logo
17 MAYIS 2024

Deprem ve risk toplumu

30.01.2020 00:00:00

Yaşantımızı tehdit eden her şey risk olarak algılanabilir. 

Modern toplumlarda dört çeşit risk vardır;

*Doğal riskler: Bu riskler bildiğimiz ama kontrol edemediğimiz doğal afetlerdir. Depremler bu risklerin en başında gelmektedir. Bunlara kasırgalar, tsunami, sel felaketleri eklenebilir.

*Çevresel riskler: Bu çeşit riskler genelde doğal riskin özelliğinden gelir, ama oluşumu insan elidir. İnsanı ve ortamını değiştirmek yerine doğayı yönetimimiz altına almaya çalışıyoruz. Doğa kendisini yenilemesi için gerekli doğal ortamların tahrip edilmesiyle, tarih olmuş gibi görünüyor. Konu doğanın yok oluşu değilse de, bunun sonucunda doğacak olan sosyal, politik ve ekonomik sorunlardır.

*Teknolojik riskler: Teknoloji kullanımından doğan risklerdir. Nükleer risk en güçlü örnektir. Çernobil faciasını unutmadık. Nükleer tesislerdeki ya da ulaşım sistemlerindeki kazalar büyük ve onarılmaz felaketlere neden olmaktadır.

*Sosyal riskler: Toplumdaki ayrışmalar, sınır ülkeleriyle olan sorunların neticesinde sosyo-politik sistemlerin birbirine karıştığı ortamlar.

Gerçekte değişik ülke ve ortamlarda farklı tarzda riskler ortaya çıkabilir. Ama günümüzde bu risklere karşılık ortak tutum; insanların teknolojik gelişmelere karşı hassas bir yaklaşımı olduğudur. İnsanın çevreyle, sosyal değişikliklerle çatışması söz konusu. Tüm bunların yöneldiği nokta temel insan ihtiyaçlarıdır; önceden bilmek, oyunun kurallarını belirlemek, doğal olarak güvende hissetmek ihtiyacı. Güvenlik olgusu riskin tam tersi olarak karşımıza çıkıyor.

Deprem ve risk olgusuna dönecek olursak;

Son yaşadığımız Elazığ ve Malatya depremleri… Dönüp tarihe baktığımızda Erzincan'ı yerle bir eden on binlerin can verdiği deprem faciası ve de 17 Ağustos 1999 Marmara depremi… Daha başka irili ufaklı depremler… Bunların hepsi ülkemizin deprem kuşağında olduğunu gösterirken bir şeyi daha anladık, o da risk toplumu olduğumuzu. Kaygı ve paranoyalarımız devam edecektir. Her an risk ile yaşadığımızı biliyoruz. Bu anlamda yapılacak tek şey; o an geldiğinde hazırlıklı olmak olacaktır.

1755 yılındaki Lizbon depreminden sonra bütün dünya feryat figan etmişti. Ama aydınlanmacılar, Çernobil'deki atom santrali faciasından sonra yapıldığı gibi, sanayicileri, mühendisleri ve politikacıları suçlamak yerine işi kadere bağlamışlardı.

Bizde de yaşanan deprem facialarından sonra devlet adamlarımızın ağzından çıkan "kader buymuş" anlamına gelen sözlerine yabancı değiliz. Allah'ın (cc) takdiri hususunda şek ve şüphemiz, tabii ki yok. İnancımız budur, lakin sorumluların kendi hatalarını kabul etmek istemeyen, gerçekleri görmezden gelen politikalarına ne diyeceğiz!..

Bilimsel çevreler deprem kuşağında olduğumuzu ve depremlerin devam edeceği uyarısında bulunmasına rağmen; uyarıların karşılık görmemesi, felaketin sonuçlarını en aza indirecek projelerin merkezi ve yerel yönetimlerce ele alınmaması, imar planlarının ranta dönüşmesi, imar cinayetlerinin "imar barışı" ile affedilmesi… Bunların hepsi risk toplumunun oluşmasına yol açmakta ve insanların güvenini sıfırlamaktadır. Risk varsa, güven yoktur.

Kentsel açık alanlar olarak nitelendirdiğimiz, kentsel dış mekanlar, kentsel tasarım açısından risk toplumu çerçevesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Eldeki verilere bakıldığında yerleşim bölgelerinde ciddi bir açık alan eksikliği görülmektedir. Kentsel açık alanlar her şeyden önce bireyin kültürel, fiziksel ve toplumsal ilişkileri açısından önemli bir yere sahiptir. Konutunun dışına çıkan birey kendine sunulan açık alanlar sayesinde hissetmek istediği doğal sürecini kolaylıkla elde edebilir. Bunun ötesinde o bireye risk toplumunun bir ferdi olarak baktığımızda, açık alan artık bir anlamda onun için tehlike anında rahatça kaçabileceği, kendini güvence altına alabileceği, diğer insanlarla birlikte yardımlaşma içerisinde birbirlerine destek olabilecekleri bir kurtarıcı mekana dönüşmektedir. 

Kentleri bozup yeniden yapamayız ama en azından risk anında toplumun güvenliğini sağlamak adına toplanma alanlarını çoğaltabiliriz.

Bunu yaparken kentsel çevreye çok disiplinli bir yaklaşım aracı olan "Kentsel Tasarım" bilim dalından ve uzmanlarından yararlanmalıyız.

 
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
Dışişleri Bakanlığı'na MİT damgası
Hakan Fidan'a 3 yeni yardımcı
Normalleşme adımı
Erdoğan, 28 Şubat tutuklularını affetti
'Verilen cezaların bazıları istenene göre çok düşük ama...'
Özel'den Kobani Davası çıkışı
Yabancı borsaların kullanımı sonlandırılacak
Kripto düzenlemesi Meclis'e sunuldu
Kobani davasında karar açıklandı
Demirtaş'ın cezası belli oldu
Deprem vurursa...
Türkiye'nin durumu harap
Erdoğan'ın atama tercihine tepki gösterdi
Nasıl normalleşecek bu ülke?
İGDAŞ, Halk Ekmek, İSPARK ve Hamidiye Su satılacak
Özelleştirme furyasına İmamoğlu da katıldı
"İsrafta tasarruf yok, vatandaşa hizmette tasarruf var"
BTP lideri gündemi değerlendirdi
İddianameye girmese de dosyaya girdiler
Sinan Ateş cinayetinin şüpheli araçları
İktidar ve yandaşları zamları 'güncelleme' diye savunuyor
Avrasya Tüneli geçişine de zam!
Şi Cinping'den 'çok kutupluluk' vurgusu
"Rusya ile ortak stratejik tercihimiz"
Slovakya Başbakanı'nın durumu ciddiyetini koruyor
Ameliyatı 5 saat sürdü
Putin, Şi Cinping'le görüşmesinin ardından konuştu
"Çin'le ticaretimiz rekor kırdı"
BTP’den Hemşirelik Haftası’nda anlamlı ziyaret
“Hemşirelik kutsal bir meslektir”
Dışişleri Bakanlığı'na MİT damgası
Hakan Fidan'a 3 yeni yardımcı
Normalleşme adımı
Erdoğan, 28 Şubat tutuklularını affetti
'Verilen cezaların bazıları istenene göre çok düşük ama...'
Özel'den Kobani Davası çıkışı
Yabancı borsaların kullanımı sonlandırılacak
Kripto düzenlemesi Meclis'e sunuldu
Kobani davasında karar açıklandı
Demirtaş'ın cezası belli oldu
Deprem vurursa...
Türkiye'nin durumu harap
Erdoğan'ın atama tercihine tepki gösterdi
Nasıl normalleşecek bu ülke?
İGDAŞ, Halk Ekmek, İSPARK ve Hamidiye Su satılacak
Özelleştirme furyasına İmamoğlu da katıldı
"İsrafta tasarruf yok, vatandaşa hizmette tasarruf var"
BTP lideri gündemi değerlendirdi
İddianameye girmese de dosyaya girdiler
Sinan Ateş cinayetinin şüpheli araçları
İktidar ve yandaşları zamları 'güncelleme' diye savunuyor
Avrasya Tüneli geçişine de zam!
Şi Cinping'den 'çok kutupluluk' vurgusu
"Rusya ile ortak stratejik tercihimiz"
Slovakya Başbakanı'nın durumu ciddiyetini koruyor
Ameliyatı 5 saat sürdü
Putin, Şi Cinping'le görüşmesinin ardından konuştu
"Çin'le ticaretimiz rekor kırdı"
BTP’den Hemşirelik Haftası’nda anlamlı ziyaret
“Hemşirelik kutsal bir meslektir”
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.