Dünya yeni nizamın arifesinde

Dünya yaratıldığından beri ona kim hakim olmak istemedi ki, tabi dünyaya hakim olmak istemenin, isteyenler açısından kendilerine göre sebepleri vardı. Kimi ihtirasları için, kimi kendini dünyanın tek sahibi olarak düşündüğü için, kimileri hayalini canlandırdığı, kendince görmek istediği ilahı için, kimileri sadece kendi ırkının asil ırk olduğunu bu yüzden dünyanın hükümdarlığını kendilerinin hak ettiğini düşündüğü için, kimileri ise bu dünyanın yaradılış sebebini bilmesi ve de Yaradanın emanetine sahip çıkma hasebi ile dünyaya hakim olmak zorunluluğunda kaldığından dolayı hakim olmak istemişlerdir.
Dünyanın yaratıldığı günden bugüne kadar; nemrutlar, firavunlar, bizanslılar, Hitler, vs. ve de bu asırda ABD, AB, İsrail gibi ülkeler dünyamızı iğrenç bir hale, yaşanmayacak hale getirdiler. Dünyayı kendilerince parsel parsel bölen bu insanların karşısına her asırda haddini bildiren zümreler çıkmıştır. 
Nemrut'un karşısında Hz. İbrahim  (a.s) halkına kendini ilah olarak ilan edip halkına zulmeden Firavun'un karşısında Hz. Musa (a.s) cahiliye devrindeki asalak hayat yatı yaşayan garipleri ezen insanlık, Hak düşmanlarını yola getirmeye davet eden alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.v.s) kendi inancından başka bir inanca tahammülü olmayan kendi halkına zalim olan Bizanslıların karşısında dünyanın yaratıcısına olan kulluk borcundan dolayı dünyayı nizama salmak, haksıza haddini bildirmek, haklıya hakkını vermeyi görev kabul eden yüce türk milleti vardı.
Tarih'e baktığımızda hep şunu görmedik mi; zulmün her hortladığı dönemde zulüm gören zümreler arasından çıkan hak aşıkları zalimlere karşı her zaman zaferler kazanmıştır v ede kazanacaklardır. Neden mi? Hak'la beraber olan her zaman kazanır.
Günümüze geldiğimizde ise çeşitli oyunlarla bir formül bularak istediklerini, doğru olmadığı halde tüm dünyanın gözü önünde, insanlara kabul ettirerek dünyayı yeniden kendi tekelleri doğrultusunda nizamlamaya çalışıyorlar. Bu kirli emellerini, hükmettiği veya hükmetmek istedikleri ülkelerdeki halklara o ülke içinde yaşayan, her kuruşa satın alına bilen şahsiyetsizler vasıtası ile empoze ediyorlar. Mesela basın, loca, insanların inancı ve de milli duygularını çökertmek için yetiştirilmiş misyonerler ile, azınlık kavramını değiştirerek ülke içinde yaşayan birbirileri ile akrabalık bağları olan insanlar arasında fitne çıkararak, devlet idaresini kendileri belirleyerek o devletin ekonomik bağımsızlığını elinden alarak, bu saydığımız yollarla ülke insanını içten çökerterek emellerine ulaşıyorlar. Bu insanlık düşmanları bunları yaparken bunlara dur demeyen hatta bu tür insanların önünü açan idarecilerin adı ne olur? Bunlara ne denir? Bunu Aziz Milletime bırakıyorum. 
Bizim yaşadığımız coğrafyada İsrail merkezli yeni dünya nizamı kurulmak istenmektedir. İşte bu hesabın yerine gelmesi için siyonistler 100 yılı aşkın bir süreden beri çalışmaktadırlar. Önce İngilizler Filistinlileri Osmanlı'ya karşı kullanarak, Filistin arazisi Osmanlı'dan ayırdı, peşinden Araplar Filistin'de yani kendi topraklarında esir edilerek İsrail devleti kuruldu. Yıllardan beri bu bölgede Amerika Irak'ı kullanarak İran'la savaştı. Akabinde Amerika Saddam Hüesyin'i kullanarak Kuveyt petrollerine el koydu. Amerika sonunda Saddam'ın görevine Türkiye'yi kullanarak son verdi şimdi iyice düşünmek gerek sıra bizde mi yoksa!
Burada görünen şu ki, bu çakallar köpeksiz köy bulmuş değneksiz geziyorlar.
Yeni dünya düzeni asla ama asla Türk'ü esir, köle yapacak bir düzen olamaz. Türk olsa olsa ancak ve ancak Allah'ın kölesi olur. Hele hele de Allah'ın düşmanlarına asla boyun eğmez ve de eğmeyecektir. Bizim dedemiz Dumlupınar'da, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında boyun eğmedi, biz de o dedenin torunuysak boyun eğmeyiz, karşımızda düşmana boyun eğdiririz. 
Yeni dünya nizamını Allah'ın izni ile Oğuz Kağan belirlemiştir: "Gök kubbe çadırımız güneş bayrağımızdır." Merak edenlere duyurulur ne bu ne de gelecek asırlarda da değişmeyecek tek dünya düzeni işte budur. Her ne kadar insanımız entrikalarla bizden gözüküp bizim kuyumuzu kazıp vatanımızda gözü olan bu şahsiyetsizlere inanarak gün geçtikçe de kime inanacağını bilmeyen şüpheye düşse de insanımız tarihine bakarak ders çıkaracaktır. Çıkarmalıdır, çünkü dünyayı yeniden nizamlayacak adaletle hükmedecek ona hakkın emaneti gözü ile bakacak tek millettir. Zira tarih tekerrürden ibarettir. Milletimiz içinden dünyanın beklediği ve Türkiye'yi kainat devleti yapacak lidere sahip olmanın gururunu yaşayacaktır. Şu anda bu gururu yaşamak ve böyle bir insanla beraber olmaktan mutluluk duyuyorum. Halkımızda bu badireleri aşacak eğriyi doğruyu bilecek ve tarihi yeniden yazacak lideri Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le yeni dünya düzenini kuracaktır. 
Milli ve manevi değerlerimize her saldırıda sahip çıkan, ülkesine ve insanına ömrünü adayan,  milletini her tülü tehlikelere karşı uyaran bu asrın en büyük devlet adamı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i görmemek için adeta körlük rolü üstlenen medya, sıra vatanımızı her fırsatta batağa sürükleyen medya patronlarına devlet kasasından hortum bağlayanlara geldiğinde gözleri açılıyor. Gün gelecek ülkemiz üzerinde hesabı olanlar ve de bunlara alet olanlar milletimizi aldatmanın bedelini yüce Türk milletine ödeyeceklerdir.