Aslında bütün mesele insanın özünün inşa edilmesi ve insani değerlerin en önemli taşıyıcılarının ve tecrübe edicilerinin bize kattıkları anlam ile bizim mayalanmamız ve bu mayanın özüne uygun bir şekilde adam olmamızdır.
Önce terbiyeli, iyi insan; sonra doktor, mühendis, bilim adamı, sanatçı, din adamı, manav, kasap vs.
Bizim iyi eğitimden anladığımız sınavlarda alınan yüksek puanlar veya yerleşilen üniversiteler olmamalı. Olması gereken biz bu çocuklarımıza insani, milli, manevi değerlerin terbiyesini ne kadar kazandırabildik, bu güzelliklerle ne kadar donatabildik. Asıl önemli olan bu.
Yani çocuğumuza, öğrencimize fizik, kimya veya matematikte formülleri, yabancı bir dilin grameri ya da biyolojide insan vücudundaki sindirim sistemini veya felsefede varlık konusunu anlatıyorsak, biz öğretim yapıyoruz demektir. Ama öğrencimize, çocuğumuza "birisi konuşurken susmayı, sessiz olmayı, saygıyla dinlemeyi ya da gürültü yaparak başkasını rahatsız etmeme becerisini, davranışını, tutumunu kazandırmaya çalışıyorsak, eğitiyoruzdur. Buna eğitim diyoruz. Bugün okumuş cahillerin yaptıklarını görünce bizim eğitime her zamankinden daha çok önem vermemiz gerektiği ortadadır.
Eğitim, aslında en yalın ve kısa biçimiyle "insan olma, insanlaşma sürecidir." Bir başka deyişle, eğitim, insani özellikler kazanma, insani kişilik, karakter oluşturma, insani davranışlar edinme sürecidir.
İnsani özellikler; sevgi, saygı, dürüstlük, nezaket, özgürlük, adalet, merhamet, hoşgörü, paylaşma, cesaret, empati, eşitlik, sanat, bilim, inanç, plan yapma, irade, sorgulama, tavır alma vb. değerlerdir. Eğitim, insana bu özellikleri, tutumları ve değerleri kazandırarak insanlaştırır.
Eğitim, bu özellikleri ve değerleri kazanma sürecidir. Çünkü insan olmamız bu özelliklere sahip olmamıza bağlıdır ve bunu eğitim gerçekleştirir.
İşte eğitim bu özellikleri kazandıramıyorsa, kişide bunlara dayalı davranışları yaratamıyorsa işlevini gerçekleştiremiyor demektir.
Hz. Ali bakın insanın kıymetini nasıl tarif ediyor; "Sen, kendini ufak bir nesne sanırsın, hâlbuki sende koca bir âlem dürülmüştür." Eğitim insandaki o saklı olan koca âlemin güzelliklerini insana gösterme, ortaya çıkarma ve insana kendini bildirme işlevidir.
İnsanın eğitim sürecinde pek çok kesim etkili olmaktadır. Bu etkenler ebeveyn, okul, çevre, toplum, hatta ülke. İnsanların eğitimini sadece okul ve öğretmene endekslemek eğitimi, eğitimin sürecini ve insanı anlamamaktır.
Bir usta ne kadar kabiliyetli olursa olsun elinde iyi malzeme yoksa ortaya koyduğu eser, ürün en fazla malzemenin kalitesine göre şekil alacaktır.
Mesela ustamız bir aşçı olsun bu ustanın yaptığı yemeğin lezzetini malzemenin kalitesi ve tazeliği büyük ölçüde belirler.
En mükemmel fabrika dahi mükemmel ürün için mükemmel ham madde ister, mükemmel ham madde de mükemmel şartlar içerisinde işlenebileceği koşullar ister. Şimdi bir fabrikada ortaya çıkan bozuk bir üründe bütün sorumluluğu fabrikaya veya işçilere yıkmak ne kadar doğru olur?
İnsanın yetişmesinde de pek çok etkenin etkili olduğunu yukarıda ifade ettik. Bir insanı aslında inşa eden yalnızca okul ve öğretmen değildir. Ama günümüzde bütün yanlış gidişlerin, insanların problemli duruşlarının, davranışlarının günah keçisi olarak maalesef genelde okullar ve öğretmenler gösteriliyor bu bir handikaptır.
Tüm tartışmaların okul ve öğretim üzerinden sürdürülmesi sorumluluğu üzerinden atma en kolayından "ben yapmadım o yaptı" refleksidir.
Okullar insanüstü mucizelerin gösterildiği yerler ve öğretmenler de o olağanüstü becerilere sahip insanlar değildir. Böylesi anlayışları, günümüzün modern ve bütüncül eğitim anlayışıyla bağdaştırmak da mümkün değildir.
Beşikten mezara kadar devam eden eğitimi toplumsal bir bütünlük içinde anlamaya çalışırken, toplumun her tabaka ve katmanının bu süreçte etkili olduğunu görmeliyiz.
İnsanı sadece okul ve öğretmen inşa etmez. Aynı zamanda toplum da inşa eder. İnsanın sosyal, kültürel ve manevi doğumunu aslında içinde yaşadığı toplum gerçekleştirir. İrfan merkezli bir eğitimden yoksun olan toplumlar ve milletler çocuklarının ruhsal, manevi, kimlik ve karakter gelişimini tamamlattıramadan, engelli veya prematüre olarak dünyaya getirir.
Maalesef bu gidişin sonrası zifiri karanlıktır, kokuşmuşluktur, çürümüşlüktür ve insanlık tarihinde pek çok millette tecrübe ettiğimiz gibi bir yok oluşa yelken açmaktır.
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Cumhuriyet yüz yaşında, nice yüzyıllara / 01.11.2023
- Saygı beyaz çizgimiz olmalı / 15.10.2023
- Dinin mücadelesi dinsizlikle değil din ile olmuştur / 10.09.2023
- Mum kadar ışığı yok, Kendini Güneş sananlar / 06.09.2023
- Merhamet, hürmet, muhabbet / 28.08.2023
- Aslında çifte kıble olmaz / 25.08.2023