Aylık kültür ve edebiyat seçkisi Ay Vakti'nin Ocak sayısı okuyucusuyla buluştu. Giriş yazısında savaş edebiyatına değinilmiş:
"... Bu ülkenin yazarlarının ele alacakları farklı konuların olduğunu düşünüyorum. İdeolojik ödül törenleri düzenleyenler, sosyal ve tarihi bakışı ön plana alarak değerlendirmeler yaparlarsa, genç kuşakları daha güzel yönlendirmiş olurlar. Onlar da açılan pencereden dünyayı ve Türkiye'yi daha objektif değerlendirme şansını yakalarlar. Birinci, ikinci, belki bugün yaşadığımız üçüncü dünya savaşı, kendi bakış açımız ve sorumluluklarımız göz önünde bulundurularak işlenmelidir. Barış kanatları mayın üfleyen uçakların sakat bıraktığı çocuklar, taş atmayı gül atmakla özdeşleştiren çocuklar, toplu mezarların büyüttüğü çiçekler anlatılmalıdır. Bir savaş annesi romanı yazılmalıdır. Çaresizliğini fotoğraflayanların milyonlar kazandığı bir babanın hayatı yazılmalıdır. Havayı, suyu, güneşi, rüzgarı, geceyi, gündüzü, doğayı insana bağışlayanın, rızık temininde yetki verdiği insanın ekonomik ablukalarla nasıl katliamlar yaptığı, acımasızlaştığı yazılmalıdır. Savaşın soğuk yüzünü tarif etmemize gerek yok. Kendi kendini tanımlayan kavramlardan biridir savaş. Nedense tarih boyunca hep huzur, hep barış için yapılır da, yıkıntıları hiçbir zaman bu görüntüyü vermez. Şunu da vurgulamakta yarar var; soğuk savaşın kurbanları da, sıcak savaşın kurbanları da sebep ne olursa olsun, hep aynı coğrafyaların insanları. Mazlum kanı hiçbir zaman yaşama gerekçesi olmamalıdır".
Dergideki sazı yazı başlıkları şöyle: Yusuf Dursun: Bozhane / Jan Devrim: Papatya Kesen /
"... Bu ülkenin yazarlarının ele alacakları farklı konuların olduğunu düşünüyorum. İdeolojik ödül törenleri düzenleyenler, sosyal ve tarihi bakışı ön plana alarak değerlendirmeler yaparlarsa, genç kuşakları daha güzel yönlendirmiş olurlar. Onlar da açılan pencereden dünyayı ve Türkiye'yi daha objektif değerlendirme şansını yakalarlar. Birinci, ikinci, belki bugün yaşadığımız üçüncü dünya savaşı, kendi bakış açımız ve sorumluluklarımız göz önünde bulundurularak işlenmelidir. Barış kanatları mayın üfleyen uçakların sakat bıraktığı çocuklar, taş atmayı gül atmakla özdeşleştiren çocuklar, toplu mezarların büyüttüğü çiçekler anlatılmalıdır. Bir savaş annesi romanı yazılmalıdır. Çaresizliğini fotoğraflayanların milyonlar kazandığı bir babanın hayatı yazılmalıdır. Havayı, suyu, güneşi, rüzgarı, geceyi, gündüzü, doğayı insana bağışlayanın, rızık temininde yetki verdiği insanın ekonomik ablukalarla nasıl katliamlar yaptığı, acımasızlaştığı yazılmalıdır. Savaşın soğuk yüzünü tarif etmemize gerek yok. Kendi kendini tanımlayan kavramlardan biridir savaş. Nedense tarih boyunca hep huzur, hep barış için yapılır da, yıkıntıları hiçbir zaman bu görüntüyü vermez. Şunu da vurgulamakta yarar var; soğuk savaşın kurbanları da, sıcak savaşın kurbanları da sebep ne olursa olsun, hep aynı coğrafyaların insanları. Mazlum kanı hiçbir zaman yaşama gerekçesi olmamalıdır".
Dergideki sazı yazı başlıkları şöyle: Yusuf Dursun: Bozhane / Jan Devrim: Papatya Kesen /
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.