Diyalog ve hoşgörü ki, modern misyonerlik olduğu artık tartışma gerektirmeyecek kadar açıktır, genç dimağları zehirlemeye devam ediyor.
Yüzyıllardır Tevhid inancının bayraktarlığını yapan bu milleti değiştirmeyi, dönüştürmeyi amaçlayan bu sinsi planın temsilcileri sık sık diyaloğun meyvelerinden bahsediyorlar, iz'an ve idrak sahibi insanların tamamı da ittifakla, meyve dedikleri bu şeylerin milletimizi zehirlemekte olduğunu söylüyor.
Diyalog masalına bulaşmadan önce sahih ehli sünnet itikadı üzere yaşayan, bu sahih İslam inancını savunan bir çok insan, okur - yazar takımı, bu illetle malul olduktan sonra ölçüleri, ilkeleri bir çırpıda bir kenara atmış durumdalar.
"Hıristiyan - Müslüman çerçevesi" bu diyalog sürecinin sonucunda ortaya çıkmış bir kavramdır ve diyalog meyvelerinden zehirlenen bir akademisyene aittir. Bir insanın aynı anda hem Hıristiyan hem de Müslüman olması durumu, bu çarpıtılmış kafanın ürünüdür. Allah (cc), bir çok ayet-i kerimede, rahmet ve mağfiretine mazhariyeti, bu ilahi rahmete hak kazanmayı, son peygamber Hz. Muhammed Mustafa'ya (sav) iman etmeye, muhabbet beslemeye, yardım ve destek olma şartına bağladığı halde, haşa, Allah'tan daha merhametli rollerine soyunarak, son peygambere inanmayanlara da merhamet nazarı ile bakma teklifi de yine bu ütülenmiş kafaların ürünüdür.
Diyalog meyvelerinin, itikadi ölçüleri, ehli sünnet inancını nasıl altüst ettiğini, bulaştığı yeri nasıl zehirlediğini anlamak için Doç. Dr. Mehmet Önal'ın şu satırlarını okumak yeterlidi zannediyorum.
Mezkur şahsiyet, Diyalog Avrasya'nın yayın organı olan "DA" dergisinin beşinci sayısında "Sergiyer Posat ve Hacı Bayram Veli'nin güvercinleri" başlığı altında şunları yazmıştı. Sevgiyev Posat'ın, Moskova yakınlarında bir kilisenin adı olduğunu hatırlatarak, yazılanları birlikte okuyalım:
"Topkapı ve Kremlin, aynı ortak amacı taşır günümüzde. Büyük Sultanahmet Camii ile, Kurtarıcı İsa Katedrali... benzer fonksiyonu ile gülümseyiverir"
"Bir manevi atmosfer yaşanırken, dünya meşgalesi ve karmaşası unutulur. Sergiyev Posat'a ulaştığınız zaman, insanda bir başka duygu zemini başlar."
"Mosova'da Sergiyev Posat ile Ankara'da Hacı Bayram Veli Külliyesi... Fonksiyon açısından benzeşir."
"Budapeşte'de Gül Baba'nın türbesi, Urfa'da Balıklı Göl, Ankara'da Hacı Bayram Külliyesi ve Moskova'da Sergiyev Posat... Yüce mekanlardır."
"Çanlar çalınır, ezanlar okunur. O güzeller güzeli tecelli, hangi seste bulunmaz ki."
İşte değerli dostlar, Dinlerarası Diyalog sürecinin insanımızı getirip fırlattığı inanç uçurumu bu.
Şimdi bu zehirlenmeyi nerede, nasıl tedavi edeceksiniz?
Yüzyıllardır Tevhid inancının bayraktarlığını yapan bu milleti değiştirmeyi, dönüştürmeyi amaçlayan bu sinsi planın temsilcileri sık sık diyaloğun meyvelerinden bahsediyorlar, iz'an ve idrak sahibi insanların tamamı da ittifakla, meyve dedikleri bu şeylerin milletimizi zehirlemekte olduğunu söylüyor.
Diyalog masalına bulaşmadan önce sahih ehli sünnet itikadı üzere yaşayan, bu sahih İslam inancını savunan bir çok insan, okur - yazar takımı, bu illetle malul olduktan sonra ölçüleri, ilkeleri bir çırpıda bir kenara atmış durumdalar.
"Hıristiyan - Müslüman çerçevesi" bu diyalog sürecinin sonucunda ortaya çıkmış bir kavramdır ve diyalog meyvelerinden zehirlenen bir akademisyene aittir. Bir insanın aynı anda hem Hıristiyan hem de Müslüman olması durumu, bu çarpıtılmış kafanın ürünüdür. Allah (cc), bir çok ayet-i kerimede, rahmet ve mağfiretine mazhariyeti, bu ilahi rahmete hak kazanmayı, son peygamber Hz. Muhammed Mustafa'ya (sav) iman etmeye, muhabbet beslemeye, yardım ve destek olma şartına bağladığı halde, haşa, Allah'tan daha merhametli rollerine soyunarak, son peygambere inanmayanlara da merhamet nazarı ile bakma teklifi de yine bu ütülenmiş kafaların ürünüdür.
Diyalog meyvelerinin, itikadi ölçüleri, ehli sünnet inancını nasıl altüst ettiğini, bulaştığı yeri nasıl zehirlediğini anlamak için Doç. Dr. Mehmet Önal'ın şu satırlarını okumak yeterlidi zannediyorum.
Mezkur şahsiyet, Diyalog Avrasya'nın yayın organı olan "DA" dergisinin beşinci sayısında "Sergiyer Posat ve Hacı Bayram Veli'nin güvercinleri" başlığı altında şunları yazmıştı. Sevgiyev Posat'ın, Moskova yakınlarında bir kilisenin adı olduğunu hatırlatarak, yazılanları birlikte okuyalım:
"Topkapı ve Kremlin, aynı ortak amacı taşır günümüzde. Büyük Sultanahmet Camii ile, Kurtarıcı İsa Katedrali... benzer fonksiyonu ile gülümseyiverir"
"Bir manevi atmosfer yaşanırken, dünya meşgalesi ve karmaşası unutulur. Sergiyev Posat'a ulaştığınız zaman, insanda bir başka duygu zemini başlar."
"Mosova'da Sergiyev Posat ile Ankara'da Hacı Bayram Veli Külliyesi... Fonksiyon açısından benzeşir."
"Budapeşte'de Gül Baba'nın türbesi, Urfa'da Balıklı Göl, Ankara'da Hacı Bayram Külliyesi ve Moskova'da Sergiyev Posat... Yüce mekanlardır."
"Çanlar çalınır, ezanlar okunur. O güzeller güzeli tecelli, hangi seste bulunmaz ki."
İşte değerli dostlar, Dinlerarası Diyalog sürecinin insanımızı getirip fırlattığı inanç uçurumu bu.
Şimdi bu zehirlenmeyi nerede, nasıl tedavi edeceksiniz?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ekmeğimin yarısını kim yedi? / 14.05.2024
- İktidar sahiplerinin küpleri bir dolsaydı… / 13.05.2024
- Tasarruf kaplumbağa israf ise tavşan hızında / 11.05.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- İktidar sahiplerinin küpleri bir dolsaydı… / 13.05.2024
- Tasarruf kaplumbağa israf ise tavşan hızında / 11.05.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024