ABD Başkanı Bush'un fundamantalist bir bağımlısı olduğu Evangelist Hristiyanlık'ın coğrafyamıza ilişkin "inanç esasları"na ve "Armagedon-Deccal savaşı"na değindiğimiz dünkü yazımız, okuyucularımızın çok yoğun dikkatlerini çekti.
Bu konular ve kıyamet alametleri etrafında yaptığımız çalışmayı inşallah yakında bir kitap olarak kamuoyuna arz etme müjdesini verdikten sonra, bölgemizde ortaya çıkan ve çıkacak olan olaylara ilişkin Allah ve Rasulü'den bizlere ulaşan işaretler, elbette her Müslüman için çok önemli, çok ciddi haberlerdir.
Bu "ilahi işaretler" Müslüman'ın kimlerin safında yer alması gerektiğini belirleyen rotalardır, ölçülerdir. Zira bu coğrafya, içinde bulunduğumuz ahir zamanda, yani "kıyametin eşiği"nde "Hakk'ı ayakta tutmakta ısrarlı olan bahtiyar Muhammed ümmeti" ile "Deccal ve yandaşları"nın mücadelesine sahne olacaktır.
Bu bağlamda "herkes, kendi safını kendisi belirleyecek"; dolayısıyla "kendi akıbetini ve ahiretini kendisi hazırlayacak"tır.
Müslümanın başı, Hakk'tan tarafa mı, Deccal'dan tarafa mı düşecektir?
İşte asıl mesele? Her meselenin başı.
Ya hu, hiçbir Müslüman'ın başı Deccal'dan taraf düşer mi, demeyin; düşer. Hem de tek tek değil; grup grup, bölük bölük müşriklere katılırlar kıyametin eşiğinde Müslümanların kimisi?
Mehmet Emin kardeşiniz demiyor bunu; Allah Rasûlü böyle haber veriyor.
Haberlerin en doğrusu, Allah ve O'nun Rasulü Muhammed'inin bizlere bildirdikleridir. İşte size en doğru haberler:
"Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şeylerden biri de, dalalete saplanmış yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden? bazı gruplar (Hak din olan İslam'dan saparak) müşriklere katılacaklardır. Kıyamete yakın zamanda deccallar türeyecektir. Bunların sayısı 30 (ilâ 70) civarında olacaktır. Bunların kimi kendisini peygamber, (kimi de Mesih) zannedecektir? Ve lakin ümmetimden bir grup sürekli olarak Hak üzere olacaktır. Onlar Allah'ın yardımını göreceklerdir. Allah'ın emri (olan kıyamet) gelinceye kadar, bu kendilerine ters düşerek Hak'tan ayrılanlar onlara asla zarar veremeyecektir" (Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9;)
Resulullah (sav) "Beytu'l Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır (yani Beyt'ul Makdis'in imarını müteakip Medine bölgesinin harap edilmesi sözkonusudur). Yesrib'in harabı, melhamenin (katliamların yoğun olduğu savaşların) çıkmasıdır. Melhame, İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!" buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: "Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi" buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. [Yani Aleyhissalatu vesselam'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (ra)'dir.]" (Ebu Davud, Sünen, Melahim 3, (4294)
Ve şimdi, kıyametin eşiğinde safları netleştiren, kimi Müslümanların Deccal'in yanında mı, yoksa Hakk'ın ve mazlumların yanında mı olup olmadığını belirleyen "turnusol" bir "ilahi haber". En sadık haberci Hz. Muhammed'in bildirdiği gerçek bu.
Hz. Ömer'in oğlu Abdullah anlatıyor. Allah Rasulü, sahabeleriyle otururken, birden bire "Ey Allahım, Şam'ımızı bize mübarek kıl, Yemen'imizi de?" diye dua etmeye başlar. Etrafındaki sahabe "Irak'ımıza da?" diye ekle istirham ederler. Efendimiz, onların taleplerini duymazlıktan gelerek aynı şekilde "Ey Allahım, Şam'ımızı bize mübarek kıl, Yemen'imizi de?" duasını tekrarlar. Sahabe, "Irak'ımızı da ilave et?" der. Üç-dört kez bu iş böyle tekrar eder. Rasulüllah (SAV) Irak'ı ilave etmez. Bir müddet durakladıktan sonra Allah Rasulü, "Hayır, oraya fitneler ve dünyayı sarsacak gelişmeler hakim olacak. Şeytan'ın orduları -Deccal'in askerleri- oradan ortaya çıkıp musallat olmaya kalkışacaktır" buyurdular. (Buhari, Sahih, c. 2, İstiska, 28; c. 8, Fiten 16; Tirmizi, Sünen, Menakıb, 50-3949).
Hz. Ömer'in oğlu Abdullah (ra) bu hadis-i şerifi sahabeye naklettiği esnada, birisi yanaşarak "Bu fitne nedir?" diye sorduğunda sahabelerin bilginlerinden İbn Ömer (ra) adama, "Anası doğurmayasıca, bu fitnenin ne olduğunu bilmiyor musun? (İslam'ı terk ederek müşriklerin, Hristiyanların ve Yahudilerin) dinlerine iltihak etmektir fitne?" buyurur (Buhari, Sahih, c. 8, Fiten, 16).
İşte "nebevi işaret"ler, işte Irak, işte fitne, işte Şeytan'ın-Deccal'in askerleri, işte tercihler?
Kimi Müslümanlar, kimleri tercih ediyor, kimler kimlerin safında yer alıyor; kırk ölçün bir biçin? Karar verin.
Benim gönlüm hiçbir Müslümanın müşriklerin safında, Deccal'in ordusunun yanında yer almaması?
Bakın bakalım, kimler kimlerin safında?
Karar sizin, tercih sizin, ahiret sizin...
Bu konular ve kıyamet alametleri etrafında yaptığımız çalışmayı inşallah yakında bir kitap olarak kamuoyuna arz etme müjdesini verdikten sonra, bölgemizde ortaya çıkan ve çıkacak olan olaylara ilişkin Allah ve Rasulü'den bizlere ulaşan işaretler, elbette her Müslüman için çok önemli, çok ciddi haberlerdir.
Bu "ilahi işaretler" Müslüman'ın kimlerin safında yer alması gerektiğini belirleyen rotalardır, ölçülerdir. Zira bu coğrafya, içinde bulunduğumuz ahir zamanda, yani "kıyametin eşiği"nde "Hakk'ı ayakta tutmakta ısrarlı olan bahtiyar Muhammed ümmeti" ile "Deccal ve yandaşları"nın mücadelesine sahne olacaktır.
Bu bağlamda "herkes, kendi safını kendisi belirleyecek"; dolayısıyla "kendi akıbetini ve ahiretini kendisi hazırlayacak"tır.
Müslümanın başı, Hakk'tan tarafa mı, Deccal'dan tarafa mı düşecektir?
İşte asıl mesele? Her meselenin başı.
Ya hu, hiçbir Müslüman'ın başı Deccal'dan taraf düşer mi, demeyin; düşer. Hem de tek tek değil; grup grup, bölük bölük müşriklere katılırlar kıyametin eşiğinde Müslümanların kimisi?
Mehmet Emin kardeşiniz demiyor bunu; Allah Rasûlü böyle haber veriyor.
Haberlerin en doğrusu, Allah ve O'nun Rasulü Muhammed'inin bizlere bildirdikleridir. İşte size en doğru haberler:
"Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şeylerden biri de, dalalete saplanmış yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden? bazı gruplar (Hak din olan İslam'dan saparak) müşriklere katılacaklardır. Kıyamete yakın zamanda deccallar türeyecektir. Bunların sayısı 30 (ilâ 70) civarında olacaktır. Bunların kimi kendisini peygamber, (kimi de Mesih) zannedecektir? Ve lakin ümmetimden bir grup sürekli olarak Hak üzere olacaktır. Onlar Allah'ın yardımını göreceklerdir. Allah'ın emri (olan kıyamet) gelinceye kadar, bu kendilerine ters düşerek Hak'tan ayrılanlar onlara asla zarar veremeyecektir" (Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9;)
Resulullah (sav) "Beytu'l Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır (yani Beyt'ul Makdis'in imarını müteakip Medine bölgesinin harap edilmesi sözkonusudur). Yesrib'in harabı, melhamenin (katliamların yoğun olduğu savaşların) çıkmasıdır. Melhame, İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!" buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: "Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi" buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. [Yani Aleyhissalatu vesselam'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (ra)'dir.]" (Ebu Davud, Sünen, Melahim 3, (4294)
Ve şimdi, kıyametin eşiğinde safları netleştiren, kimi Müslümanların Deccal'in yanında mı, yoksa Hakk'ın ve mazlumların yanında mı olup olmadığını belirleyen "turnusol" bir "ilahi haber". En sadık haberci Hz. Muhammed'in bildirdiği gerçek bu.
Hz. Ömer'in oğlu Abdullah anlatıyor. Allah Rasulü, sahabeleriyle otururken, birden bire "Ey Allahım, Şam'ımızı bize mübarek kıl, Yemen'imizi de?" diye dua etmeye başlar. Etrafındaki sahabe "Irak'ımıza da?" diye ekle istirham ederler. Efendimiz, onların taleplerini duymazlıktan gelerek aynı şekilde "Ey Allahım, Şam'ımızı bize mübarek kıl, Yemen'imizi de?" duasını tekrarlar. Sahabe, "Irak'ımızı da ilave et?" der. Üç-dört kez bu iş böyle tekrar eder. Rasulüllah (SAV) Irak'ı ilave etmez. Bir müddet durakladıktan sonra Allah Rasulü, "Hayır, oraya fitneler ve dünyayı sarsacak gelişmeler hakim olacak. Şeytan'ın orduları -Deccal'in askerleri- oradan ortaya çıkıp musallat olmaya kalkışacaktır" buyurdular. (Buhari, Sahih, c. 2, İstiska, 28; c. 8, Fiten 16; Tirmizi, Sünen, Menakıb, 50-3949).
Hz. Ömer'in oğlu Abdullah (ra) bu hadis-i şerifi sahabeye naklettiği esnada, birisi yanaşarak "Bu fitne nedir?" diye sorduğunda sahabelerin bilginlerinden İbn Ömer (ra) adama, "Anası doğurmayasıca, bu fitnenin ne olduğunu bilmiyor musun? (İslam'ı terk ederek müşriklerin, Hristiyanların ve Yahudilerin) dinlerine iltihak etmektir fitne?" buyurur (Buhari, Sahih, c. 8, Fiten, 16).
İşte "nebevi işaret"ler, işte Irak, işte fitne, işte Şeytan'ın-Deccal'in askerleri, işte tercihler?
Kimi Müslümanlar, kimleri tercih ediyor, kimler kimlerin safında yer alıyor; kırk ölçün bir biçin? Karar verin.
Benim gönlüm hiçbir Müslümanın müşriklerin safında, Deccal'in ordusunun yanında yer almaması?
Bakın bakalım, kimler kimlerin safında?
Karar sizin, tercih sizin, ahiret sizin...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019