Duydum, dondum kaldım

Bilindiği gibi TRT'nin kanallarından biri de Diyanet TV, özellikle tasavvuf musikisi alanında seviyeli ve ağır başlı programları var.
Geçtiğimiz günlerden birinde söz konusu kanalı seyrediyorum, seyirci soru soruyor, program sunucusu soruları not ediyor ve orada hazır bulunan bir hoca efendi de soruları cevaplıyor.
Sorular-cevaplar bir birini takip ederken, şehirlerimizden birinden arayan bir vatandaştan bir soru geldi:
"Hocama şunu sormak istiyorum; Cuma günü, tam namaz vaktinde imam camiye gitti ki camide sadece üç bayan var, o bayanlarla Cuma'yı kılabilir mi kılamaz mı?"
Cevap aynen şu: "Deliler, çocuklar ve kadınlar cemaat oluşturamayacağı için hayır kılamazlar".
Cevabı duydum, dondum kaldım.
Yanımdakilere tekrar teyid ettirdim, maalesef bu soruya canlı yayında, seksen milyonun huzurunda verilen cevap bu idi.
Delileri anladık, aklı olmadığı için emir ve yasaklar karşısında mükellef değildirler, çocuklar da henüz çocuk oldukları için mükellef sayılmazlar, peki aynı cümlede kadınların da zikredilmesi nereden çıkıyor?
Kadınlar dini emirler ve yasaklar karşısında mükellef sayılmıyorlar mı?
Namaz, Oruç, Hac ve Zekat gibi ibadetler karşısında, düğer İlahi emir ve yasaklar karşısında mükellef iseler, neden ve nasıl oluyor da camide cemaat oluşturma ehliyetine haiz olamıyorlar?
Nisa suresi 127. Ayette; "Kadınlar hakkında senden fetva isterler, de ki: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor?" buyuran Yüce Yaratıcı inzal ettiği son mesajının neresinde böyle bir fetva vermiştir?
Geçtiğimiz günlerde ülkemizde yapılan son nüfus sayımının sonuçları açıklandı, yaklaşık seksen bir milyon olmuşuz ve yine nüfusumuzun yaklaşık yarısı kadın.
Yaklaşık kırk milyon kadını cemaat saymayan -haşa- bir dinden mi söz ediyoruz?
Kitabullah'ta yer almayan, Kitap'ta yeri olmayan bu tür fetvalar nerden çıkıyor, hangi merkezlerde üretiliyor?
"Erkek veya kadın, kim mümin olur da güzel amellerden işlerse, işte onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar." (Nisa: 124).
"Erkek olsun kadın olsun, kim mümin olarak güzel işler yaparsa, elbette ona güzel bir hayat yaşatacak ve onları işledikleri en güzel işleri esas alarak ödüllendirecek, kötülüklerini bağışlayacağız." (Nahl: 97).
"Kim bir kötülük işlerse, sadece o kadar cezalandırılır. Ama, mümin olarak, ister erkek ister kadın, kim makbul ve güzel bir iş yaparsa, işte onlar cennete girer ve orada hesapsız nimetlere nail olurlar. "(Mü'min: 40).
"O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki, nurları önlerinde ve sağlarında parlayıp koşuyor. Kendilerine: "Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir" denilir. İşte büyük kurtuluş budur." (Hadid: 12).
"İman edenlere ise Allah, Firavun'un eşini misal getirir. O vakit bu Hatun şöyle niyaz etmişti: Ya Rabbî! Sen kendi nezdinde, cennette benim için bir konak yaptır, beni Firavun'dan ve onun kötü işinden kurtar, beni bu zalimler gürûhundan halas eyle!" (Tahrim: 11).