Neresiydi burası?...Bulutları hiç böyle görmemişti... Kimi bembeyaz, kimi gri, kimi toparlak kimi dağınık, kimi kalem gibi, kimi kucak açmış...Etrafı çepeçevre kuşatan dağlar, şekil ve heybet yarışına girmiş gibi birbirinden güzel manzara arz ediyor.Ağaçlar farklı mı?.. Çam ağaçları en sevimli en çok seyredilen en faydalı olacağım düşüncesiyle bütün çeşitleriyle (sarıçam, karaçam..) bu iklimin en güzeli olma iddiasında...Kızılağaç, şimşir, gürgen, Akçaağaç... Diğer ağaçlar... Çınar, servi, kızılcık, Kestane, meşe, ceviz...Dağları tel tel süsleyen çiçekler... Papatyalar, gelincikler, pisipisiler, otlar, orkideler...Ve işte gül.Bu iklimin en gözdesi. Gözbebeği.Dediler ki: Şu yüksek dağlar çok güçlüdür haydi onun peşinden gidelim. Gelsin o başımıza geçsin.Dediler ki: Şu bulutlara bakın her şeyi rahatlıkla görebiliyor kuşları var, yıldızları var güneşi var.Dediler ki: Şu ormana asıl söylemeli. Envai çeşit ağaçlara sahip isterse göklere merdiven bile dayar. Gidelim o her şeyi idare etsin..Dediler ki: Asıl güzel kokular saçan gözlere ve gönüllere ferahlık veren çiçeklere danışıp yol bulmalı.Yakınlaştılar gele gele gülün ayağına geldiler. Durakladılar. Bu nasıl işti. Dağlardan asil ve heybetli, bulutlardan hafif güvenli, bütün çiçeklerden renkli ve kokulu bu gül, onları cazibesine alıyordu. Tamam tamam dediler bizim bilemediğimiz gerçekte her şeyin en iyisini bilen Allah'ın iradesidir. Geldik ey gül!... Bize darılma sana geldik dediler.Bu gün bayram günüdür. Gül, bir nebzecik başını kaldırmıştı ki bülbüller halka olmuş ötüşüyorlardı. Gök kuşağı hiç bu kadar renklenmemişti. Yıldızlar, bulutlar, ağaçlar gül'e bakınıyorlardı.Bütün bir iklim gül'e teslim oldular. Ona boyun büktüler. Onu dinlediler. Rahat ettiler. Kurtuldular. Arındılar. Cesur, tecrübeli, vefalı, çalışkan, merhametli, aşk ehli, olgun ve ehil bir rehberi bulduk dediler.Yaralı bir ceylan, bu iklimin kucağına düştü. Hemen tuttular gül'ün yanına getirdiler.Yaralı ceylan içinden diyordu ki: "Eyvah ben çirkinim beni tutmazlar, koruyup yaralarımı sarmazlar..." diye geçiriyordu içinden. Gül, kadife sesiyle ceylana seslendi: "Bu kapı ümitsizlik kapısı değildir. Yaraların sarılır. Hangi günahın pençesine düştüğüne bakılmaz. Tedavi olursun. Sonra dilersen bizimle kalabilirsin."Ceylan sevindi. Yaraları sarıldı. Aslanların, kurtların, sırtlanların... pençesinden kurtulmuştu. Ama kötü arzuları onu tuzaklara çağırmaya devam edecekti. Bülbül gelip ceylana dedi ki. Korkma artık gül seni bırakmaz. Aradan yıllar geçti...Kimi zaman dinlemedi gülü tuzaklara düştü. Gelip tedavi ettiler. Kimi zaman anlamadı gül'ü hep söyledikleri çıktı. Gül bırakmadı. Takip etti. Ettirdi. Ama onu bir daha doğruluktan uzaklaştıracak, kendi çirkin emellerine alet edecek nefsin pençesine bırakmıyor ve onu Hak ile meşgul ediyordu. Kabına Hak şarabı dolduruyordu hep. Âlemlerin Fahri Ebedisi bile dememiş miydi "Sizler ateşe koşan, kaçan sinekler gibisiniz, ben sizi o ateşten korumaya çalışıyorum"Yıllar sonra ceylan'ın arkadaşı geldi bu ovaya...Bir baktı ki ceylan'ın yaraları iyileşmiş. Yüzü güzelleşmiş. Sıhhati çok iyi. Hayretler içerisinde sordu. Sen nasıl korundun. Yıkılmadın. Parçalanmadın? Sen, hiç,bir gülün bulutlara yön verdiğini gördün mü? Sen hiç dağların eteklerini toplayarak gülü hayranlıkla seyrettiklerini gördün mü? Nasıl başarılı olunur?Bunu bana sorma. Ben şaşı, ben topal, ben sefil, ben düşe kalka yürüyen biriyim. Ama koşanlar, ama akılla gönülle bu yola baş koyanlar diyorlar ki: Aşk, teslimiyet, samimiyet, ve hizmettir.Ben sonra gelirim. Şimdi gidiyorum.Nasbin varsa olur.Göz gönül, gönüller göz olur...
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011