Diyanet İşleri Başkanlığı, Hicaz bölgesini Osmanlı'dan kopartmak üzere İngilizler tarafından kafalanmış ve görevlendirilmiş Cemalettin Efgani, Muhammed Abduh ve Reşit Rıza "masonik troyka"sının "Menar tefsiri"nin adeta özetlenmiş haline II. Vatikan Konsli'nin 1965'te karar altına aldığı "dinlerarası diyalog" elbisesi giydirilmiş tarzını, AB sürecinin "çağdaş tefsir"i olarak piyasaya sürdü.
Dilerseniz önce bu "troyka"yı tanıyalım.
İskoçların bile reddettiği
mason Efgani
İran Esedâbâd doğumlu Cemaleddin Efganî, İngiliz belgelerine göre "tanrıya inanma" şartı koşan İskoç Mason Locası'na üye iken, buradan "tanrısızlık" ithamıyla kovulmuş, o da "tanrı tanımazlık"ın makbul sayıldığı Fransız Grand Orient Locası'na reis olmuştur (Bkz. Alaaddin Yalçınkaya, Cemaleddin Efgani, İstanbul 1991, Osmanlı Yayınları, s. 131-132; Muhammed Reşad, Cemaleddin Efgani Hakkında Makaleler, İstanbul 1416/1996, s. 21, dipnot: 36). Efgani, aynı zamanda Kahire Mason locasını kurdu ve oranın reisi oldu. Öğrencisi Abduh ile birlikte Paris'ta "el-Urvetü'l-Vüskâ" adlı bir gazete çıkardı
II. Abdulhamid: Efgani İngiliz maskarası
II.Abdulhamid Han'ın, Efgani'yle ilgili söylediği şu sözlere bakarsak Efgani'nin nasıl birisi olduğu daha iyi anlaşılacaktır: "...Hilafet'in elimde olması sürekli olarak İngilizleri tedirgin etti. Blund adlı bir İngilizle Cemaleddin Efgani adlı bir maskaranın elbirliği ederek İngiliz hariciyesinde hazırladıkları bir plân elime geçti... Cemaleddin-i Efgani'yi yakından tanırdım. Mısır'da bulunuyordu. Tehlikeli bir adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya müslümanlarını ayaklandırmayı teklif etmişti; buna muktedir olamadığını biliyordum. Ayrıca İngilizler'in adamı ve çok muhtemel olarak İngilizler beni sınamak için bu adamı hazırlamışlar idi. Derhal reddettim. Bu sefer Blund'la işbirliği yaptı. Kendisini İstanbul'a çağırttım... Bir daha İstanbul'dan çıkmasına izin vermedim" (Bkz. Abdulhamid Han, Sultan Abdulhamidin Hatıra Defteri (Haz. İsmet Bozdağ), İstanbul 1986 (8. Baskı), Pınar Yay., s. 73)
Ezher'e masonluğu
sokan Abduh
Efgani'nin talebesi olan Muhammed Abduh ise Mısır doğumlu. Abduh gibilerinin kimler tarafından destek gördüğüne dair zamanında İngiltere'nin Mısır sömürge valisi Lord Cromer'in söylediği şu söz ibretliktir: "Kuşkusuz İslâmî reformist hareketin geleceği Şeyh Muhammed Abduh'un çizdiği yolda ümit vaadediyor. Ve o yolun yolcuları Avrupa'nın her türlü yardım ve teşviklerine lâyıktırlar" (M. Muhammed Hüseyin, Modernizmin İslâm Dünyasına Girişi, (Trc. S. Özel), İstanbul 1986, İnsan Yayınları, s. 91-92 (Cromer'in 1905 yıllığının 7. maddesinden naklen).
Merhum Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Abduh'la ilgili şunları söylemiştir: "...Üstadı Efgani vasıtasıyla, masonluğu Ezher'e idhâl(sokan) eden odur" (Mustafa Sabri Efendi, Mevkıfu'l-Akl ve'l-İlm ve'l-Alem, Beyrut 1314 (3.Baskı), c. I, s. 133; Terc: İbrahim Sabri Efendi (Yazma), c. I, s. 111'den naklen Muhammed Reşad, s. 28).
Masonik troyka İngilizlerle
işbirliği halinde
Abduh, Osmanlı'ya karşı Urabi veya A'rabi Paşa isyanında elebaşı ve fetvacıbaşı rolü de üstlenerek Mısır'ın İngiliz birlikleri tarafından 1300/1882 yılında işgal edilmesine ciddi katkılar sağladı. Efganî'nin reisliğini yaptığı Kahire Mason Locası üyeleri, İngilizlerle işbirliği hâlinde faâliyette bulunuyordu. Abduh'a üç yıllık sürgün cezası verildi (Bkz. M. Zeki İşcan, M. Abduh'un Dini ve Siyasi Görüşleri, AÜSBE, gayr-ı matbu doktora tezi, Erzurum, 1997).
Büyük mason Efgani'nin küçük mason talebesi Abduh'un çömezi olan Reşit Rıza ise aslen Bağdatlıdır. O da mason üstadları gibi mucizeleri inkar etmiş, hadislerle ve icmâ ile hükmü kesinleşmiş pek çok meseleyi reddetmiştir (Bkz. Hasib es-Samarrai, Dinî Modernizmin Üç Şövalyesi, Ezher Ünv. Doktora tezi, İstanbul 1419/1998, Bedir Yayınları, s. 149-264)
Said-i Nursi akıl almış
İlginçtir; bugün "Vatikan'ın dinlerarası diyaloguna en uygun kaynak ve zemin" (Bkz., Yeni Asya, 16 Ekim 2004, sayı 12407) olarak kullanılan risalelerin müellifi Said-i Nursi, Mardin'de Cemaleddin Efgani'nin "siyasette muktesit meslek"i ondan öğrendim (Beyanat ve Tenvirler, s. 105) dediği talebesiyle görüşüp fikirleri hakkında bilgi sahibi olmuş, İttihad-ı İslam'da seleflerini sayarken, Efgani'nin ismini de zikretmiştir (Tarihçe-i Hayat, s. 39, 59) (Bkz: www.yeniasya.org.tr/index.asp? Section=Enstitu& SubSection=EnstituSayfasi&Date=28.07.2000)
20. asrın İngilizlerinin kurtlar masasındaki Osmanlı'yı tahayyül edin; Hicaz bölgesinde Vehhabiliğin kurucusu Muhammed Abdülvehhap, Mısır-Suriye'de masonik troyka Efgani, Abduh ve Reşit Rıza, Anadolu'da ise "Hristiyan şehit" (Bkz. S. Nursi, Kastamonu Lahikası, s. 79) kavramını türeten ve "misyonerler ve Hristiyan ruhanileriyle ittifakı öneren" (Bkz. Emirdağ Lahikası, Emirdağ Lahikası, s. 139; Lemalar, 20. Lema, 1. n, 2. s.) diyalogcu Said-i Nursi... Fikirleri ve akaidleri birbirlerine oldukça yakın. Sizce de ilginç bir tesadüf değil mi?
"Hicaz, Suriye ve Mısır işi" bitirildi; sıra Anadolu'da mı acaba, diye düşünmek gerekmez mi? AB ve "dinlerarası diyalog" sürecinde olan bitenleri şöyle bir düşünün bakalım...
Abduh ve Reşit Rıza, Muhammed Abdulvehhab'a Vehhabiliği kurduran İngilizlerden aldıkları akıl ve ilhamla "Menar tefsiri"ni kaleme almışlar (Bkz. M. Abduh-R. Rıza, el-Menar, Dar'ul Fikr, 2. baskı)
Temel dayanak "masonik troyka"nın Menar'ı
Diyanet'in, dört akademisyene hazırlattığı ve AB sürecinde kendisiyle İslam'ın güncellenmesi nümayişleri yaptığı "çağdaş meal ve tefsir"in en temel kaynağı işte bu Abduh ve Rıza'nın ortak çalışması olan "Menar tefsiri"dir. Diyanet'in yaptırdığı çalışmada en çok başvurulan, en güçlü kaynak ve referans olarak gösterilen, kendisine dayanılarak 15 asırdan beri hiçbir İslam aliminin zikretmediği yeni yeni hükümler ihdas edilen "ana tefsir" işte bu Menar'dır. Diyanet'in çağdaş tefsiri, bir bakıma Menar'ın özetlenmiş ve Müslüman Türk milletinin nabzına göre şerbetlenmiş halidir.
Özellikle Hz. Muhammed'e iman etmenin cennetlik olmak için şart olup olmadığı, Ehl-i Kitab'ın Hz. Muhammed'i kabul ve ikrar etmeden cennete girip giremeyeceği, Kur'an-ı Kerim'in Ehl-i Kitab'ın küfürde olduğuna dair hükümlerinin yumuşatılması, İslam'dan dönenlere (mürted) ilişkin "ilahi müeyyide"lerin hafifletilmesi gibi konularda Katoliklerin 1965'teki II. Vatikan Konsili'nde karar altına aldıkları "dinlerarası diyalog misyonu"na uygun hükümler ihdas etmede Abduh-Rıza'nın Menar'ı kaynak ve dayanak olarak kullanılmıştır (Bkz. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Heyet, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları, Ankara, c. 1, s. 68, 69, 197, 199, 233).
Matta, Morkas, Luka, Yuhanna gibi papazların İncillerinden bölümlerin ve Talmud'un da "Kur'an-ı Kerim'in tefsiri için referans ve kaynak" olarak kullanıldığı Diyanet'in "çağdaş tefsir"indeki "AB sürecine uydurulmuş teviller"e ve "birbirini yalanlayan çelişkili sayfalar"a önümüzdeki günlerde teferruatıyla dikkat çekeceğiz. Hükümet ve Diyanet, milli ve dini bütünlüğümüz bakımından bu çalışmayı piyasadan toplatmalıdır.
Siz siz olun; AB sürecindeki politik, dinsel, kültürel ve özellikle "akaidimizi ilgilendiren" oyunlara gelmeyin... Dost hatırlatması bu.
Dilerseniz önce bu "troyka"yı tanıyalım.
İskoçların bile reddettiği
mason Efgani
İran Esedâbâd doğumlu Cemaleddin Efganî, İngiliz belgelerine göre "tanrıya inanma" şartı koşan İskoç Mason Locası'na üye iken, buradan "tanrısızlık" ithamıyla kovulmuş, o da "tanrı tanımazlık"ın makbul sayıldığı Fransız Grand Orient Locası'na reis olmuştur (Bkz. Alaaddin Yalçınkaya, Cemaleddin Efgani, İstanbul 1991, Osmanlı Yayınları, s. 131-132; Muhammed Reşad, Cemaleddin Efgani Hakkında Makaleler, İstanbul 1416/1996, s. 21, dipnot: 36). Efgani, aynı zamanda Kahire Mason locasını kurdu ve oranın reisi oldu. Öğrencisi Abduh ile birlikte Paris'ta "el-Urvetü'l-Vüskâ" adlı bir gazete çıkardı
II. Abdulhamid: Efgani İngiliz maskarası
II.Abdulhamid Han'ın, Efgani'yle ilgili söylediği şu sözlere bakarsak Efgani'nin nasıl birisi olduğu daha iyi anlaşılacaktır: "...Hilafet'in elimde olması sürekli olarak İngilizleri tedirgin etti. Blund adlı bir İngilizle Cemaleddin Efgani adlı bir maskaranın elbirliği ederek İngiliz hariciyesinde hazırladıkları bir plân elime geçti... Cemaleddin-i Efgani'yi yakından tanırdım. Mısır'da bulunuyordu. Tehlikeli bir adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya müslümanlarını ayaklandırmayı teklif etmişti; buna muktedir olamadığını biliyordum. Ayrıca İngilizler'in adamı ve çok muhtemel olarak İngilizler beni sınamak için bu adamı hazırlamışlar idi. Derhal reddettim. Bu sefer Blund'la işbirliği yaptı. Kendisini İstanbul'a çağırttım... Bir daha İstanbul'dan çıkmasına izin vermedim" (Bkz. Abdulhamid Han, Sultan Abdulhamidin Hatıra Defteri (Haz. İsmet Bozdağ), İstanbul 1986 (8. Baskı), Pınar Yay., s. 73)
Ezher'e masonluğu
sokan Abduh
Efgani'nin talebesi olan Muhammed Abduh ise Mısır doğumlu. Abduh gibilerinin kimler tarafından destek gördüğüne dair zamanında İngiltere'nin Mısır sömürge valisi Lord Cromer'in söylediği şu söz ibretliktir: "Kuşkusuz İslâmî reformist hareketin geleceği Şeyh Muhammed Abduh'un çizdiği yolda ümit vaadediyor. Ve o yolun yolcuları Avrupa'nın her türlü yardım ve teşviklerine lâyıktırlar" (M. Muhammed Hüseyin, Modernizmin İslâm Dünyasına Girişi, (Trc. S. Özel), İstanbul 1986, İnsan Yayınları, s. 91-92 (Cromer'in 1905 yıllığının 7. maddesinden naklen).
Merhum Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Abduh'la ilgili şunları söylemiştir: "...Üstadı Efgani vasıtasıyla, masonluğu Ezher'e idhâl(sokan) eden odur" (Mustafa Sabri Efendi, Mevkıfu'l-Akl ve'l-İlm ve'l-Alem, Beyrut 1314 (3.Baskı), c. I, s. 133; Terc: İbrahim Sabri Efendi (Yazma), c. I, s. 111'den naklen Muhammed Reşad, s. 28).
Masonik troyka İngilizlerle
işbirliği halinde
Abduh, Osmanlı'ya karşı Urabi veya A'rabi Paşa isyanında elebaşı ve fetvacıbaşı rolü de üstlenerek Mısır'ın İngiliz birlikleri tarafından 1300/1882 yılında işgal edilmesine ciddi katkılar sağladı. Efganî'nin reisliğini yaptığı Kahire Mason Locası üyeleri, İngilizlerle işbirliği hâlinde faâliyette bulunuyordu. Abduh'a üç yıllık sürgün cezası verildi (Bkz. M. Zeki İşcan, M. Abduh'un Dini ve Siyasi Görüşleri, AÜSBE, gayr-ı matbu doktora tezi, Erzurum, 1997).
Büyük mason Efgani'nin küçük mason talebesi Abduh'un çömezi olan Reşit Rıza ise aslen Bağdatlıdır. O da mason üstadları gibi mucizeleri inkar etmiş, hadislerle ve icmâ ile hükmü kesinleşmiş pek çok meseleyi reddetmiştir (Bkz. Hasib es-Samarrai, Dinî Modernizmin Üç Şövalyesi, Ezher Ünv. Doktora tezi, İstanbul 1419/1998, Bedir Yayınları, s. 149-264)
Said-i Nursi akıl almış
İlginçtir; bugün "Vatikan'ın dinlerarası diyaloguna en uygun kaynak ve zemin" (Bkz., Yeni Asya, 16 Ekim 2004, sayı 12407) olarak kullanılan risalelerin müellifi Said-i Nursi, Mardin'de Cemaleddin Efgani'nin "siyasette muktesit meslek"i ondan öğrendim (Beyanat ve Tenvirler, s. 105) dediği talebesiyle görüşüp fikirleri hakkında bilgi sahibi olmuş, İttihad-ı İslam'da seleflerini sayarken, Efgani'nin ismini de zikretmiştir (Tarihçe-i Hayat, s. 39, 59) (Bkz: www.yeniasya.org.tr/index.asp? Section=Enstitu& SubSection=EnstituSayfasi&Date=28.07.2000)
20. asrın İngilizlerinin kurtlar masasındaki Osmanlı'yı tahayyül edin; Hicaz bölgesinde Vehhabiliğin kurucusu Muhammed Abdülvehhap, Mısır-Suriye'de masonik troyka Efgani, Abduh ve Reşit Rıza, Anadolu'da ise "Hristiyan şehit" (Bkz. S. Nursi, Kastamonu Lahikası, s. 79) kavramını türeten ve "misyonerler ve Hristiyan ruhanileriyle ittifakı öneren" (Bkz. Emirdağ Lahikası, Emirdağ Lahikası, s. 139; Lemalar, 20. Lema, 1. n, 2. s.) diyalogcu Said-i Nursi... Fikirleri ve akaidleri birbirlerine oldukça yakın. Sizce de ilginç bir tesadüf değil mi?
"Hicaz, Suriye ve Mısır işi" bitirildi; sıra Anadolu'da mı acaba, diye düşünmek gerekmez mi? AB ve "dinlerarası diyalog" sürecinde olan bitenleri şöyle bir düşünün bakalım...
Abduh ve Reşit Rıza, Muhammed Abdulvehhab'a Vehhabiliği kurduran İngilizlerden aldıkları akıl ve ilhamla "Menar tefsiri"ni kaleme almışlar (Bkz. M. Abduh-R. Rıza, el-Menar, Dar'ul Fikr, 2. baskı)
Temel dayanak "masonik troyka"nın Menar'ı
Diyanet'in, dört akademisyene hazırlattığı ve AB sürecinde kendisiyle İslam'ın güncellenmesi nümayişleri yaptığı "çağdaş meal ve tefsir"in en temel kaynağı işte bu Abduh ve Rıza'nın ortak çalışması olan "Menar tefsiri"dir. Diyanet'in yaptırdığı çalışmada en çok başvurulan, en güçlü kaynak ve referans olarak gösterilen, kendisine dayanılarak 15 asırdan beri hiçbir İslam aliminin zikretmediği yeni yeni hükümler ihdas edilen "ana tefsir" işte bu Menar'dır. Diyanet'in çağdaş tefsiri, bir bakıma Menar'ın özetlenmiş ve Müslüman Türk milletinin nabzına göre şerbetlenmiş halidir.
Özellikle Hz. Muhammed'e iman etmenin cennetlik olmak için şart olup olmadığı, Ehl-i Kitab'ın Hz. Muhammed'i kabul ve ikrar etmeden cennete girip giremeyeceği, Kur'an-ı Kerim'in Ehl-i Kitab'ın küfürde olduğuna dair hükümlerinin yumuşatılması, İslam'dan dönenlere (mürted) ilişkin "ilahi müeyyide"lerin hafifletilmesi gibi konularda Katoliklerin 1965'teki II. Vatikan Konsili'nde karar altına aldıkları "dinlerarası diyalog misyonu"na uygun hükümler ihdas etmede Abduh-Rıza'nın Menar'ı kaynak ve dayanak olarak kullanılmıştır (Bkz. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Heyet, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları, Ankara, c. 1, s. 68, 69, 197, 199, 233).
Matta, Morkas, Luka, Yuhanna gibi papazların İncillerinden bölümlerin ve Talmud'un da "Kur'an-ı Kerim'in tefsiri için referans ve kaynak" olarak kullanıldığı Diyanet'in "çağdaş tefsir"indeki "AB sürecine uydurulmuş teviller"e ve "birbirini yalanlayan çelişkili sayfalar"a önümüzdeki günlerde teferruatıyla dikkat çekeceğiz. Hükümet ve Diyanet, milli ve dini bütünlüğümüz bakımından bu çalışmayı piyasadan toplatmalıdır.
Siz siz olun; AB sürecindeki politik, dinsel, kültürel ve özellikle "akaidimizi ilgilendiren" oyunlara gelmeyin... Dost hatırlatması bu.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019