Son zamanlarda özellikle yönetim kadrosunda bir Osmanlı hayranlığı başladı. Gerçi Kurtuluş Savaşı ile oluşan işbirlikçiler o gün de bugün de Cumhuriyete dolayısıyla Atatürk'e karşıdırlar. Alternatif olarak da Osmanlı yönetimini önümüze koyuyorlar.Anadolu topraklarında devlet kurmuş, imparatorluğa kadar yükseltmiş bir aileyi küçümsemek ve onları yok saymak tarihe ihanettir. Ancak devletler de canlı varlıklar gibidir. Canlılar bir gün gelir nasıl ölürlerse devletler de kötü yönetimlerin elinde ölüme mahkûmdurlar.Kalkınmamızın cumhuriyete neler borçlu olduğunu anlayabilmek için, öncelikle cumhuriyet öncesinin ekonomik ve sosyal durumunu irdelemek gerekir.Doğan Avcıoğlu'nun "Türkiye'nin Düzeni" isimli eserini ikinci kez okuyorum. Oradaki bilgileri okurlarımla paylaşmak istedim.Cumhuriyet öncesinde Anadolu'da maddi kaynaklar tükenmek üzereydi. Kol gücü bile yoktu. Tarlada, çayırda, bağda, bahçede 16 yaşından küçük çocuklar, kadınlar ve yaşlılar çalışıyordu. Sömürgeci ülkeler topraklarımıza girmiş, göç dağınıklığı ortalığı kaplamıştı. Paranın değeri yarı yarıya düşmüş borç 500 milyonu bulmuştu. Ulusal gelirimiz, dış borçların faizini bile karşılayamıyordu. Örneğin 1921 bütçemiz 46 milyon iken beğenmediğimiz Yunanistan'ın o yılki bütçesi 115 milyondu. Tarımsal üretim 1925'te 3 milyon tona zor ulaşıyordu. Toplam traktör sayımız 221'di. Kısaca kırsal kesim, insan ve öküz gücüne dayalı tarım yapmaktaydı.Sanayi dalı daha kötüydü. 1915'te beş veya daha yukarı işçi çalıştıran işyeri 284'tü. Bu işyerlerinin ülke ekonomisine katkısı sözü edilmeyecek kadar azdır. Tahta kaşık, tarak gibi gereçler bile dışarıdan getiriliyordu. Bu durumun oluşmasında 1838 yılında yapılan Ticaret Anlaşması'nın payı büyüktür. Bu anlaşma ile ülkemiz, yalnız Batı değil, Doğu ülkelerine bile açık pazar olmuştur. Bu oluşum iç ekonomiyi çökertmiştir. 1854'te dış borcumuz milli gelirimizin iki buçuk katıdır. Bu gidişin sonunda devlet borçlarını ödeyemez duruma düşmüştür. Alacaklılar örgütü olan "Düyunu Umumiye İdaresi kurulmuştur. Bu örgüt; tuz, balık, tütün, içki, ipek ve pul vb. alanlardaki gelirlere el koyarak ülkemizi istediği gibi sömürmüştür. Devletin maliyeye bağlı 5 bin personeli varken bu kuruluşun 10 bin çalışanı vardı. Bu ne demektir? Bu kuruluş, devlet içinde devletti.Köylümüzün özgürlüğü ve temel hakları elinden alınmıştı. Kişi, ürettiği tütünden yarım kilo kendine ayıramazdı. Ayırırsa reji kolcusu o vatandaşı alnından vurur ve hesabı da sorulmazdı. Para bulmak için kadınların uçkurları bile aranırdı. Açlık kol geziyordu. Halk; ot kökü, hayvan ölüsü, ağaç kabuğu yiyerek geçiniyordu.Yabancıların elindeki işletmelerde işçiler 16 saat kuru ekmek ve zeytin yiyerek çalışmak zorunda bırakılıyordu. Maden üretiminin yüzde yetmişi yabancıların elindeydi. Sanayi alanındaki yabancı üstünlüğü toprakların dışa satımını hızlandırdı. En verimli topraklar yabancıların eline geçti. Yabancılar, boğaz tokluğuna çalıştırdıkları Anadolu insanını acımadan sömürdüler.90 yıllık Cumhuriyetimizi bir reklam arası gibi gören sözde okumuş cahiller, bu tablodan bir sonuç çıkarırlar sanıyorum. Cumhuriyetin getirdiği ekonomik, sosyal haklardan yararlanıp da bindikleri dalı kesmeye çalışan bu gafillere gerçekten üzülüyorum.Toprak dağılımındaki dengesizliği şu tabloda görebiliriz: Aile sayısı Aile (%) hektar Toprak yüzdeDerebey 10 bin %1 3 milyon %39Toprak Ağası 40 bin %4 2 milyon %26Topraklı köylü 870 bin %87 2.7 milyon %35Topraksız köylü 80 bin %8
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023