Dili berbat Abdurrahman Çelebi

Ülkemiz insanı, Allah (c.c.) adı anıldığında duygulanır ve çok hassas olur. Bu özelliğini bilen Türk ve İslam düşmanları insanımızı etkileyecek, istikametlendirecek yolun gönül dünyası olduğunu çok iyi bilirler. Halkın arasına soktukları din adamı veya dinci yazar kılığındaki ajanları ile yıllardır insanımızı zehirlemeye devam etmektedirler. Camilerde imamlık yapan Lawrence'den Vehabiliği kuran Hempher'e kadar sadece 5 bin İngiliz ajanı 1700 ve 1800 yıllarında İslam coğrafyasında hocalık, imamlık, yazarlık ve de cemiyetler kurarak din adamı kılığında milletimizin ve İslam dünyasının dini ve milli duyguları ile oynadılar. 
Türkiye'de dini gazete ve dergilerde yazarlık yapan ajanların sayısı gün geçtikçe katlanarak artıyor. FETÖ'nün dün bir tarafını yalayanlar, yalakalık yapanlar, çocuklarını ona teslim ederek Vatikan'da okutanlar dinlerarası diyaloga halen daha hizmet edenler, bugün Türkler Rum'dur Anadolu Roma'dır diyerek aslında kendi kimliğini ifşa etmektedir. 
Bu dili berbat kalbi fesat, kızını FETÖ'nün diyalog sürecinde Vatikan'da Viyana Katolik İlahiyat Akademisi'nde okuttu. Bu tip insanların ne olduğu kime hizmet ettikleri aslında aşikârdır. Milletimizin ayılması bu tip insanların sözlerini muteber ve geçerli kabul etmemeleri gerekmektedir. Hiç din adamı, dini yazarlık yapan bir insan çocuğunu Hıristiyan dünyasının başkenti olan Vatikan'da Hıristiyan Katolik ilahiyatı okutur mu?.. 
Çoluk çocuğuna Vatikant'da Katolik ilahiyat akademisinde eğitim aldıran sözüm ona din adına konuşan bir adamın sözüne itibar edilir mi? 
Halkımız düşünmez, araştırmaz direkt Allah (c.c.) adını ve milli duyguları istismar eden insanların peşinde koşmaya devam ederse, ne imanımız kalır ne de vatanımız. 
Çok enteresandır, nerede milletimizi birbirine düşürmek isteyen hainler varsa bazı gazeteler o tip insanlara köşe veriyor. Nerede, vatanına, milletine ve dinine sahip çıkan gerçek din adamları, devlet adamları var, bu tip gazetelerde hiç anılmazlar esamileri bile okunmaz. Aslında bu durum her şeyi göz önüne tüm çıplaklığı ile seriyor ama gözü ve gönlü gerçekten de Rabbinde olana, açık olana. 
Allah (c.c.) Hucurat suresi 6. ayeti kerimede; "Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun aslını araştırın." buyurmaktadır. Milletimizin artık gözünü açması lazım, 1998 yılında 9 Şubat'ta FETÖ'nün Papa'ya getirdiği ihanet mektubunu gören, anlayan ve milletini uyaran tek bir isim vardı. O da Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'tır. O, her kesimi uyardı, ikaz etti. Ancak O, milletinin ve bazı gazetelerde yazarlık yapan din adamı kılıklı insanların, ajanların saldırısına uğradı. Gerçek din adamı olan, âlim olan insan nasıl olur da FETÖ gibi hain ve hainleri görmez. Bu tip insanlar anlayın ki FETÖ'nün değişik bir versiyonudur. FETÖ ve onlar gibilerle tek mücadele de Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Bundan rahatsız olan çevreler ve FETÖ'nün mesai arkadaşları Sayın Baş'a saldırmaya ve Türk milletini zehirlemeye tam gaz devam etmektedir. 
Yıllardır yüce Türk milletini uyuttular uyu, uyu yat uyu. Biz görüyoruz ayığız Allah'a şükürler olsun kılavuzumuz Haydar Hoca Elhamdulillah. Bu millet uyandığı gün maskeler de düşecek. Halkımız hakkı görecek. 
Yıllardır eğitimdeki, ekonomideki dengesizlik ve bazı medyanın bilinçli olarak yozlaştırarak istikametlendirmesi yüzünden insanımız yıpratıldı hakkı göremez hale geldi. Altın çamura batsa da değerinden bir şey kaybetmez, yıkandığı zaman yine eskisi gibi parlar. Bu altından anlayan sarraf Üstad Prof. Dr. Haydar Baş Hocadır. Onun elinde parıl, parıl parlayacaktır bu millet.