Dağlar dünyanın, adalet ise sosyal hayatın kazıklarıdır

Hayat kitabımız Kur'an, onlarca ayeti ile dağlara dikkatimizi çekiyor ve dağların, gezegenimiz için birer kazık mesabesinde olduğunun altını çiziyor.

Dünya gezegeni için dağların kazık olma keyfiyetini incelemek elbetteki konunun uzmanlarına düşer ve mutlaka yerbilimciler bu konuda çalışmalıdırlar ve elbette çalışmaktadırlar.

Dünya, sırtındakileri, üstünde hayat sürenleri sarsmasın diye dağların birer kazık olarak çakıldığına dikkat çekiliyor.

"Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. İnsanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar."(Nahl:15-16)

"Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?"(Nebe:6-7)

Bu gerçekten hareketle diyebiliriz ki, dağlar nasıl dünya için birer kazık vazifesini görüyorsa, adalet de sosyal hayat için, ikili ilişkiler için ve dünya devletleri için mutlaka tesis edilmesi gereken, mutlaka ikame edilip ayakta tutulması gereken bir olgudur, vazgeçilmez bir kuraldır.

Dağları olmayan, bazen dağların dibinden bazen de dağların sırtından kıvrılıp aşan yolları olmayan bir dünya gezegeni nasıl hayal edemiyorsak, adaletin tesis edilmediği, edilemediği bir cemiyet, bir millet ve bir sosyal hayat da asla hayal edemeyiz.

Bir millet hayatı, bir sosyal hayat düşünün ki, vuranın yanına kalıyor, kıranın yanına kalıyor, çalanın-çırpanın yanına kalıyor, zalimler zulmetmeye mazlumlar da sürekli ezilmeye ve üzülmeye devam ediyor, böyle bir toplum hayatiyetini ne kadar sürdürebilir ve milletler için olmazsa olmaz olan huzur ve refaha nasıl erişebilir?

"Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?"(Nebe:6-7)

"Biz, kendilerini sarsmasın diye yeryüzüne sapasağlam dağlar yerleştirdik ve şaşırmadan seyahat edip istedikleri yere ulaşabilmeleri için o dağlarda geniş geniş yollar, geçitler açtık."(Enbiya:31)

"Yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, birbirine tek çarpışla çarpılarak paramparça edildiğinde…"(Hakka:14)