logo
08 TEMMUZ 2025

Diyalog açık küfürdür

11.07.2006 00:00:00
İyi bilmek ve anlamak gerekir ki; diyalog ve hoşgörü açık bir küfürdür. Bilindiği üzere küfür İslami ıstılahta; Allah'a ve Resulüne ters düşmek... A.Değirmenci'nin yazısı...

 

 

      DİNLERARASI DİYALOG KAVRAMINDA 5 TEMEL KÜFÜR NOKTASI                                                                                               Ali DE?İRMENCİ  (İnceleme)Yıllardır çeşitli platformlarda tartışılan dinlerarası diyalog ve hoşgörü kavramı, misyonerliğin günümüz şartlarına uydurulmuş tarzı ve metodu olarak bütün dünyayı hristiyan yapma projesi olup, kanaatimizce meselenin üzerinde dini açıdan -özellikle iman ve akaid noktasından- yeterince durulmamıştır. Bu yazı, bu önemli konuya özetle değinmeyi gaye edinmiştir. Ta ki yüzde doksan dokuzu müslüman olan bir ülkede, diyalog ve hoşgörü adlı tuzağa düşerek, farkında bile olmadan imanını kaybeden; bir nevi fahri misyonerlik görevine soyunan insanları bu badireden kurtarmak, düşmek üzere olanları da uyarıp bu felekatten beri almak adına bir görev yapmış olalım. KÜFRÜN VEHAMETİ İyi bilmek ve anlamak gerekir ki; diyalog ve hoşgörü açık bir küfürdür. Bilindiği üzere küfür İslami ıstılahta; Allah'a ve Resulüne ters düşmek, Kur'an'a ve Resulün getirdiklerine herhangi bir şekilde itiraz etmek, iman esaslarından herhangi birine zarar verecek bir inanca sahip olmak, elhasıl Kelime-yi Tevhid'in ruh ve manasına muhalif olmak veya bu hal ve keyfiyet üzerinde bulunmaktır. Küfre düşen, İslam dairesi dışına çıkarak ahirette ebedi azaba düçar olur; bütün iyilikleri zayi olur. Bunun manası ruhun manen ölümü, ebedi felaket ve hüsranda kalmasıdır. Böyle bir felaketten Cenab-ı Hak bütün müminleri muhafaza eylesin. İşte diyalog ve hoşgörü böyle bir felakete düşüren tarihin kaydetmediği büyük  bir fitnedir. "DİNLERARASI DİYALOG VE HOŞGÖRÜ" KAVRAMINDA KÜFÜR NOKTALARI Mana ve mahiyetine genişçe dalmadan, sadece bu kavram üzerinde düşündüğümüzde, İslam akaidi açısından beş temel küfür noktası görüyoruz: 1- İSLAM'I DA DAHLEDEREK 'DİNLER' KELİMESİNİ ÇO?UL OLARAK KULLANMAK KÜFÜRDÜR Zira Allah (cc), "Allah'ın indinde tek ve yegane hak din İSLAM'dır. (Al-i İmran:19)" buyurmaktadır. Burada din tekil olarak kullanılmıştır. Açıkça anlaşılmaktadır ki, dinler kelimesi İslam'dan başka dinleri de çağrıştırdığı ve onları da İslam'la eşit seviyeye taşıma mantığına yol açtığı için küfürdür. Çünkü ayet-i kerimeye; tabiatıyla Allah'ın (cc) iradesine ters düşmektedir. Nitekim İslam'dan başka herhangi bir dinin kabul görmeyeceği ve bunu isteyenlerin ahirette hüsrana uğrayacakları, yine ayet-i kerime ile sabittir.  (Al-i İmran:85) Keza en son gelen ayet-i kerimeyle, Cenab-ı Hak mealen şöyle buyurmaktadır: "Bugün dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam'ı seçtim ve ondan razı oldum. (Maide:3)" 'Üç büyük din' 'üç semavi din' ifadesi:Bu tarz ifadeler hem dini çoğul olarak kullanmayı, hem de dinler arasındaki eşitliği çağrıştırdığı için İslam akaidine terstir; yukarıdaki ayet-i kerimelerle çelişir. Semavi kelimesi esasen İslam terminolojisinde yer almaz. Bu kavram daha ziyade, Allah'a bir mekan ve cihet izafe eden hristiyan ve yahudilerin şirke bulaşmış bozuk itikatlarını yansıtır. Ayetlerin inzali demek, Yüce Allah katından, beşeriyet alemini şereflendirmesi demektir. Bu Allah'a yön ve mekan izafe etme anlamına gelmez. İslami kaynaklarda ilahi din veya ortak adıyla İslam, yahut Tevhid dini gibi kavramlar kullanılmıştır. Genel adı İslam olan ve tarihin çeşitli dönemlerinde peygamberlerle insanlığa tebliğ olunan, Tevhid dini ayet-i kerimede buyrulduğu üzere (Maide:3) Hz. Muhammed (AS) risaletiyle en mükemmele ulaşmıştır. Geçmişte esası Tevhid üzere olan vahiy kaynaklı, Yahudilik ve Hristiyanlık insanlar eliyle tahrif edilip bozulduğundan ve de Kur'an'ın gelmesiyle de, diğer kitapların hükmü kaldırıldığından geçerlilikleri kaldırılmıştır. O halde yahudilik ve hristiyanlığı İslam'la aynı kategoriye koyarak veya eşit telakki ederek üç büyük din, üç semavi din gibi dini çoğul olarak kullanmak, yukarıda sözü geçen ayeti kerimeye ters düşme anlamına geldiğinden küfürdür. Hz. Musa'ya inen Tevrat; Hz. İsa'ya inen İncil asılları itibariyle haktır ve gerçektir. Amentümüzde kitaplara ve peygamberlere iman esas olup, bu iman bahsi geçen Hz. Musa ve Hz. İsa'nın getirdiklerini de  içine alır. Ancak, ne var ki; bu kitaplar insanlar eliyle bozulmuştur, asılları kalmamıştır. İlahilik vasfını kaybetmiş, beşerileşmişlerdir. Bu sebeple bugün İslam'ın dışında başka dinlerden bahsedilemez. Tahrif olmuş kitaplarla ise, asla amel edilemez. İslam tek ve hak din olarak bütün insanlığı muhatap alması, Allah'ın hükmü ve emridir. Şu ayet-i kerime bu gerçeği anlatır: "Bütün dinlere üstün kılmak üzere peygamberi (Hz. Muhammed)ini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Buna şahit olarak Allah yeter. Muhammed Allah'ın elçisidir... (Fetih: 28 - 29) 2- DİNLERARASI DİYALOG İDDİASI DA KÜFÜRDÜR Lügatlerde diyalog; karşılıklı fikir alış-verişinde bulunmak, belli noktalarda uzlaşmak, anlaşmak veya üzerinde analaşılamayan noktaları tesbit etmek gibi, muhtelif anlamlara gelmektedir. Hatta diyalog karşılıklı fikir ve anlayışlarda, inanışlarda feragat ve fedakarlık göstermek gibi anlamları da içine alır. Ve diyalog birden fazla kişi arasında sözkonusu olabilir. Halbuki bizim sözkonusu ettiğimiz ve Vatikan'ın planladığı diyalog şahıslar arasında değil, dinlerarasında tasarlanmıştır. Hiç şüphesiz ki din müessesedir. İki müessese arasında diyalog olamaz. Çünkü din bir şahıs değildir. Kaldı ki, Vatikan papalık konseyinin geliştirdiği, projedeki diyalog kelimesi lugatlerde yazan anlamda değildir. Onlara göre diyalog hristiyanlığı yaymak için, hristiyan olmayanlara uygulanan bir taktik manevra, bir aldatma planıdır. Lügatlerdeki anlamıyla dahi alsak, din müntesiplerinin diyaloğunda fikir alış-verişi nasıl olacaktır? Örneğin; kendisini islam'ı temsil noktasında zanneden kişi, İslam dışı (küfür kurallarıyla malul) dinlerden neyi alacak, neyi verecektir? Veya hangi hüküm ve ayetlerden feragat ve fedakarlık yapacaktır? Tesettürden mi, cihad ayetlerinden mi, şahadet kavramından mı, gayr-i müslim erkeklerle, müslüman kadınların nikahını yasaklayan ayetlerden mi, ehl-i kitabın küfre ve şirke düştüğünü ve ebediyyen cehennemde kalacaklarını anlatan ayetlerden mi ve hepsinden önemlisi Kelime-i Tevhid'in ikinci aslı olan "MUHAMMEDEN RESULULLAH"dan mı feragat ve fedakarlık yapılacaktır?! Hem yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı üzere, İslam noksanı ve fazlası olmayan ekmel dindir. (Maide:3) Ekmel'in anlamı da zaten eksiği ve fazlası olmayan demektir. İslam'a dışardan bir şey almak; onda noksan bir şey olduğu intibaını verir. Bu ise ayet-i kerimeye ters olduğu gibi, Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarına noksanlık izafe etmek anlamına da gelir. İslam'dan bir şey feda etmek ise; onda bir fazlalık olduğu fikrine yol açar ki, bu da yine ayet-i kerimeye ters olup, Cenab-ı Hakk'ın lüzumsuz ve fuzuli işlerle iştigal etmesi gibi yanlış itikad ve telakkilere yol açar. Şüphesiz Cenab-ı Hakk, bu tür noksanlıklardan münezzehtir. Tabiatıyla bu yaklaşımların hepsi küfürdür. Bir başka tahrip şekli daha var ki; o da Kur'an'daki ayetlerin manasını-muradını ve hikmetini değiştirme cüretini göstermektir. Bu ise, Cenab-ı Hakk'ın ilmini nakıs görmek telakkisine yol açacağından tam küfürdür. Veya kendini hüküm koyma mevkiinde varsayarak, bir nevi ilahlık iddia etmektir. Halbuki hüküm koyma ve kaldırma selahiyeti yalnız Allah (CC)'a aittir. "Hüküm Allah'ındır ve Allah hakimlerin hakimidir. (Bakınız: Et-Tin Suresi) Diyalog kelimesini Vatikan'ın tanımladığı ıstılahi anlamıyla alırsak, diyalog hristiyanlığı telkin etmek maksadını güttüğü için bunu meşru görmek-kabul etmek zaten zatıyla küfürdür. 3- DİNLER ARASINDA ORTAK NOKTA ARAMAK DA KÜFÜRDÜR İslam'ı dahlederek İslam dışı inançlar ya da dinlerle İslam arasında ortak nokta aramak da küfürdür. Zira İslam bütünüyle hak, İslam dışı inançlar ve telakkiler ise bütünüyle batıldır. Burada tahrif olmuş dinlerde hiç mi doğru taraf yoktur diye sorulabilir?  Bu soruya şöyle cevap verilir: Temel akaid noktası farklı olunca, bütün teferruat da farklı olur. Tıpkı bir ağacın kökü ile, gövdesinin-dalı budağının farklı olamayacağı gibi. İslam ağacının kökü Tevhid olup, bütün ilke ve prensipleri bu temel kök ve istikamet doğrultusunda şekillenmiştir. Muharref dinlerin temeli ise şirk olup, bütün teferruatı ile şirk gayesine hizmet etmeye matufdur. Yani teferruatta var zannedilen doğruluk, temeldeki şirki temize çıkarma görevi ifa eder. Çünkü İslam dışı dinlerdeki doğruluk intibaı veren kavramlar, haddizatında batılı hak gösterme malzemesi olarak kullanılmıştır. Akaid açısından iki temel telakki mevcuttur: Birincisinin temeli; Tevhid, diğerinin ki ise şirktir. Peki soruyoruz? Tevhid ile şirk arasında nasıl bir ortak nokta mevcut olabilir? Hem bu ortak nokta arayışı, diğer dinlerin de hak olduğu intibaını vereceğinden ayrıca küfürdür. Hak ile batıl arasında üçüncü bir alternatif yoktur. Tıpkı doğru ile yanlış arasında, üçüncü bir alternatifin olmadığını ispatlayan mantık prensibi gibi. (Üçüncüyü dışta bırakma prensibi). Bundan dolayıdır ki: "Hak gelir batıl zail (yok) olur." Ortak nokta arayışının ortaya koyduğu başka bir cinayet de; ortak olmayan hususların dışlanmasıdır. Örneğin Kelime-i Tevhid'in ikinci aslı olan "MUHAMMEDEN RESULULLAH" kelimesi, İslam ile Ehl-i Kitap arasında ortak nokta değildir, dışlanmalıdır, öyle mi? Bu yaklaşım, İslam'ın ve Kur'an'ın tamamını inkar anlamına geldiğine şüphe yoktur. Bu açıkça Resul-i Ekrem Hz. Muhammed Efendimizi inkar etmek, teknik bir şekilde dışlamak, ona itiraz edip, karşı gelmektir. Bu tutumun hükmünü ayet-i kerimeden dinleyelim; "Kim kendisi için doğru yol belli olduktan sonra Peygamber (Hz. Muhammed)'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola tabi olursa, onu o saptığı yönde bırakırız ve cehenneme sürükleriz, o ne kötü bir yerdir. (Nisa: 115) Bu konuda şu ayet-i kerimelere de bakılabilir: Nisa: 13-14, Cin: 23-24, Muhammed: 32-33-34, Fetih: 13-28-29 Keza Hz. Muhammed (AS)'a tabi olmadan kurtulmak mümkün değildir. Alemlere Rahmet Hz. Muhammed şöyle  buyuruyor: "Hz. Musa ve İsa (AS) bugün yaşasalardı, bana iman edip, tabi olmaktan başka yolları ve vazifeleri olmazdı" (Ahmet bin Hanbel, Müsned). "Varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, Musa peygamber bile sizin aranızda bulunsa da, siz Beni bırakıp ona uysanız, şüphesiz sapıklardan olurdunuz" (Ahmet bin Hanbel, Müsned). 4- DİYALOG ADINA HOŞGÖRÜ KÜFÜRDÜR Dinlerarası diyalog yapılarken, hoşgörü kavramının arkasına sığınmak da küfürdür. Zira, yukarıda izah edildiği üzere, İslam itikadı açısından dinlerarası diyalog küfür olduğundan, bu küfrü irtikab ederken hoşgörülü olmak da küfürdür. Bu anlamda birçok ayet-i kerime meali zikretmek mümkündür. Ancak bu yazının hacmi, detaylara girmeye müsait değildir. Fakat birçok ayet-i kerimenin tasdik ettiği, şu akaid prensibini bilmek yeterlidir; "KÜFRE RIZA KÜFÜRDÜR" Hoşgörü manası itibariyle, kalbi rıza ve hatta kalbi muhabbete bile yol açabilir. Tahrif olmuş, batıl hüviyeti kazanmış, küfür damgasını yemiş, İlah-i irade ve hüküm nokta-i nazarından şirk olduğu, açıkça beyan edilen dinlerin neresi-nasıl ve kim adına hoşgörülecektir? Buradaki yaklaşım hoşgörünün lügatteki; müsamaha, uygun görmek, tabii karşılamak hatta sempati duymak gibi manaları itibariyledir. Vatikan'ın diyalog projesindeki hoşgörü ise, daha başka değişik anlamlarda kullanılmaktadır ki; bu mana yukarda anlamını verdiğimiz hoşgörüye nisbetle, itikadi açıdan daha çok saikle küfürdür. Vatikan'nın lügatindeki hoşgörünün anlamı Vatikan kaynakları ve terminolojisinde hoşgörü "hristiyanlığı yaymak için hristiyan olmayanlara hristiyan oluncaya kadar istemeyerek katlanmaktır". İslam itikadı açısından böyle bir yaklaşımın küfür olduğu açıktır. Zira burada hoşgörü, insanları küfre sokmak için bir mürailik örneği, bir taktik neticesinde, bir tuzak olarak ortaya koymaktadır. Burada bir başka mürailik örneği de, bu akaiddeki küfür tuzağı olan hoşgörüyü, Türkçe'deki hoşgörü kelimesi yerine ikame edip, bir taşla iki kuş vurmaya çalışan bedbahtların mürailiğidir ki; bu mürailerin saf müslümanları diyalog ve hoşgörü adına küfür tuzağına düşürürken, Vatikan'a şirin görünmekten ve üç günlük dünya için Allah'ın ayetlerini üç paraya satarak değiştirip, cehennemi kazanmaktan başka bir beyhude kazançları da yoktur. Bunların Allah ve Resulü önündeki rezilliklerini ise ahirette hep beraber göreceğiz. 5- "DİNLERARASI DİYALOG VE HOŞGÖRÜNÜN" BİR VATİKAN PROJESİ OLMASI MÜNASEBETİ İLE BU PROJEYE DESTEK VERMEK DE KÜFÜRDÜR Dinlerarası diyalog ve hoşgörü'nün bir Vatikan projesi olduğunu, kendi kaynakları söylüyor: Vatikan sekreteryası şöyle diyor; "Diyalogdan söz ettiğimizde, açıktır ki bu faaliyeti kilise şartları çerçevesinde, misyoner amaçla ve İncil'i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz". 1962-65 yıllarında faaliyet gösteren II. Vatikan konsilinin sonuç bildirgesinde şöyle deniyor: "Yeryüzünde her taraf hristiyan olmadıkça diyalog görevi sona ermeyecektir". 2. Jean Paul, 1991 yılında şöyle diyor: "Dinlerarası diyalog kilisenin, bütün insanları kiliseye döndürme misyonun bir parçasıdır". Bu itiraflar ortadayken başka delile ihtiyaç var mı? Vatikan'ın el kitabı "Catassizm"de bu ve benzeri beyanlar açıkça yer alıyor. O halde diyalog, günümüz şartlarına uydurulmuş misyonerlik ya da hristiyanlaştırma faaliyetidir. Bütün bunlar bu menfur projenin, bir hristiyan vatikan kaynaklı-haçlı patenti taşıdığını açıkça teyid ve ispat ediyor. Diyalog ve hoşgörü olayında, zaten muharref olan yahudi ve hristiyanlığın kaybedeceği bir şey yok. Neticede batıl inanç ve görüş, İslam'ın hak olan akaidine sokulmaya çalışılıyor. Başka bir ifadeyle, Allah'ın nizamı olan, O'nun ilmi ve iradesiyle tahrifattan uzak olup, hak olarak kalan yüce İslam dini batılla karıştırılıyor, yani küfürle aynı seviyeye indirgeniyor. Bu açıdan tarih boyunca İslam akaidine yönelmiş, en sinsi en menfur oyun ve hile dinlerarası diyalog ve hoşgörü plan ve projesidir, diyebiliriz. Açık bir itikadi sapma olan ve de yukarıda izahı yapılan, beş ana kategoride küfrü irtikab etmek anlamına gelen bu projenin, hiç bir yerinde, hiç bir müslüman ve cemaati yer alamaz, hele hiç bir misyon üstlenemez. Bu yola girenlerin direkt ya da dolaylı olarak niyetleri ve maksatları ne olursa olsun, küfür tuzağına düşmekten kurtulmaları mümkün değildir. Bu projenin sadece vatikan patentli olması bile, onun bir küfür tuzağı olduğunu anlamak için yetmez mi? Mümin basiret sahibidir. Bir delikten iki kez ısırılmaz. Ehl-i kitap denen küfür koalisyonu ise (yahudi ve hristiyanlar) müminleri dinlerinden çevirip, iman ettikten sonra tekrar küfre sokmak isterler. Bu konu Allah'ın kelamı ayet-i kerime ile sabittir. (Bak:Al-i İmran: 100). Meselenin siyasi, ideolojik ve sosyokültürel yönlerine şimdilik girmiyoruz. Allah (CC) cümle müminleri dinlerarası diyalog ve hoşgörü denen, küfür tuzağından muhafaza eylesin. İstesek de istemesek de bilelim ki, bu fahri misyonerliktir, ya da buna alet olmaktır. Resul-i Ekrem Efendimizin haber verdiği, ahir zamanda grup gurup müslümanların dinlerini terk ederek hristiyan olmalarının bir yolu ve yönteminin dinlerarası diyalog ve hoşgörü olduğundan, asla şüphe edilmemelidir. "Zafer müminlerindir" (Müminun: 1). MÜSLÜMANIN DOSTU KİMDİR? "Diyalog ve hoşgörü" adlı küfür tuzağının bir diğer yansıması da, hristiyan ve yahudilerin dost edinilmesidir. Cenab-ı Hak bu hususta açıkça, müslümanları ikaz ediyor: "Ey iman edenler! Yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez..." Keza onların dinine girmedikçe, hristiyan ve yahudilerin müslümanlardan razı olmayacakları, ilahi bir tesbittir. Müslümanların gerçek dostları, Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır: "Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resulu (Hz.Muhammed)'dir. Ve de şu iman edenlerdir ki; onlar Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekatı verirler." "Kim Allah'ı, Resulü (Hz. Muhammed'ini) ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar,  şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
Ölü sayısı arttı
Texas'ta selin bilançosu ağırlaşıyor
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Zeydan Karalar tutuklandı
Bizimkiler vazgeçti, onlar vazgeçmedi
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, yeni doğal gaz rezervini duyurdu
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Aygün tutuklanmıştı
Başkan Vekili Ahmet Şahin de tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi
Adıyaman Belediye Başkanı Tutdere ile ilgili karar
Adli kontrol şartıyla ev hapsi
Manavgat Belediye Başkan Yardımcısı tutuklandı
Baklava kutusunda 'rüşvet' iddiası
Sıcaklıkta zirve günü!
İstanbul yarın kavrulacak
Gözyaşları sel olup aktı
Şehitlerimize veda vakti
Sıcaklarda hayatta kalma rehberi
Termometreler yükseliyor
Havalimanları güvenliğinde şaşırtan incelikler var
Uçaklara neden sıvı madde alınmıyor?
Türkiye'ye üçüncü sınıf ülke muamelesi
Avrupa, Türkiye'den her 3 vize başvurusundan birini reddediyor
Bu gece yarısından itibaren geçerli olacak
Motorine bir zam daha
Haziranda elektriklide yeni lider şaşırttı
Togg zirveden indi
Uzmanlardan sıcak uyarısı
11.00-16.00 arası dışarı çıkmayın
Konu, 4+4+4 eğitim sistemi
Araştırma sonuçları açıklandı
Ölü sayısı arttı
Texas'ta selin bilançosu ağırlaşıyor
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Zeydan Karalar tutuklandı
123456789101112131415
Ölü sayısı arttı
Texas'ta selin bilançosu ağırlaşıyor
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Zeydan Karalar tutuklandı
Bizimkiler vazgeçti, onlar vazgeçmedi
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, yeni doğal gaz rezervini duyurdu
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Aygün tutuklanmıştı
Başkan Vekili Ahmet Şahin de tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi
Adıyaman Belediye Başkanı Tutdere ile ilgili karar
Adli kontrol şartıyla ev hapsi
Manavgat Belediye Başkan Yardımcısı tutuklandı
Baklava kutusunda 'rüşvet' iddiası
Sıcaklıkta zirve günü!
İstanbul yarın kavrulacak
Gözyaşları sel olup aktı
Şehitlerimize veda vakti
Sıcaklarda hayatta kalma rehberi
Termometreler yükseliyor
Havalimanları güvenliğinde şaşırtan incelikler var
Uçaklara neden sıvı madde alınmıyor?
Türkiye'ye üçüncü sınıf ülke muamelesi
Avrupa, Türkiye'den her 3 vize başvurusundan birini reddediyor
Bu gece yarısından itibaren geçerli olacak
Motorine bir zam daha
Haziranda elektriklide yeni lider şaşırttı
Togg zirveden indi
Uzmanlardan sıcak uyarısı
11.00-16.00 arası dışarı çıkmayın
Konu, 4+4+4 eğitim sistemi
Araştırma sonuçları açıklandı
Ölü sayısı arttı
Texas'ta selin bilançosu ağırlaşıyor
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Zeydan Karalar tutuklandı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.