerse ateşe yuvarlanır..."
İmam Hasan konuşmasını bitirdikten sonra İmam Ali minbere çıktı. Ve halka şöyle dedi.
"Ey Allah Resulü'nün oğlu! Bu insanlara karşı hüccetini ortaya koydun. Sana itaat etmelerinin gerekliliğini ortaya koydun. Sana karşı çıkanların vay haline!" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
İmam Ali'nin ordusu Zikar'dan yola çıkarak Zaviye'ye vardılar. (Zaviye, Basra yakınlarında bir yerin adıdır).
İmam Ali burada Hz. Aişe'ye bir mektup yazarak onu kan dökülmesine engel olmaya ve Müslümanları birleşmeye çağırdı. Aynı şeklide Talha ve Zübeyir'e de bir mektup yazarak, onları barışa davet etti.
Fakat her üçü de kabul etmediler ve direnmeyi seçtiler.
Abdullah b. Zübeyir, Basra'da halka yaptığı konuşmada insanları İmam Ali'ye karşı şiddetli bir şeklide kışkırttı.
Özetle şunları söyledi: "Ey insanlar! Ali b. Ebi Tâlib gerçek halife olan Osman'ı öldürttü. Arkasından sizi istila edip şehrinizi almak için ordular hazırladı.
O halde, halifenizin intikamını almak isteyen erkekler olun. Hariminizi koruyun, kadınlarınızı, çocuklarınızı, şereflerinizi ve neseblerinizi savunmak için savaşın. Kûfelilerin şehrinize germesine razı mı olacaksınız?
Öfkelenin çünkü öfkeye maruz kaldınız, öldürün, çünkü öldürüldünüz, haberiniz olsun ki Ali bu halifelik işinde kendinden başka hiç kimseyi yanında görmüyor. Allah'a yemin ederim ki, eğer size karşı zafer kazanırsa dininiz ve dünyanız mahvolur."
Abdullah b. Zübeyr'in bu konuşması İmam Ali'ye ulaşınca oğlu İmam Hasan'a bu konuşmaya cevap vermesini emretti.
Bunun üzerine Hz. Hasan yaptığı cevabî konuşmada Allah'a hamd ü sena ettikten sonra şunları söyledi:
"Abdullah b. Zübeyir'in sözlerini ve bu sözlerle babamın Osman'ı öldürdüğü yolundaki iddiasını haber aldık. Ey Muhacirler'le Ensar topluluğu ve diğer Müslümanlar!
Sizler Zübeyr'in, Osman hakkındaki sözlerini onun tarafından hangi isimle anıldığını ve onun aleyhinde ne gibi kötülükler yaptığını, o günlerde henüz Osman sağken Talha'nın Beytü'l-Mal'a bayrağını diktiğini biliyorsunuz. Durum böyleyken onlar nasıl olur da babamı, Osman'ı öldürmekle suçlarlar. Ve ona dil uzatırlar? Eğer biz, onlar hakkında konuşmak istesek konuşurduk.
Abdullah b. Zübeyir söz konusu konuşmasında, "Ali halktan baskı ile alıp halife oldu" diyor.
Babası lehine ileri sürdüğü en önemli gerekçe onun babama eli ile biat ettiği fakat kalbi ile biat etmediğidir. Bu sözleri ile biat edildiğini kabul ediyor.
Fakat başkalarıyla sırdaş olduğu iddiasında bulunuyor. Bu iddiasının delilini ortaya koysun. Ama bunu nerede yapabilecek?
Bir de Kûfe halkının Basra halkı üzerine yürümesini hayretle karşılıyor, oysa hak ehlinin bâtıl ehli üzerine yürümesine niçin hayret ediyor? Osman'ın taraftarlarına gelince, bizim onlarla savaşımız veya vuruşmamız yoktur. Biz deve süvarisi hanımla ve ona bağlı kişilerle savaşıyoruz."
Cemel Savaşı'nda Hz. Hasan
"Hz. Hasan Cemel Savaşı'nda babası İmam Ali'nin yanında cephenin önünde çarpışıyordu. Hz. Ali'nin en cesur ve yiğit adamlarını geçip düşman kalbine saldırıyordu."
Hz. Ali Hz. Hasan'ın Cemel Savaşı'ndaki heyecanını gördüğünde etrafındakilere şöyle demişti: "Bu çocuğu tutun, beni yıkmasın. Onların ölümüyle Resulüllah'ın soyunun kesilmemesi için bu ikisini (Hasan ve Hüseyin'i) ölümden sakınıyorum!"
Cemel Savaşı sona erdikten sonra İmam Ali bir ay Basra'da kaldı. Arkasından Kûfe'ye gitmek üzere oradan ayrıldı. Giderken şehrin yönetimini Abdullah b. Abbas'a bıraktı. Muaviye ve destekçilerine karşı savaşmak üzere hareket etmeden evvel Kûfe'de birkaç ay kaldı.
Allame Meclisi'nin "el-Aded" adlı eserinde naklettiğine göre bazı Kûfeliler İmam Hasan'ı zayıf deliller göstermek ve etkili konuşma yapmak konusunda yetersiz kalmakla suçladılar.
İmam Ali bunları duyunca oğlu İmam Hasan'ı Kûfe halkı önünde bir konuşma yaparak söz konusu iddiaları çürütmeye çağırdı. İmam Hasan da babasının bu davetini kabul etti. Ve Kûfe halkından oluşan bir kalabalık karşısında bir konuşma yaptı. Ve şunları söyledi:
"Ey insanlar! Rabbinizden akıl öğrenin, "Yüce Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim oğullarını, İmran oğullarını, bütün insanlar üzerine önder olarak seçti. Bunlar birbirinden türemiş tek kuşaktır. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir."
Bizler, Adem'den türeyen bir zürriyet, Nuh'tan gelen bir aile, İbrahim'e dayanan seçkinler topluluğu, İsmail'den gelen bir soyun mensupları ve Muhammed'in Ehl-i Beyt'iyiz.
Bizler sizin aranızda yükseltilmiş gök, düzleştirilmiş yeryüzü, ışık saçan güneş, yağı kutsanmış, ne doğuya ve ne batıya bakan zeytin ağacı gibiyiz.
Peygamber bu ağacın kökü, Ali dalı ve Allah'a yemin ederim ki, bizler de meyveleriyiz. Kim bu ağacın dallarından birine tutunursa, kurtulmuş olur. Kim de bu ağacın dallarından ayrı düşerse ateşe yuvarlanır..."
İmam Hasan konuşmasını bitirdikten sonra İmam Ali minbere çıktı. Ve halka şöyle dedi.
"Ey Allah Resulü'nün oğlu! Bu insanlara karşı hüccetini ortaya koydun. Sana itaat etmelerinin gerekliliğini ortaya koydun. Sana karşı çıkanların vay haline!" (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hasan eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.