Türkiye'nin gündemi nedir, aslında ne olmalıdır?Geriye doğru bir ay boyunca gün gün gündemi inceleyin, sahte, saptırılmış, bolca cambaza bak türünden gündemlerle meşgul edildiğimizi, asıl farkında olmamız gereken gündemin ustalıkla saklandığını göreceksiniz. Yüce İslam'ı kendilerime maske yapmış bir kısım haçlı muhibbi, ecnebi tetikçisi, yüce Türk milletini ve devletini ecnebilerin daha kolay yutabilecekleri lokmalar haline getirmek için şeytanların dahi küçük dillerini yutacakları şeytanlıklar sergiliyorlar. İnsanımızın açlığı gündem olmuyor. İnsanımızın sefaleti gündem olmuyor. Borçtan, borçlanmadan, kredi kartlarından ötürü kapıya dayanan haciz memurları ve yaşanana intiharları, aile faciaları gündem olmuyor. Haftada bir milyar dolar paranın küresel tefecilere, sadece borç faizi olarak gittiği, mazot fiyatlarının benzinle at başı gittiği, çiftçinin mazot borcunu ödeyebilmek için traktörünü satılığa çıkardığı gündem olmuyor. Dolayısıyla iktidarın mutlaka yapması gerektiği halde hep kulak ardı ettikleri, asla yapmamsı gerektiği halde balıklama atladığı şeyler gündem olmuyor, konuşulmuyor. İşte gündemi saptıranlar ve kimlikleri ve kimler adına çalıştıkları: "Orgeneral İlker Başbuğ'un Ağlama Duvarı'nda çektirdiği fotoğrafların servise konması bir projedir ve genel amacı da TSK'yı sabote etmedir. Kıvrıkoğlu ve Yaşar Büyükanıt paşaların Genelkurmay Başkanlığı'na atanma süreçlerinde de görülen bu psikolojik harekatta hedeflenense askerin kurumsal olarak zaafa uğratılmasıdır. Peki bu işin arkasında kimler mi vardır? Komplo teorilerini bırakalım ve realitelere bakalım: Bu rezilliğin arkasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden kimler rahatsız ise onlar vardır. AKP şaklabanı bazı geri zekalıların söylediği gibi bu sızdırmalar tayin-terfi mücadelesinin sonucu olarak TSK'nın içinden değil, başka merkezlerden olmuştur.
Peki o merkezler yine hedef saptırma bağlamında gündeme getirilen askeri ihaleyle ilgilenen çevreler ya da uluslararası istihbarat örgütleri midir? Asla değildir, çünkü ihale almak isteyenlerin rutin bir biçimde her Genelkurmay başkanının göreve gelme arifesinde böyle bir manasızlığı yapmasının anlamı yoktur!Dış istihbarat örgütlerine gelince? Teorik olarak bunların olabilmesi TSK'yı zayıflatmak bağlamında belki muhtemeldir, ama son dönemde art arda yaşananları sadece onlarla izah etmek gerçekçi olmaz.Sorunun cevabı yukarıda söylediğimiz gibi nettir: TSK'dan kim rahatsız ise, kim askeri kendine ve projelerine engel görüyorsa bu dezenformasyonun faili de onlardır. Soruyorum kimdir Türkiye'de TSK'dan ürkenler? Kim ya da kimlerdir onlara karşı meşruiyet için AB'ye ve okyanus ötesine koşanlar?
Kimlerdir sızamadıkları TSK'ya karşı devletin ikinci silahlı gücü Emniyet'te örgütlenenler? Kim ya da kimlerdir YouTube'da o malum dinlemeleri servise koyanlar? Bu sorunun cevabı kimler ise bu işin failleri de onlardır. Bazıları da diyor ki efendim bu işi yapanlar Tayyip Erdoğan'ı tasfiye edip Gül'le yoluna devam etmek isteyenlerdir! Ben onu bunu bilmem, bu psikolojik harekat TSK'yı imaj olarak vuruyorsa onun amiri konumunda olan Sayın Başbakan'ın öncelikle ortaya çıkıp bu rezilliği yapanları kınayıp hedef alması gerekmiyor muydu?Sahi Tayyip Bey AKP'li kedilere bile söz ettirmezken kendine bağlı olan TSK'ya yapılan bu imaj operasyonuna neden sessiz kalıyor?
Hikayeyi bırakın, bütün bunlar devletle devletin içine sızmış çetelerin örtülü savaşıdır.Ve ne hazindir ki hükümet bütün bunlar karşısında kayıtsız, yani seyirci konumundadır. Ancak devleti temsil eden kurumlar yasalara saygısından ötürü kural dışına çıkmazken, devlet içine sızan güruh sürekli belden aşağı vuruyor.Uzun vadede amaçları halkın yüzde 90'lar seviyesinde sevip kucakladığı TSK'yı gözden düşürmek ve komutanlarını yaralamaktır. Kısa vadedeki amaçları ise kapatılma davası bağlamında bir imaj oluşturmaktır... Kapatılma davasında askerin dışarıda görülmesi bunları memnun etmemiş ve seçim meydanlarında istismar için de askeri işin içindeymiş gibi gösterme çabasına girmişlerdir. Neymiş efendim İlker Paşa Ağlama Duvarı'nda resim çektirmişmiş! Neymiş efendim İlker Paşa Osman Paksüt'le konuşmuşmuş.
Bre utanmazlar, İlker Paşa Mescid-i Aksa'ya da gitti, onun fotoğrafını niye saklıyorsunuz! Ağlama Duvarı önünde 40 kişilik kafileyle fotoğraf çektirmeden anlam aramak, Bursa'da başını örtüp camiye giden ve Kur'an dinleyen İngiltere kraliçesinin Müslüman olduğunu iddia etmek gibi değil midir? Keza kapatılma davası açılmadan Irak'ta görev yapan bölgeyi bilen eski bir diplomat olan Osman Paksüt'le bölgeyi ve konuyu konuşmak nasıl yanlış olabilir? Farkında mısınız bilmiyorum ama Türkiye'de birileri adeta iç savaş kışkırtıcılığı yapıyor... Bunları durdurmak Türkiye için artık beka sorunudur." (Sabahattin Önkibar, Yeni Çağ, 16 Haziran 08). "Orgeneral Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) olduğu zaman Türk Milleti'nin iki konuda dikkatini çekmişti... Eşkıya çetesi, saldırıları ile topraklarımızda fiili işgaller planlıyordu ve.. Komutan, aynı zamanda, önemli bir konuda daha şöyle diyordu; "Kerkük'e dikkat edilmeli.." Orgeneral Başbuğ, KKK görevine başlar başlamaz Hakkari'ye gitti ve sınırın sıfır noktasında bu mesajları verdi. KKK görevini devir aldığı törende de yaptığı konuşması anlamlıydı: "Bölücü terör, irticai faaliyetler ve uluslar arası terörizm Türkiye'nin içinde bulunduğu asimetrik risk ve tehditleri oluşturur." Orgeneral Başbuğ, ulus devletin önemini, ulus devleti korumadaki kararlılığın altını çiziyordu konuşmasında. Orgeneral Başbuğ'un konuşmaları, "düşman"ın ulus devlete bodoslamadan dalış hesapları yaptığı döneme denk geliyordu tabii... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'a "Şemdinli tezgahı" ile komplo kurmaya kalkan çete, şimdi de aynı oyunu Orgeneral İlker Başbuğ aleyhine gerçekleştirmek istiyor!.. Çete aynı çete. Bu "çeteyi" oluşturan şer cephesini hatırlatalım. Barzani-Talabani (Kontrol ettikleri, kendilerine sığınmış PKK unsurları) F- Tipi cemaat ve bunların ipini tutan, Mossad-Batı gizli servisleri (Not: Son malum fotonun kaynağı?!.)
Şemdinli meselesi neydi?..Irak-ABD hattındaki tarikat kardeşliği (!) yani Barzani ve F-Tipi beraberliği, büyük ülküleri için Orgeneral Büyükanıt'ın terfisini "tehlikeli" buluyorlardı. (Büyük ülkü ne?.. Irak'ın kuzeyinde devlet,Türkiye'nin Güneydoğusu'nda Tarikat-Barzani egemenliğinin ticari-siyasi hakimiyetinde bir adı konmamış özerk bölge... Kerkük'de hakimiyet. Bu idealin adımları Büyükanıt'la gecikti ama niyet aynı...Yaklaşan yerel seçimlerle ilgili atılan adımların altında da, Kerkük'te de Kürt devleti arayışında da yürüyüşler hızlandırıldı) Barzani'nin kontrol ettiği PKK unsurları, Şemdinli'de sokağı organize ettiler. Türkiye'deki kamuoyu ve bürokrasinin ayarı da F-Tipi tarafından sağlandı!.. (Yandaş basın-yandaş savcı meselesi) Ama çete hedefine ulaşamadı,Orgeneral Büyükanıt genelkurmay başkanı oldu.. Nöbet değişimi yaklaşıyor, nöbet Orgeneral Başbuğ'a geçecek.
Komutanların bu kadar net bir saldırıya hedef olmalarının büyük nedeni bellidir... Türkiye'nin getirildiği nokta ve getirenler ortadadır... Bu "19 Mayıs 1919 öncesi" görüntü onlarca yılın boş vermişliğinin sonucudur, bu ayrı. Şimdi "askere tezgah vakası"ndan devam ediyoruz... Bir emekli general diyor ki; "Bizim generalimiz ve subayımız mermiden korkmuyor ama yalandan korkuyor. Ordumuzun bazukası, topu, gece dürbünü, her şeyi var ama yalansavarı yok. F-16'lar Kandil'i vuruyor; Kandil ise, Holding-F Tipi medyasıyla Türk Ordusu'nu vuruyor; Türkiye'yi vuruyor." Orgeneral Büyükanıt'a ya da Orgeneral Başbuğ'a saldırmanın amacı nedir?.. Bu komutanların terfilerini önlediklerini varsayalım, TSK komutansız mı kalacak ya da hedefinden mi sapacak... Öyle olmayacağını biliyorlar ama saldırının amacının birkaç sebebi var. Amaçlarına ulaşabilirlerse hem kendilerinin memlekete serpiştirdikleri yandaşlarına,yobaz takımına bir "kazanılmış muharebe(!)" mesajı verme durumları olacak,hem de TSK'ya karşı moral değer saldırısında üstünlük (!) sağlayacaklar. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 30 Ağustos'tan sonra bir üst görevlere gelecek komuta kademesi, birkaç gün önce Harp Akademileri'nde Orgeneral Ergin Saygun aracılığı ile şu mesajları verdi...
"Batı; 'radikal İslam'ın karşısında 'ılımlı İslam'ın güçlenmesini savunmaktadır. Radikallerin bu yaklaşımdan yürek kazanarak ılımlılardan bazılarını saflarına katarak daha da güçlenmesine yol açtığı görülmektedir.Tüm bunların yanı sıra, bölgeye yönelik çok mahreçli politikaların ekonomik, sosyal ve güvenlik boyutlarının tüm bölgeye cevap verecek şekilde örtüşmemesi, farklı beklentiler ve endişeler yaratarak mevcut çatışma ortamının genişlemesine yol açmaktadır. Netice olarak söz konusu girişimlerin bugünkü durumlarına baktığımızda bir başarıdan söz etmek pek mümkün görülmemektedir..."Emperyalizme "uyarı" diplomatçadır ve bu günlerde Barzani'ye Kerkük sunulmak istenmektedir, dikkatinize.
Şimdi tekrar bu "düşman" unsuru tanımlayalım. Orgeneral Başbuğ'a saldıran güç ittifakı: Barzani-F-Tipi...Barzani'nin İsrail bağlantıları ve İsrail'in Harran Ovası'nda harıl harıl toprak alışları. Bölgenin F-Tipi cemaat tarafından yerel seçimde ele geçirilmeye çalışılması.Tezgah net değil mi?.. "(Behiç Kılıç, Tercüman, 16 Haziran 08).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Kârlı ihanetler! / 20.08.2025
- Soykırımcı İsrail Azerbaycan’ın neyi oluyor? / 17.08.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayanlar / 16.08.2025
- İnsanlık ölüyor ölmüş insanlık / 14.08.2025
- İnsan olan insana bunu yapar mı? / 13.08.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Kârlı ihanetler! / 20.08.2025
- Soykırımcı İsrail Azerbaycan’ın neyi oluyor? / 17.08.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayanlar / 16.08.2025
- İnsanlık ölüyor ölmüş insanlık / 14.08.2025
- İnsan olan insana bunu yapar mı? / 13.08.2025