Bu yakınlarda bir savaşa girdik de yenilen tarafta mı yer aldık?Savaşı kaybettik de, Sevr benzeri bir anlaşmaya imza mı koyduk?Tersanelerimizi girildi ve ordularımız terhis mi edildi? Bütün bunlar olmadı ise, ya bu olup bitenler nedir?Gelen vuruyor, giden vuruyor. Gelen tokatlıyor, giden tekmeliyor. Ayak altında bir o yana bir bu yana savrulan bir millet haline geldik. Bu işin partisi martisi kalmadı beyler, hanımefendiler! Söz konusu vatandır ve bu vatanda yaşayan dünyanın en aziz, en vakur, en adil milleti olan Müslüman Türk milleti'nin onurudur, şahsiyetidir, haysiyetidir. Son bir haftada yediğimiz tokatlara bir bakar mısınız?AB raportörü Caminel Furlings: "Din özgürlüğü konusunda ilerlememiz yok Heybeliada Ruhban Okulu'nu hemen açın Medeniyet ittifakı diyorsunuz. Siz önce Alevilerle ittifak kurun. Sadece Sünni mezhebi olmaz. ?Orhan Pamuk ve Hirant Dink ile ilgili davalar niye açılıyor? İfade özgürlüğünde kısıtlama olmaz" diyor.Bayrak hırsızı Rum Vekil'in saçmalıkları: "Generalleriniz sivil idareye baskı yapıyor. Sorun bakalım, kaç generaliniz AB'ye girmek ister. ?Kıbrıs'ın, Türklerin işgali altındaki bölgesinde kiliseler yıkıkdökük. Hiç medeni insanlar değilsiniz. ? Kıbrıs'ta tek terörist TSK'dır. Benim için Türk bayrağını indirmek tarihte Nazi bayrağının indirilmesiyle eşdeğerdir."Ne oluyoruz ey millet! Ey bu devleti yönetenler, iktidar koltuğunda oturanlar?! Biz kimiz ve bu hal neyin nesi bize hakaret eden, devletimize, ordumuza salyasümük saldıran bu adamlar neyin nesi? Bu cesaretti nereden alıyorlar? Niçin aşağılanmamıza, hakarete uğramamıza izin veriyorsunuz? Milletten sakladığınız bir işgal mi var?Bu millet, bu devlet işgale uğradığı, istila gördüğü yıllarda bile böyle hakaret görmedi, böyle aşağılayıcı ifadelere muhatap olmadı. Yukarıdaki beyler, devletin zirvesinde oturan beyefendiler şu satırları okur musunuz:"Stalin'in Sovyetler Birliği'nin başında olduğu dönemler?Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi de ünlü diplomat Karahan? 1917 Ekim devrinin yıldönümlerinden birinin sabahına Stalin, son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde şunları söylüyor: "Herkes bilsin ki Rus milleti; Boğazlar'la Ardahan'ı ele geçirmekten asla vazgeçmiş değildir. Ve asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum?"Aynı gece Ankara'da Sovyet Büyükelçiliğinde de ihtilalin yıl dönümünün kutlama törenleri yapılıyor. Cumhurbaşkanımız ve Türk milleti'nin her şeyi olan Mustafa Kemal ATATÜRK, gece yarısına doğru Stalin'in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve maiyetine emrediyor: "arabaları hazırlayın gidiyorum." " Paşamız bu saatte nereye gidecekler?" "Sovyet sefaretine?" Mahiyetin etekleri tutuşur. Çünkü olayı kavrarlar. İçlerinden birisi, Atatürk'e : "Paşa hazretleri nasıl olur? ... Protokolsüz mü nasıl gidersiniz?" "Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin, vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden bahsediyorsun. Hazırlayın arabaları ?" diye cevap verir Büyük önderimiz. Hiç kimse karşı çıkamaz ve arabalar hazırlanır. Atatürk ve mahiyeti Sovyet Sefaretinin kapısına dayanırlar. Ulu önderimiz yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada sefarette büyük bir balo vardır. Atatürk, kendisini karşılayan büyük elçi Karahan'ı görünce, "Merhaba Karahan" der ve aynı sert ifadeyle devam eder "Rahatsız ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusura bakmazsın. Bir hususu esasında anlamaya geldim." " Emredin Sayın Başkan". "Ajanstan öğrendiğime göre başkanınız Stalin, Ardahan'la Boğazları İstemiş. Karar katiymiş. Pek yakın bir gelecekte de bu kararını uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söyleyemediğini bilemem. Ama buna benzer bir şeyler söylemiş. Tabii ki bu nutkun bir sureti de sende vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını, faslını iyi anlayalım."Stalin'in nutku getirilir. Atatürk, metnin o kısmını yanındakilere kelime kelime tercüme ettirir. Nutuk, ajanstan geçen metin ile aynıdır. Atatürk sorar: Karahan, sefaretin telsizinden derhal Stalin'i bulduracaksın. Bu beyanatından vazgeçip geçmediğini soracaksın. Başkanın tükürdüğünü yalayacak. Yalamazsa, ben ne yapacağımı bilirim. Bu cevap bu gece gelecek. Çünkü benim, senin başkanından daha önemli bir kararım var. İstediğim cevabı almadan sefaretinizden dışarı adım atmam. Eğer, cevap istemediğim şekilde gelirse bil ki, buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim?"Karahan, çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve Atatürk'ün söylediklerini aynen nakleder. Stalin'den gelen cevap Büyük önderimizi tatmin eder. Çünkü cevapta aynen şunlar söylenmektedir: "Stalin sürçü lisan eylemiştir. Boğazlarla Ardahan'ı almak gibi bir arzusu katiyetle yoktur?" Atatürk, cevabı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Karahan'a hitaben; "Karahan, seni yarın geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir tanışıyoruz, istersen bize iltica et." Karahan bu teklife olumsuz cevap verir ve cevabı telgraftan hemen sonra gelen bir telgrafla geri çağrıldığını açıklayarak: "Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile kâfidir. Ancak memleketinizdeki vazifem sona ermiştir. Yarın hareket edeceğim. Atatürk fazla ısrar etmez ve Çankaya'ya döner. On gün sonra şöyle bir haber gelir: " Sovyetler Birliği'nin eski Büyükelçisi Karahan fırında yakılmak suretiyle idam edilmiştir?" (Başbuğ Atatürk, Yusuf ve Ali Koç, s: 58-59)Şimdi dönüp yazının başındaki, AB sözcülerinin binbir hakaret ve küstahlık içeren salyasümük saldırılarını bir daha okuyun ve yetkililerimizin, hükümetimizin suskunluğuna esef edin. Daha da önemlisi, bu millete Atatürk düşmanlığını şırınga eden çevreleri, şebekeleri bir daha, bir kez daha tanımaya çalışın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025