İmam Ali’nin El-Kasia Hutbesi -1-
Bu hutbe El-Kasia (hakir görme) olarak adlandırılır. Bu hutbe, İblis’i lanetlemesi, onun böbürlenip Âdem’e secde, etmeyerek ilk kez cahiliye asabiyetini ortaya atmasını kınaması ve insanları onun yolunu takip etmekten sakındırması konularını kapsamaktadır
16.06.2025 13:13:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Bu hutbe El-Kasia (hakir görme) olarak adlandırılır. Bu hutbe, İblis'i lanetlemesi, onun böbürlenip Âdem'e secde, etmeyerek ilk kez cahiliye asabiyetini ortaya atmasını kınaması ve insanları onun yolunu takip etmekten sakındırması konularını kapsamaktadır.
"Hamd, izzet ve kibriya sahip olan, bu iki sıfatı yarattıklarına vermeyen Allah'a mahsustur. Onları kendisi ile başkaları arasında bir sınır kıldı, yüce zatı için seçti. Kullarından bu iki şeyde onunla çelişenlere lanet etti.
Sonra boyun eğip itaat edenlerle büyüklük taslayanları birbirinden ayırmak kendisine yakın kıldığı melekleri onlarla imtihan etti.
Münezzeh olan Allah kalplerde gizleneni, engellerin arkasındaki gaybi bildiği halde şöyle dedi: "Çamurdan bir insan yaratacağım. Onu şekillendirip, ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secde edin. Meleklerin hepsi toplu olarak secde ettiler. Ancak İblis hariç."(Sad: 74)
O gereksiz yere kıskandı ve Âdem'e karşı yaratılışıyla övündü, onun aslına karşı asabiyet güttü. O asabiyet davasında aşırılığa gidenlerin önderi, büyüklenenlerin öncüsü, Allah'ın düşmanıdır. O asabiyetin temelini kurdu. Zorbalıkla Allah'la çekişmeye kalkıştı; izzet libasına büründü, tevazu maskesini çıkardı.
Allah'ın onu büyüklenmesinden dolayı nasıl küçülttüğünü, kendini yücelttiğinden dolayı nasıl alçalttığını, böylece dünyada kovulmuş kıldığını, ahirette de kendisi için alevli ateş hazırladığını görmüyor, düşünmüyorsunuz!
Allah, Âdem'i ışığı gözleri alan, görünüş güzelliği akılları durduran ve kokusu nefesleri kesen bit nurdan yaratmak isteseydi yaratırdı; böylece boyunlar ona eğilir, meleklerin imtihanı hatiflerdi.
Fakat Allah; birbirinden ayırmak, büyüklenenleri içlerinden kovmak ve kendini beğenmişleri onlardan uzaklaştırmak için yarattıklarını aslını bilmedikleri bazı şevlerle imtihan etmektedir.
O halde Allah'ın şeytana yaptığından ibret alın. Öyle ki uzun amelini, yoğun çabalarını boşa çıkardı. Allah'a altı bin sene -dünyanın yılları mı, yoksa (her günü bin yıl olan) ahiretin yılları mı bilinmez- ibadet etti, ama bir anlık tekebbür ile hepsini boşa çıkardı.
İblisten başka, onun gibi bir günah işledikten sonra kim Allah karşısında emanda kalabilir? Hayır! Münezzeh olan Allah, bir meleğin cennetten çıkmasına sebep bildiği bir ameli, bir beşerin cennete girmesine sebep kılmaz.
Şüphesiz yerdekiler için de göktekiler için de hükmü birdir. Âlemlere haram kıldığı bir yasağın mubah kılınması hususunda Allah, yarattıklarından hiç kimseye müsamaha göstermez.
Ey Allah'ın kulları! Allah'ın düşmanının (İblis'in) hastalığını size bulaştırması, çağrısıyla sizi tahrik etmesi, atlı yaya askerleriyle sizi kendine çekmesi konusunda uyanık olun.
Ömrüme andolsun, sizi azaba düşürmek için korkunç yayını hazırladı. Sizi pek şiddetli bir çekişmeye düşürdü. Yakın bir yerden sizi oklamaya koyuldu.
İblis, "Rabbim, beni azdırdığın için, onlara yeryüzünü süslü göstereceğim ve hepsini azdıracağım"(Hicr: 39) demiştir.
Bu sözüyle karanlıkta uzak bir hedefi oklamış, doğru olmayan bir zanda bulunmuştur. Onu hamiyet (gereksiz kıskançlık) davasının oğulları, asabiyetçiliğin kardeşleri, kibir ve cahiliye meydanında at koşturanlar tasdik etmiştir.
Ta ki asileriniz ona uydu, size karşı tamahı, hırsı arttı. Böylece gizli olan iş, apaçık ortaya çıktı, üzerinizdeki otoritesi güçlendi. Ordusunu üstünüze sürdü, sizi zillet sığınaklarına sürükledi, ölümden ölüme uğrattı, ağır yaralarınızı çiğnedi, gözlerinizi mızrakladı, boğazınızı kesti, burunlarınızı kırdı, sizi mahvetmeye yöneldi, burunlarınıza kahır halkası takarak sizin için hazırlanmış olan ateşe sevk etti.
O halde şeytan dininiz için en büyük müşkül ve dünyanız için fitne körükleyen bir kimsedir. O büyük düşman saydığınız ve yenmek için üzerine yürüdüğünüz düşmandan daha tehlikelidir.
Ona karşı hışmınızı/gazabınızı bileyin, onunla tüm ilişkilerinizi kesin. Allah'a andolsun, o atanıza karşı övünmüş, sayınızı küçümsemiş, soyunuzu yermiştir.
Atlılarını üzerinize sürmüş, yayalarını yolunuza dikmiş, her yandan sizi avlamakta, ellerinizi kesmektedir. Hileyle korunamazsınız, yeminle def edemezsiniz. Zillet içinde dar bir daireye kıstırılmış; ölüm meydanında ve bela gezisindesiniz.
Gönlünüzde gizlediğiniz şu asabiyet ateşini, cahiliye kinini söndürün. Çünkü Müslüman'daki bu yersiz kıskançlık, şeytanın tehlike, tekebbür, bozgunculuk ve üflemesindendir. Tevazuyu başlarınıza, büyüklenme duygusunu ayaklarınız altına alın, boyunlarınızdaki kibri atın.
Tevazuyu kendiniz ile düşmanınız olan iblis ve askerleri arasında bir sığınak edinin. Çünkü onun her ümmetten orduları, yardımcıları, yayaları ve atlıları vardır.
Allah kendisine hiç bir üstünlük vermediği halde, şeytanın burnuna üflediği kibirle, kalbindeki öfkeyle tutuşan büyüklük ateşine düşüp nefsindeki haset düşmanlığı yüzünden, kardeşine (Habil'e) kibirlenen kişi (Kabil) gibi olma. Allah kibri yüzünden onu cezalandırdı, pişmanlığa düşürdü, kıyamete kadar adam öldürenlerin günahından onu da sorumlu tuttu… Devam edecek Nehc'ul Belaga 192 Hutbe
"Hamd, izzet ve kibriya sahip olan, bu iki sıfatı yarattıklarına vermeyen Allah'a mahsustur. Onları kendisi ile başkaları arasında bir sınır kıldı, yüce zatı için seçti. Kullarından bu iki şeyde onunla çelişenlere lanet etti.
Sonra boyun eğip itaat edenlerle büyüklük taslayanları birbirinden ayırmak kendisine yakın kıldığı melekleri onlarla imtihan etti.
Münezzeh olan Allah kalplerde gizleneni, engellerin arkasındaki gaybi bildiği halde şöyle dedi: "Çamurdan bir insan yaratacağım. Onu şekillendirip, ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secde edin. Meleklerin hepsi toplu olarak secde ettiler. Ancak İblis hariç."(Sad: 74)
O gereksiz yere kıskandı ve Âdem'e karşı yaratılışıyla övündü, onun aslına karşı asabiyet güttü. O asabiyet davasında aşırılığa gidenlerin önderi, büyüklenenlerin öncüsü, Allah'ın düşmanıdır. O asabiyetin temelini kurdu. Zorbalıkla Allah'la çekişmeye kalkıştı; izzet libasına büründü, tevazu maskesini çıkardı.
Allah'ın onu büyüklenmesinden dolayı nasıl küçülttüğünü, kendini yücelttiğinden dolayı nasıl alçalttığını, böylece dünyada kovulmuş kıldığını, ahirette de kendisi için alevli ateş hazırladığını görmüyor, düşünmüyorsunuz!
Allah, Âdem'i ışığı gözleri alan, görünüş güzelliği akılları durduran ve kokusu nefesleri kesen bit nurdan yaratmak isteseydi yaratırdı; böylece boyunlar ona eğilir, meleklerin imtihanı hatiflerdi.
Fakat Allah; birbirinden ayırmak, büyüklenenleri içlerinden kovmak ve kendini beğenmişleri onlardan uzaklaştırmak için yarattıklarını aslını bilmedikleri bazı şevlerle imtihan etmektedir.
O halde Allah'ın şeytana yaptığından ibret alın. Öyle ki uzun amelini, yoğun çabalarını boşa çıkardı. Allah'a altı bin sene -dünyanın yılları mı, yoksa (her günü bin yıl olan) ahiretin yılları mı bilinmez- ibadet etti, ama bir anlık tekebbür ile hepsini boşa çıkardı.
İblisten başka, onun gibi bir günah işledikten sonra kim Allah karşısında emanda kalabilir? Hayır! Münezzeh olan Allah, bir meleğin cennetten çıkmasına sebep bildiği bir ameli, bir beşerin cennete girmesine sebep kılmaz.
Şüphesiz yerdekiler için de göktekiler için de hükmü birdir. Âlemlere haram kıldığı bir yasağın mubah kılınması hususunda Allah, yarattıklarından hiç kimseye müsamaha göstermez.
Ey Allah'ın kulları! Allah'ın düşmanının (İblis'in) hastalığını size bulaştırması, çağrısıyla sizi tahrik etmesi, atlı yaya askerleriyle sizi kendine çekmesi konusunda uyanık olun.
Ömrüme andolsun, sizi azaba düşürmek için korkunç yayını hazırladı. Sizi pek şiddetli bir çekişmeye düşürdü. Yakın bir yerden sizi oklamaya koyuldu.
İblis, "Rabbim, beni azdırdığın için, onlara yeryüzünü süslü göstereceğim ve hepsini azdıracağım"(Hicr: 39) demiştir.
Bu sözüyle karanlıkta uzak bir hedefi oklamış, doğru olmayan bir zanda bulunmuştur. Onu hamiyet (gereksiz kıskançlık) davasının oğulları, asabiyetçiliğin kardeşleri, kibir ve cahiliye meydanında at koşturanlar tasdik etmiştir.
Ta ki asileriniz ona uydu, size karşı tamahı, hırsı arttı. Böylece gizli olan iş, apaçık ortaya çıktı, üzerinizdeki otoritesi güçlendi. Ordusunu üstünüze sürdü, sizi zillet sığınaklarına sürükledi, ölümden ölüme uğrattı, ağır yaralarınızı çiğnedi, gözlerinizi mızrakladı, boğazınızı kesti, burunlarınızı kırdı, sizi mahvetmeye yöneldi, burunlarınıza kahır halkası takarak sizin için hazırlanmış olan ateşe sevk etti.
O halde şeytan dininiz için en büyük müşkül ve dünyanız için fitne körükleyen bir kimsedir. O büyük düşman saydığınız ve yenmek için üzerine yürüdüğünüz düşmandan daha tehlikelidir.
Ona karşı hışmınızı/gazabınızı bileyin, onunla tüm ilişkilerinizi kesin. Allah'a andolsun, o atanıza karşı övünmüş, sayınızı küçümsemiş, soyunuzu yermiştir.
Atlılarını üzerinize sürmüş, yayalarını yolunuza dikmiş, her yandan sizi avlamakta, ellerinizi kesmektedir. Hileyle korunamazsınız, yeminle def edemezsiniz. Zillet içinde dar bir daireye kıstırılmış; ölüm meydanında ve bela gezisindesiniz.
Gönlünüzde gizlediğiniz şu asabiyet ateşini, cahiliye kinini söndürün. Çünkü Müslüman'daki bu yersiz kıskançlık, şeytanın tehlike, tekebbür, bozgunculuk ve üflemesindendir. Tevazuyu başlarınıza, büyüklenme duygusunu ayaklarınız altına alın, boyunlarınızdaki kibri atın.
Tevazuyu kendiniz ile düşmanınız olan iblis ve askerleri arasında bir sığınak edinin. Çünkü onun her ümmetten orduları, yardımcıları, yayaları ve atlıları vardır.
Allah kendisine hiç bir üstünlük vermediği halde, şeytanın burnuna üflediği kibirle, kalbindeki öfkeyle tutuşan büyüklük ateşine düşüp nefsindeki haset düşmanlığı yüzünden, kardeşine (Habil'e) kibirlenen kişi (Kabil) gibi olma. Allah kibri yüzünden onu cezalandırdı, pişmanlığa düşürdü, kıyamete kadar adam öldürenlerin günahından onu da sorumlu tuttu… Devam edecek Nehc'ul Belaga 192 Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.