Çocukların suça sürüklenmesi nasıl önlenebilir?
18 yaşından küçük çocukların suça sürüklenmesini önlemek, sadece polisiye tedbirlerle değil; sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve hukuki katmanları olan bütüncül bir stratejiyle mümkündür
17.12.2025 12:17:00 / Güncelleme: 17.12.2025 12:21:52
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





Akademik literatürde bu durum genellikle "Çocuk Suçluluğu" (Juvenile Delinquency) başlığı altında incelenir ve önleyici faaliyetler üç temel aşamada (birincil, ikincil ve üçüncül önleme) ele alınır.
Makro düzey: Sosyo-ekonomik ve yapısal iyileştirmeler
Çocuk suçluluğunun temelinde genellikle çevresel ve ekonomik yoksunluk yatar. "Gerginlik Teorisi" (Strain Theory) uyarınca, toplumun sunduğu hedeflere meşru yollarla ulaşamayan bireyler gayrimeşru yollara sapabilir.
* Yoksullukla mücadele: Ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı ortamlarda çocuk, ekonomik getiri sağlayan suçlara (hırsızlık, uyuşturucu kuryeliği vb.) daha yatkın hale gelir.
* Kentsel dönüşüm ve güvenli alanlar: "Kırık Pencereler Teorisi" bağlamında, metruk binaların yoğun olduğu ve denetimin az olduğu mahalleler suç odağına dönüşür. Gençler için spor kompleksleri, sanat atölyeleri ve gençlik merkezleri gibi "güvenli üçüncü alanlar" oluşturulmalıdır.

Mikro düzey: Aile dinamikleri ve bağlılık
Sosyal Kontrol Teorisi'ne göre, bireyi suça girmekten alıkoyan şey toplumla olan bağlarıdır. Aile bu bağın ilk ve en güçlü halkasıdır.
* Ebeveyn eğitimi: Disiplin yöntemlerinde şiddete başvuran veya aşırı ilgisiz kalan ailelerde büyüyen çocukların suça eğilimi daha yüksektir. Devlet destekli "Pozitif Ebeveynlik" programları yaygınlaştırılmalıdır.
* Parçalanmış aile desteği: Boşanma veya kayıp yaşamış ailelerdeki çocuklara yönelik psikososyal destek mekanizmaları, çocuğun aidiyet hissini dışarıdaki (genellikle suç odaklı) gruplarda aramasını engeller.

Eğitim sistemi: "Okuldan Cezaevine Boru Hattı"nın kesilmesi
Okul, sadece akademik bilgi verilen bir yer değil, çocuğun sosyal denetim altında tutulduğu en önemli kurumdur.
* Erken teşhis mekanizmaları: Okul devamsızlığı, suçun en güçlü öncü göstergesidir. Dijital takip sistemleri ve okul sosyal hizmet görevlileri aracılığıyla, devamsızlık yapan çocuk anında tespit edilmeli ve aileyle iş birliğine gidilmelidir.
* Müfredat dışı faaliyetler: Risk altındaki çocukların okul sonrası saatlerde (suçun en sık işlendiği 15:00-18:00 arası) okulda tutulması, spor ve sanatla rehabilite edilmesi kritik öneme sahiptir.
Dijital ve medya okuryazarlığı
Günümüzde suçun dijitalleşmesi (siber zorbalık, yasa dışı bahis, çocuk istismarı) yeni bir risk alanı oluşturmuştur.
* Siber farkındalık: Çocukların dijital dünyadaki anonimlik zırhına güvenerek suç işlemesini önlemek için "Dijital Etik" dersleri zorunlu hale getirilmelidir.
* Şiddetin normalleşmesi: Medya ve oyunlardaki şiddet içeriklerinin regülasyonu, çocuğun şiddeti bir sorun çözme aracı olarak görmesini engellemek adına hayati önem taşır.
Hukuki ve adli yaklaşım: Onarıcı adalet
Çocuk adaleti sisteminde amaç "cezalandırmak" değil, "topluma kazandırmak" olmalıdır.
* Damgalanma riski (Labeling Theory): Suça bir kez bulaşmış çocuğun "suçlu" olarak etiketlenmesi, onun suç kariyerine devam etmesine neden olur. Bu yüzden hapis cezası yerine adli kontrol, kamu hizmeti ve rehabilitasyon odaklı Onarıcı Adalet modelleri uygulanmalıdır.
* Çocuk polisi ve uzmanlaşma: Suçla temas eden çocukla kurulan ilk iletişim, çocuğun devlete olan güvenini belirler. Bu sürecin tamamen sivil kıyafetli uzman pedagog ve psikologlar eşliğinde yürütülmesi gerekir.

Stratejik müdahale tablosu
Sorunun çözümünü müdahale alanı, temel hedef ve uygulama aracı kapsamında değerlendirelim:
Aile: Bağlılık ve denetim. Ebeveyn rehberliği ve ekonomik destek.
Okul: Aidiyet ve disiplin. Devamsızlık takibi ve yetenek yönetimi.
Toplum: Fırsat eşitliği. Ücretsiz spor ve kültür alanları.
Hukuk: Rehabilitasyon. Onarıcı adalet ve denetimli serbestlik.
Çocuk suçluluğuyla mücadele, bir "güvenlik" meselesi değil, bir "sosyal gelişim" meselesidir. Çocuğun elinden tutan bir sistem, onun suç şebekelerinin eline düşmesini engelleyen en güçlü kalkandır.
Makro düzey: Sosyo-ekonomik ve yapısal iyileştirmeler
Çocuk suçluluğunun temelinde genellikle çevresel ve ekonomik yoksunluk yatar. "Gerginlik Teorisi" (Strain Theory) uyarınca, toplumun sunduğu hedeflere meşru yollarla ulaşamayan bireyler gayrimeşru yollara sapabilir.
* Yoksullukla mücadele: Ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı ortamlarda çocuk, ekonomik getiri sağlayan suçlara (hırsızlık, uyuşturucu kuryeliği vb.) daha yatkın hale gelir.
* Kentsel dönüşüm ve güvenli alanlar: "Kırık Pencereler Teorisi" bağlamında, metruk binaların yoğun olduğu ve denetimin az olduğu mahalleler suç odağına dönüşür. Gençler için spor kompleksleri, sanat atölyeleri ve gençlik merkezleri gibi "güvenli üçüncü alanlar" oluşturulmalıdır.

Mikro düzey: Aile dinamikleri ve bağlılık
Sosyal Kontrol Teorisi'ne göre, bireyi suça girmekten alıkoyan şey toplumla olan bağlarıdır. Aile bu bağın ilk ve en güçlü halkasıdır.
* Ebeveyn eğitimi: Disiplin yöntemlerinde şiddete başvuran veya aşırı ilgisiz kalan ailelerde büyüyen çocukların suça eğilimi daha yüksektir. Devlet destekli "Pozitif Ebeveynlik" programları yaygınlaştırılmalıdır.
* Parçalanmış aile desteği: Boşanma veya kayıp yaşamış ailelerdeki çocuklara yönelik psikososyal destek mekanizmaları, çocuğun aidiyet hissini dışarıdaki (genellikle suç odaklı) gruplarda aramasını engeller.

Eğitim sistemi: "Okuldan Cezaevine Boru Hattı"nın kesilmesi
Okul, sadece akademik bilgi verilen bir yer değil, çocuğun sosyal denetim altında tutulduğu en önemli kurumdur.
* Erken teşhis mekanizmaları: Okul devamsızlığı, suçun en güçlü öncü göstergesidir. Dijital takip sistemleri ve okul sosyal hizmet görevlileri aracılığıyla, devamsızlık yapan çocuk anında tespit edilmeli ve aileyle iş birliğine gidilmelidir.
* Müfredat dışı faaliyetler: Risk altındaki çocukların okul sonrası saatlerde (suçun en sık işlendiği 15:00-18:00 arası) okulda tutulması, spor ve sanatla rehabilite edilmesi kritik öneme sahiptir.
Dijital ve medya okuryazarlığı
Günümüzde suçun dijitalleşmesi (siber zorbalık, yasa dışı bahis, çocuk istismarı) yeni bir risk alanı oluşturmuştur.
* Siber farkındalık: Çocukların dijital dünyadaki anonimlik zırhına güvenerek suç işlemesini önlemek için "Dijital Etik" dersleri zorunlu hale getirilmelidir.
* Şiddetin normalleşmesi: Medya ve oyunlardaki şiddet içeriklerinin regülasyonu, çocuğun şiddeti bir sorun çözme aracı olarak görmesini engellemek adına hayati önem taşır.
Hukuki ve adli yaklaşım: Onarıcı adalet
Çocuk adaleti sisteminde amaç "cezalandırmak" değil, "topluma kazandırmak" olmalıdır.
* Damgalanma riski (Labeling Theory): Suça bir kez bulaşmış çocuğun "suçlu" olarak etiketlenmesi, onun suç kariyerine devam etmesine neden olur. Bu yüzden hapis cezası yerine adli kontrol, kamu hizmeti ve rehabilitasyon odaklı Onarıcı Adalet modelleri uygulanmalıdır.
* Çocuk polisi ve uzmanlaşma: Suçla temas eden çocukla kurulan ilk iletişim, çocuğun devlete olan güvenini belirler. Bu sürecin tamamen sivil kıyafetli uzman pedagog ve psikologlar eşliğinde yürütülmesi gerekir.

Stratejik müdahale tablosu
Sorunun çözümünü müdahale alanı, temel hedef ve uygulama aracı kapsamında değerlendirelim:
Aile: Bağlılık ve denetim. Ebeveyn rehberliği ve ekonomik destek.
Okul: Aidiyet ve disiplin. Devamsızlık takibi ve yetenek yönetimi.
Toplum: Fırsat eşitliği. Ücretsiz spor ve kültür alanları.
Hukuk: Rehabilitasyon. Onarıcı adalet ve denetimli serbestlik.
Çocuk suçluluğuyla mücadele, bir "güvenlik" meselesi değil, bir "sosyal gelişim" meselesidir. Çocuğun elinden tutan bir sistem, onun suç şebekelerinin eline düşmesini engelleyen en güçlü kalkandır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

















































































