Osmanlı'nın önemli devlet adamlarından Defterdar Sarı Mehmet Paşa (ölümü: 1717), Devlet Adamına Öğütler (Yazılış tarihi: 1714-1717 yılları arası. Yayınlanışı: Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1992) adlı eserinde tarafımızdan bir yoruma ihtiyaç duyulmayacak şekilde günümüzde yaygın olan rüşvetçilik, yolsuzluk, usulsüzlük konularını açıklamaya şöyle devam ediyor:"Osmanlı Devleti makamlarında azil sakıncası giderilmek ve buyruk sahiplerinden zulüm ve adaletsizliğe sapanları siyaset kılıcı ile ortadan kaldırmak vaadi ve korkutmasıyla rütbeler lâyıkına karşılıksız ve parasız ihsan oluna.Hiç kimse yeterli olduğu rütbe için istekte bulunmak külfetine ve zahmete ve mal, hediye ve rüşvet vermeye muhtaç değildir.Devlet sahipleri hak üzere davranıp rütbeleri, yeterli olanlara vermekte adalet gösterirlerse rüşvet vermek lâzım gelmez.Meselâ: Hesap ilmine dair bir iş oldukta o fende yeterli olan kimseyi buldurup hesap işinin başına müdür tayin edeler.O da bilgi ve hüneri sayesinde işi yetki ile yönetir. Hiç bir istekte, hırsa kapılıp ve dalkavukluk edüp rüşvet vermeğe gerek kalmaz. Amma hariçten hesap bilgisi kısa bir kimse gelüp elbette o hizmette beni çalıştırın size şu kadar akçe rüşvet vereyim dese ve isteğine izin verseler; her ne kadar görünüşte aldıkları rüşvet parasından bir faide görünür; lâkin o fende cehaleti ve beceriksizliği sebebi ile kârını başa çıkaramayup sonunda büyük zarara sebep olur.Sözün kısası rütbeler verilen kimse Osmanlı Devletine yararlı hizmeti geçmiş ve memur olduğu işlerde tam bir himmet ve gayret göstereceği bütün halk tarafından bilinüp saltanat işlerinin inceliklerinden gafil olmamak üzere tecrübeli kimseler olmağa muhtaçtır. Rüşvetle ehliyetsize devlet hizmeti verilmesi büyük hatadır.Gerek vezir-i azama (başbakana) ve gerek bir memlekette vilâyet valisi olan vezir, mir-i mîrân (beylerbeyi), âmirler ve sair buyruk sahipleri bir kimsenin şeriata ve yüksek kanuna aykırı bir işin karşılığı sunduğu rüşvete göz ucu ile bakarak iltifat etmeyip rüşveti sunan haksız bozguncuya can düşmanı olursa, emrindekiler, vesair iş başında olanlardan hiç kimse mala eğilim düşüncesinde bulunmak ve zulüm günahına heves etmeye kalkmak ihtimali olmaz.Adaletli bir vezirin bir başka iyi hali olmasa da rüşvetten perhizi yetişir ve bu büyük iyilik herkese yararlı bir dünya değer büyük sevaptır.Zamanımızda kadılardan nicesi rüşvetin adını "Mahsûl" koyup Allah'ın emirlerini yerine getirmeyüp Allah korusun hangi taraf rüşveti ziyade gösterirse ona hüküm eder. İsterse alacaklıyı borçlu ve müflisi Karun çıkarır. Allah rızası için, bu gibileri dahi büyük önemle araştırmakta güç kuvvet harcayalar ve bunları sözü geçen yoldan atıp uzaklaştıralar.Bunların hakkında netekim denilmiştir:KIT'A:"Lanet ol mâle ki şer'i (dini) satasın Hükm-i mevlâyı (Allah'ın hükmünü) yabana atasın Hakkı ibtâl idesin rüşvet için Dîni mâle veresin devlet içün Bunu fikretmiyesin ey gümrâh (yolunu şaşırmış) Ki şerefle budur ol şer'ullâh (Allah'ın dini)Anı tazim ile Cibril-i emin (Cebrail)İtdi ârayiş-i ruhsâr-i zemin (yeryüzünü süsledi)."Allah korusun kanuna göre yapılması lâzım gelen işleri rüşvet ile geri bırakıp yasaya aykırı kötü bir işi işleme kadar büyük bir günah yoktur. Ve devlet sahiplerine rüşvet hastalığı gibi ilacı müşkil belki ilacı yok bir devasız hastalık yoktur. İyi düşünüp bundan son derece perhiz etmek ve çekinmek lâzımdır. Meğer ki kişinin kendi dostu bir hediye getire, bu hediyeyi almakta sakınca yoktur. O da bir nesne dolayısıyla olmaya; ancak sevginin artmasını sağlamak niyeti ile ola. Müderrisler (Profesörler) ve bilginler topluluğu ve bilginlerin başkanı olanlarla danışılıp devlet memuriyetleri onların reyleriyle verilip birbirlerine aykırı söyledikleri sözlere kulak verilmemek gerektir.Osmanlı Devleti'nde olan eyalet ve sancaklar; doğru olup, yolu ile gelmiş, yararlı, ünlü ve emektar olan beylerbeyi ve sancak beylerine ömür boyunca sürecek şekilde tevcih ve ihsan olunsa ve büyük cürmü meydana çıkanların kanuna uygun cezaları verilüp adamakıllı haklarından gelinse ve büyük hâkimler ve kadı efendiler imtihan olunup bilgisi olmayıp ehliyetsiz olanları ihraç ve memuriyetleri bilgi ve fazilet sahibi kimselere verilip müddetleri olan günlerinden bir günleri kısaltılıp uzatılmamak üzere ferman buyurulup eski usuller uygulansa, rüşvet verenler rüşveti kime verir ve rüşvet alanlar kimden rüşvet alabilir. Bu takdirde rüşvetçilik büsbütün ortadan kalkıp hâkimler de âdil olunca reayaya zulüm ve adaletsizlik olmaz. Ve bazı mahallerden; perişan olan reayanın yine eski vatanlarına kendi istekleriyle nakil ve iskân eylemeleri umulur." (56-62)
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015