Düşünüyorsanız…

Düşünüyorsanız, yöneticilerin gözünden düşmekten kurtulamazsınız.

Düşünüyorsanız, siyasi hayata çekidüzen veren siyasi iktidarların biraz tereddütle, biraz acaba ile baktığı listelere düşmeniz hemen hemen mukadderdir.

Düşünüyorsanız, bu işin bir adım sonrası sorgulayansınız demektir ki, bir toplumda her açıdan hakim güçler sorgulayanlardan pek hoşlanmazlar.

Düşünüyorsanız, kafanızda, 'neden, niçin, nasıl?' soruları uçuşuyor demektir ki, sizin bu haliniz birilerinin uykularını kaçırmak için yeterli bir sebeptir.

Düşünüyorsanız, düşenler-kalkanlar, arabasını dağdan aşıranlar ve düz yolda yolunu şaşıranlar dikkatinizden kaçmayacaktır.

Düşünüyorsanız, servetten, sermayeden azanlar, güç sarhoşluğundan ötürü kantarın ayarını bozanlar, hesap şuurunu kaybedip yetimi-yoksulu ezdikçe ezenler, toplumu ayakta tutan nice kırık kalplileri üzdükçe üzenler, haksız kazanç havuzunda yüzdükçe yüzenler, sizin hem kalbinize hem de kaleminize düşecektir.

Düşünüyorsanız, aynı ülkenin vatandaşları oldukları halde, aynı ülkede kadın oldukları halde, birileri çöplerden ekmek kırıntıları toplarken, akşamın karanlığında pazar artıklarından günlük sebze-meyve ihtiyacını karşılamaya çalışırlarken diğer birilerinin de kolunda elli bin liralık çanta ile dolaşması hem zihninize takılacak, hem de dilinize dolanacaktır.

Düşünüyorsanız, hayatın her alanındaki eşitsizlikler, her köşedeki haksızlıklar gözünüze takılacak, aklınızı meşgul edecek ve ülkenin külfetlerini paylaşırken aynı saftayız ama neden nimetlerini paylaşırken hep arka saflardayız diye soracaksınız.

Sizin bu sorgulayıcı, sorgulamacı haliniz ve tavrınız haliyle; "on kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul" şeklindeki taksimata ayarlı olan kişileri rahatsız edecektir.

Düşünmüyorsanız eğer, yöneticiler katında en makbul insanlar listesine akşamdan girdiniz demektir.

Düşünmüyorsanız, size düşen, belli merkezlerden üretilen ve kitlelere ezberletilen sloganları tekrarlamaktır.

Bilindiği gibi sloganların da hem ezberlemesi kolaydır hem de seslendirilmesi, herhangi bir külfeti de yoktur.

Düşünüyorsanız tehlikeli, düşünmüyorsanız makbulsünüz.

Ne yapsak, nasıl etsek acaba?

Bakın, yine düşündük.