Şemsiye gibi dost
İstanbul'a 19 Ocak 1878 tarihinde gelen Eşref, üçüncü kaymakamlık imtihanını kazandıktan sonra şairlik şöhreti yayılmaya başlar. İlk şiir, Eşref'in gelecekte hangi vadide yoğunlaşacağı işaret eder gibidir. Tabii ki zehir zemberek bir hiciv:
"Petev-i ikbaldir herkesteki şevk-ü şitab,
Gör ki bir pervane kalma, şem'a vakta ki söner.
(Farkı yoktur şimdi bir şemsiyyeden bir dostun
Kim havada bir fena suret görünce ters döner!)
Layt erkek Eşref
Bazı erkeklerin eşlerinden korktuğunu duydukça hayret edesim gelir. Hele edebiyatçı geçinen, yazar takılan, gazeteci olarak ünlenen kişilerin bu korkuyu hissetmesi kıyamet alameti zahir! Peki şuna ne buyurulur? Hiciv edebiyatımızın en acımasız şairi Eşref'in bile karısından korktuğunu okuyunca doğrusu bütün "taşfırın erkekleri" adına üzüldüm. Sen tut padişahlara rest çek, idarecilerle cebelleş, sürgün ol, sonra da bir eksik etekten kork. Olacak iş mi yahu, layt şair n'olacak? Üstelik bu ötlek adamın dört kere evlilik yaptığını öğrenince, suçu tabii ki katmerleniyor. İlk karısı Gelenbeli Fatma, genç yaşta veremden ölmüş. Sarhoşken aldığı ikinci karısı Manisalı Ayşe çok çirkinmiş, boşayarak ayrılmış. Üçüncü karısı Hatice, eski kocasını kaybettikten sonra ölmüş. Hatice'nin üstüne Eşref'in aldığı Kıbrıslı Huriye de evlilikten bir yıl sonra, şairin ilk eşi gibi veremden ölmüş. Görüldüğü gib şairimiz, ayıkken aldıklarını verem edip, öbür tarafa gönderiyor. Kafası iyiyken aldığı çirkin hatunları ise boşuyor. İkinci eşi Ayşe için, "Dünya benden korktu, ben bu karıdan korktum" demiştir.
İstanbul'a 19 Ocak 1878 tarihinde gelen Eşref, üçüncü kaymakamlık imtihanını kazandıktan sonra şairlik şöhreti yayılmaya başlar. İlk şiir, Eşref'in gelecekte hangi vadide yoğunlaşacağı işaret eder gibidir. Tabii ki zehir zemberek bir hiciv:
"Petev-i ikbaldir herkesteki şevk-ü şitab,
Gör ki bir pervane kalma, şem'a vakta ki söner.
(Farkı yoktur şimdi bir şemsiyyeden bir dostun
Kim havada bir fena suret görünce ters döner!)
Layt erkek Eşref
Bazı erkeklerin eşlerinden korktuğunu duydukça hayret edesim gelir. Hele edebiyatçı geçinen, yazar takılan, gazeteci olarak ünlenen kişilerin bu korkuyu hissetmesi kıyamet alameti zahir! Peki şuna ne buyurulur? Hiciv edebiyatımızın en acımasız şairi Eşref'in bile karısından korktuğunu okuyunca doğrusu bütün "taşfırın erkekleri" adına üzüldüm. Sen tut padişahlara rest çek, idarecilerle cebelleş, sürgün ol, sonra da bir eksik etekten kork. Olacak iş mi yahu, layt şair n'olacak? Üstelik bu ötlek adamın dört kere evlilik yaptığını öğrenince, suçu tabii ki katmerleniyor. İlk karısı Gelenbeli Fatma, genç yaşta veremden ölmüş. Sarhoşken aldığı ikinci karısı Manisalı Ayşe çok çirkinmiş, boşayarak ayrılmış. Üçüncü karısı Hatice, eski kocasını kaybettikten sonra ölmüş. Hatice'nin üstüne Eşref'in aldığı Kıbrıslı Huriye de evlilikten bir yıl sonra, şairin ilk eşi gibi veremden ölmüş. Görüldüğü gib şairimiz, ayıkken aldıklarını verem edip, öbür tarafa gönderiyor. Kafası iyiyken aldığı çirkin hatunları ise boşuyor. İkinci eşi Ayşe için, "Dünya benden korktu, ben bu karıdan korktum" demiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.