Dokuzuncu haçlı seferi: Büyük Ortadoğu Projesi-I

Ortaçağ'da, 1095-1272 yılları arasında, batı Hıristiyan dünyasından İslam ülkelerine "Haçlı Seferleri" düzenlenmişti. 200 yıla yakın (177) yıl süren haçlı seferleri Avrupa'daki tüm Hıristiyanların katılımıyla ve papazların teşviki ile kralların öncülüğünde İslam ülkelerine yapılan amansız saldırılardı. Büyük bir şans eseri, haçlı seferleri başlamadan önce Türkler Anadolu'ya gelmiş; Selçuklu Devlet'ini kurmuşlardı. Haçlıların yolu da Anadolu'dan geçiyordu. Haçlılar o güne kadar görülmemiş kalabalıklar halinde saldırıyorlardı. I. Haçlı Seferi 600.000 kişiyle İznik'e girdi. Selçuklu hükümdarı I. Kılıçaslan'a çarpan Haçlılar Anadolu'da eridi. Ancak 40.000 kişi ile Kudüs'e ulaşabildiler.
İkinci dalga haçlı seferi 1147'de toplandı ve Anadolu'da Sultan I. Mesut tarafından yok edildiler. 1189 yılında yola çıkan üçüncü dalgayı da yine Anadolu'da Sultan II. Kılıçaslan yok etti.
Dördüncü Haçlılar İstanbul'a, Bizans'a saldırdı. İstanbul'u yağmaladılar. Kendi dindaşları olan Ortodoks Hıristiyanlara yapmadıklarını bırakmadılar.
Haçlı seferleri batının Katolik dünyasının İslam üzerine saldırılarıdır. Doğu Ortodoks dünyası bu seferlere katılmamıştır. Günümüzde başlatılan ve "9'uncu Haçlı Seferi" diye adlandırılan Büyük Ortadoğu Projesi de ABD öncülüğünde batının, Katolik dünyasının, İslam ülkelerine saldırılarıdır. Bu seferde de Ortodoks dünyasının en büyük devleti olan Rusya yoktur. Aksine Rusya karşılarında, İslam cephesinde yer almıştır.
Tekrar "Haçlı" kavramına dönersek: Tarihçiler, batı Hristiyan dünyasının birleşerek İslam ülkelerine yaptıkları seferleri 1272 yılında düzenlenen sekizinci seferle bitirmiş; ondan sonra yapılan kutsal ittifakları haçlı seferi saymamışlar. Bunlar ittifak da olsa bir devlete mesela Osmanlı'ya karşı sayılmıştır. Topyekûn İslâm'a yönelik haçlı seferi "Büyük Ortadoğu Projesi" ve onun uygulamaları (Arap Baharı), Irak, Afganistan, Libya, Mısır, Suriye savaşları; 22 İslam ülkesinin parçalanıp 220 kantona bölünmesi projesidir ki bunun içinde Türkiye de vardır.
Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili yayınlanan bütün haritalarda Türkiye haritası parçalanmış olarak görülmektedir. Bu harita karşısında Türkiye'nin "Stratejik Ortaklıklığı"nın, "Eş Başkanlığı"nın açıklamasını ise yapabilecek mevki ve makamlara bırakıyorum.
Büyük Ortadoğu Projesi'ne haçlı seferi, hem de numaralandırarak "Dokuzuncu Haçlı Seferi" diyen ben değilim. ABD ve müttefiklerinin en yetkili makamları hem haçlı seferi, hem de "9. Haçlı Seferi" sözlerini telaffuz etmişlerdir:
1- George Bush (Filistin lideri Mahmud Abbas ile BBC'de yayınlanan görüşmesinde): Tanrıdan görev aldım. Afganistan ve Irak'ı işgal ettim. Biz siz Müslümanlar için 9. Haçlı Seferi'ni başlattık.
2- ABD Bşk. Yardımcısı Dick Cheney (Girişim Enstitüsü'nde konuşma): Başkan Bush'un haçlı seferi sözlerini destekliyorum. Savaşımız İslam'la. Biz Afganistan ve Irak'ı işgal etmeseydik, onlar İslam Birliği'ni kurup İsrail'i yok edeceklerdi."
3- Fransız Eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac (Amerikalı bir gazeteciye): "Hepimiz Bizans'ın çocuklarıyız. Avrupa'nın temel şartlarına uymuş bir Türkiye Avrupa için olağanüstü tehlikedir. Bu yüzden Büyük Ortadoğu Projesi gerçekleştirilmelidir."
4. ABD Dışişleri Eski Bakanı C. Rise (Washington Post gazetesine röportaj): "Başta Türkiye olmak üzere Fas'tan Basra Körfezi'ne kadar Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırlarının değişmesi gerekir."
5. B. Clinton "Yeni Bir Yüzyıl İçin Ulusal Güvenlik Stratejisi-1997" adlı belgeyi imzaladı. Belgenin konuyla ilgili önemli maddeleri:
a- Ekonomik çıkarlar gerektirirse silah zoruyla dünyada egemenlik kurmak.
b- Ortadoğu ve Hazar bölgelerindeki kaynaklara ulaşmak.
c- Rakip gücü engellemek.
d- Petrol, doğalgaz, bor, toryum gibi değerli kaynaklar üzerinde denetim.
e- İsrail'i emniyet altında tutmak.
f- Kutsal sayılan yerlerde Müslüman nüfusu yok etmek.
Yeni Dünya Düzeni Pojesi (1997), Dick Cheney, Richard Perle, William Kristol öncülüğünde oluşturuldu. Bu proje Büyük Ortadoğu Projesi'nin geniş anlatımıdır. ABD'nin gelecekte gücünü korumak için BOP'u gerçekleştirmekten başka çaresi yoktur.
2030 yıllarında petrol bitme noktasına gelecek yerini hidrojen alacaktır. Hidrojenin ucuz üretilebildiği tek maden "bor"dur. Borun %76'sı ülkemizdedir. Bu bizi BOP'un hedefine yerleştirmektedir.
(devam edecek)..