logo
20 NİSAN 2024

Dr. Şenol Şensoy: Renk körlüğü

02.07.2021 00:00:00
'Dr. Şenol Şensoy: Renk körlüğü' seslendirme dosyası:

Dün akşam mesai sonrası oğlumla eve dönerken önümüzde giden bir otomobilin rengi çok hoşuma gitti. Kahverenginin farklı bir tonuydu. "Oğlum şu arabanın rengi nedir?" diye sorduğumda, "Baba biliyorsun ben renk körüyüm, yeşil olabilir ya da bordo" dedi.

Birkaç gündür mesai arkadaşım ve dostum Önder, "Hocam bir makale yazın da yayınlayalım" diye beni uyarıyordu. Gün içinde bir çalışma yaptım ve 'kış uykusuna yatan kanser hücreleri' başlığı altında bir yazı yazmaya karar verdim. Ancak oğlumun renk körlüğü, eve gidince başlığı değiştirdi. 

7 Ocak 2021 tarihinde Cell dergisinde, tehdit altında olduğunu anlayan kanser hücrelerinin kendilerini korumak için 'çoğalma hızını yavaşlattığını' anlatan bir araştırma makalesi yayınlanmıştı. Kanser hücrelerinin böyle bir özelliğinin ilk defa keşfedildiği ifade edilen çalışmada, Toronto'daki Princess Margaret Kanser Merkezi'nden Dr. Catherine O'Brien, araştırmaya ilişkin şunları söylemişti: 

"Tümör kendisini yavaşlatarak hayatta kalmak için enerjisini muhafaza eden bütünlüklü bir organizma gibi hareket ediyor. Zor şartlarda hayatta kalmak için bazı hayvanların da benzer şekilde davrandığı örnekler mevcut. Kanser hücreleri bu hayatta kalma stratejisini çok iyi şekilde öğrenmiş gibi görünüyor."

Bilim insanları, 100'den fazla memelinin zor çevre koşullarında embriyolarını güvenli şekilde koruyabilmek için düşük enerji seviyesi durumuna geçtiğini, kanser hücrelerinin de bu embriyonik hayatta kalma yöntemini öğrendiğini gözlemledi.

Princess Margaret Kanser Merkezi Araştırma Enstitüsü'nün başındaki Dr. Aaron Schimmer da hücrelerin "ayılara benzer şekilde" kış uykusuna yattığını belirtti. (Cancer cells hibernate like bears to evade harsh chemotherapy. (2021, Jan 07). University Health Network: www.uhn.ca adresinden alındı.)

Bu araştırma makalesi, bu yaklaşım çerçevesinde devam ediyor ve tedavide yeni yaklaşımlar ve daha etkili kemoterapi yöntemlerinin önünü açabileceğine dair öngörülerle sonlanıyor. 

Bu yeni keşif nedense beni hiç şaşırtmadı. Bütün canlılar aleminin yaratılışı gereği, temel davranış şeklinin çok benzer olduğu aşikar olan bir durumdur. Canlı hücrenin, gelişkin bir organizma veya bir insan vücudunun sağlığını koruyabilmek, varlığını devam ettirebilmek için birçok koruyucu mekanizmaya aslında yaratılıştan sahip olduğunu ve ihtiyaç halinde bu mekanizmaların devreye girdiğini insanlık çok uzun zamandan beri bilmektedir. Yaratılmış olan ilk insan ilim ehli yani yaşadığı dünya ve kendi varlığı (biyolojik, ruhsal ve akli kabiliyetleri) ile ilgili bilgi sahibi, bizim ifademizle âlim, modern batılı ifade ile aynı zamanda bilim adamı kimliği olan bir varlıktı. 

Buradan nereye gelmeye çalışıyorum? Sosyal, psikolojik, ekonomik veya biyolojik, yaşadığımız bütün hastalıkların (sorunların) mekanizmaları ve tedavi (çözüm) prensipleri birbirine büyük benzerlikler gösterir. Renk körü olan oğlumun renkleri tanımadaki eksikliği gibi hayata ve bilime hastalıklı bir bakış açısıyla bakarsanız her adımda tökezler ve insanlığın faydasına yeni keşifler yapma konusunda her zaman sınıfta kalırsınız. Kendi bakışımız ve irademizi ortaya koyabileceğimiz gün gelinceye kadar, bugünkü bilimsel çalışmaların, yöntem ve tedavi şekillerini uygulama konusunda ne yazık ki bir mahkûmiyetimiz var.       

Gelişen teknoloji, üretim şekilleri ve yaşam tarzlarının bütün menfi sonuçlarına rağmen ruh, beden ve akıl sağlığımızı korumak, hastalık ve sorunlarımıza çözüm noktasında yaratılışımıza uygun, geçmişten miras kalan hafızamızdan da faydalanarak doğal ve akılcı yaklaşımları hayatımıza geçirmek bir zarurettir. 

Kanserin tedavisinde, binlerce yıllık bir birikim ve günümüz teknolojik imkânlarından faydalanarak ortaya konulabilen fitoterapötik (bitkisel tedavi) yaklaşımlar bize çok büyük avantajlar sağlamaktadır. Tıbbi bitkilerin, hali hazırda yeni tedavi yaklaşımları geliştiremediğimiz kanser kök hücrelerinden, uyuyan kanser hücrelerine kadar kanserin her aşamasında faydalı etkilerinin olduğu yapılan çalışmalarda ortaya konulmuştur. Bir tıp doktoru olarak günümüz klasik tedavi yöntemlerini reddetmem etik ve bilimsel açıdan elbette mümkün değil. Ancak tedavi yaklaşımlarının riskleri ve yan etkileri konusunda duyarsız davranış ve yaklaşımları da kabul etmem mümkün değil. Tedavi yaklaşımları konusunda herhangi bir makinenin onarımını yapan mühendislik (mekanik) bir yaklaşımla değil, hastamızla mutlaka empati kurarak, evladına, kardeşine, ebeveynine duyduğu hissi bir yaklaşımla 'zarar vermemeyi önceleyerek' tedavi protokollerini uygulamamız gerekmektedir. 

Klasik tıbbi tedaviler, fitoterapi gibi geleneksel ve tamamlayıcı yöntemler, moral desteği, iyi beslenme, egzersiz ve kaliteli uyku, mümkün ise temiz hava ve huzurlu bir yaşam alanı gibi her türlü olumlu şart bir araya geldiğinde kanserin şifa bulmaması için hiçbir neden yoktur. Doktorun ve sistemin de hastanın iyileşmesi hususunda inancı tam olmalıdır. Hasta iyileşeceğine inanır ve iyileşmek isterse iyileşir. Kanaatimce hastasının tedavi olmayacağına inanan bir hekimin, ona tedavi vermesi de doğru değildir. Bu bir kandırmaca değil bir usuldür. Usülde bir yanlışlık varsa, asıl hükümsüz kalır. Uygunsuz bir usul ile doğru vasıtalar kullansanız bile hedefe ulaşamazsınız.

Yine İbn-i Sina'nın sözüyle bitirelim. "İyileşmeyecek hastalık yoktur, irade eksikliğinden başka."

 
Misafir Kalem / diğer yazıları
İstanbulspor küme düştü
Karagümrük son saniye penaltısıyla kazandı
CHP'li 408 başkana böyle seslendi
'Ayağa kalkın ve bu ülkeyi kurtarın'
İsrail'le ticareti savunmaya devam etti
'Sözlerimin arkasındayım'
'Yarım saat sonra gelir alırsın' dedi!
Torbacılık suç olmaktan çıktı mı?
Dev dalgalar yürekleri ağızlara getirdi
Antalya'da şiddetli fırtına!
1 Haşdi Şabi mensubu öldü, 8 asker yaralandı
Hava saldırısı mı, patlama mı?
'Takmaya devam edeceğim'
Rolex müdafaası!
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
İstanbulspor küme düştü
Karagümrük son saniye penaltısıyla kazandı
CHP'li 408 başkana böyle seslendi
'Ayağa kalkın ve bu ülkeyi kurtarın'
İsrail'le ticareti savunmaya devam etti
'Sözlerimin arkasındayım'
'Yarım saat sonra gelir alırsın' dedi!
Torbacılık suç olmaktan çıktı mı?
Dev dalgalar yürekleri ağızlara getirdi
Antalya'da şiddetli fırtına!
1 Haşdi Şabi mensubu öldü, 8 asker yaralandı
Hava saldırısı mı, patlama mı?
'Takmaya devam edeceğim'
Rolex müdafaası!
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.