Duymadık Köyü

Gümüşhane'den, Erzurum'a giderken yol da bir yer ismi tabelası dikkatimi çekti; 'Duymadık Köyü' ilginç bir isim. Acaba neyi duymadılar diye bir de dalga geçtim.  Kısa bir araştırma şaşkınlığımı artırdı. Bu köye 'Duymadık' denmesinin sebebi, I. Dünya Savaşından haberleri yok. 1914 yılında başlayan ve 4 yıl süren savaştan haberleri yok. Artı, Kafkas Cephesinde yenilmemizin ardından Ruslar, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'i işgal etmişti. Tüm bunları burada yaşayan insanlar duymamış. 
Savaşın bitimine doğru Ruslar, Ermenilerle birlikte bölgeden çekilirken buradaki ormanları ateşe vermeleri üzerine köylülerde bir panik, 'ne oluyor'! Yangının sebebini merak edip köyün dışına çıkarlar. İşte o zaman I. Dünya Savaşından, Rus ve Ermeni işgalinden haberleri olurlar ve köyün adı 'Duymadık Köyü' olarak kalır.
Duymadık Köyünün etrafı dağlarla ve ormanla çevrili, dış dünya ile bağı çok yok. O dönemin ulaşım ve teknoloji imkânlarını düşünürsek I. Cihan Harbini duymamaları, Rus ve Ermeni işgalinden haberdar olmamaları normal.
20. yüzyılın başlarında bu tür olaylara normal, diyebiliriz ama 21. yüzyılda böyle bir şeye normal denmez haliyle.
Ama maalesef 'Duymadık Köyü' gerçeği, koskoca bir ülke oldu. 'Duymadık Türkiye' oldu. Hem de 21. yüzyılda. 
Doğuda terör almış başını gidiyor. Her gün asker ve polisimiz katlediliyor. Bazı evlerde feryatlar yükselirken bazı evlerden neşe ve kahkahalar yükseliyor. Kimse sormuyor, umursamıyor, ne oluyor, nereye gidiyoruz, kimsenin umurunda değil.
Rögar kapağına sıkışan kedi yavrusunu haber yapıp, dramatik şekilde anlatan kanallar, Kilis halkının yaşadığı dehşeti, dramı, vahşeti haber yapma gereği duymuyorlar. Her gün Kilis'e bomba yağdırılıyor. Kilis boşaltılıyor. Haberiniz var mı? Yok.    
Kilis üzerinden Türkiye'ye savaş açılmış durumda ama kimse duymuyor, görmüyor. İlla görmeniz, duymanız için Hatay'a, Antep'e, Maraş'a, Trabzon'a Samsun'a, Ankara'ya, İzmir'e, İstanbul'a mı bu bombaların düşmesi gerekiyor! Allah korusun böyle bir tabloda bile emin ol duymayan insanlar olacaktır.
Toplumdaki sosyal patlama ise kulaklarımızı tamamen sağır etti. Gözlerimizi kör etti. Hiç bir şey duymuyoruz, görmüyoruz. Ahlaksızlık, fuhuş, rüşvet, adam kayırma aldı başını gidiyor. Çocuklarımız cinsel istismara maruz kalıyor. Duymuyoruz, görmüyoruz!.. 
Amma da yaptın, diyenler olabilir. Evet, böyle vahim bir tabloyu kulaklar duyuyor, gözler görüyor. Ama kör olan, sağır olan kalp gözü, kalp kulağı?
Kalpler özürlü olduğu için yıllardır ülkenin felakete sürüklendiğini haykıran sesi de duymadı. Yani Prof. Dr. Haydar Baş'ı duymadı, görmedi. Sayın Baş yıllardır, gece gündüz demeden Türkiye'nin her noktasını karış karış gezdi. İnsanları uyardı, felaketi gösterdi. "Ülke 'zifiri karanlığa' girdi artık uyanın," diye haykırdı. Ama el birliği etmişçesine kimse duymadı. 
Milletimiz bu sesi duymamaya devam ettikçe terör daha da artacak. Sosyal yapımız daha da bozulacak. Belki de bu günleri arayacağız. İnşallah vakit geçmeden duymaya, görmeye ve anlamaya başlarız.