Yazıyı kaleme aldığımız gün 2011-2012 eğitim döneminin sonu, ilköğretim talebelerinin karne heyecanını yaşadığı gündür.
Bir eğitim dönemini daha neticelendirmenin heyecanını toplum olarak yaşamaktayız. Daha nice eğitim dönemlerini, millet olarak bize yaşatmasını yüce Allah'tan (c.c.) niyaz ederim. Eğitim ve gençlik bizim millet olarak vazgeçilmezlerimizin en önde gelenleridir.
Uzun ve yorucu bir eğitim öğretim dönemini daha geride bıraktık. Tüm eğitim, öğretim camiası gerçekten yoruldu ve tatili hak etti.
Tatil deyip geçmemek lazımdır. Tatilden ne anladığımız çok önemlidir. Tatil demek, yorulmuş zihinleri bedenleri, dinlendirmek demektir. Dinlenmek denince akla hiçbir zaman "vakit israfı" gelmemelidir. Aksine vakti en iyi değerlendirebilmenin metotlarını öğrenip, yeni eğitim öğretim sezonuna daha hazırlıklı başlayabilmenin yollarını öğrenmek gerekmektedir.
Çocuklarımızı tatil döneminde mutlaka okumaya sevk etmeliyiz. Yakın tarihimizi çok iyi tahlil edebilecek, edebi özellikler içeren, gerek siyasi, gerek ekonomik, gerek ahlaki, gerekse de dini içerikli eserler okumalıdırlar. Onlara bu konuda akıl sahibi büyüklerin de yol göstermesi gerekmektedir. Madem yarınlar gençliğin elinde şekillenecek, onlara ideal vermek de büyüklerin işi olmalıdır. "Neme lazım!" denmemeli; onlar senin de benim de geleceğimizi ilgilendirmektedir. İlgisizlik, bindiğimiz dalı kesmektir. Öyleyse bindiğimiz dalı kesmeye kimsenin hakkı olamaz.
Eğitimciler açısından da tatil bir fırsattır. Geçen yılki eğitimde karşılaşılan sosyolojik problemler ve çözüm yolları üzerinde kafa yormak, onları gelecek eğitim dönemine daha hazır bir hale getirir. İkili ilişkilerde istenmeyen durumlarla karşılaşılmış olunabilir. Bu tip olayların çözümü için aldıkları pedagoji dersleri eğitimciler için yeterlilik ifade edemeyebilir. İkili ilişkiler gayet uzmanlık isteyen başlı başına bir ilimdir. Kişilerin taşıdıkları nefis olgusuyla alakalıdır.
Kişinin nefsi hastalıklarına ve çözüm yollarına pedagojide yer verilmemiştir. Kapris sahibi bir eğitimcinin, öğrencisine vereceği fayda, hiçbir zaman istenilen seviyeye ulaşmayacağı gibi dirayetsiz, kişiliksiz eğitimcinin de öğrencisine vereceği fazla bir şey olamaz. Kendi ilim dalında ne kadar bilgili olursa olsun. Eğer ilişki sanatını bilmiyorsa gerçek faydanın sağlanması mümkün olamaz. Bu problem nefisle alakalıdır. Kişinin gönül âlemi ile alakalıdır. Eğer karşıdakinin gönlüne girebilirsen; ne verirsen, onu alır.
İnkâr edilemez bir gerçektir ki can taşıyan herkes, nefis de taşıdığı için mutlaka ıslahı yolunda çaba sarf etmelidir. İşte bu mesele ile alakalı şeyler tatilde öğrenilmeli ki fayda sağlanabilsin.
Hz. Mevlana, "Mum gibi olmalısın! Eğer etrafını aydınlatmak istiyorsan erimelisin" buyurmakla bu işlerin ancak fedakârlıkla gerçekleşebileceğini ifade etmiştir.
Herkes kendi eksiklerini tamamlarsa; aksaklıklar giderilir. Eğitimden arzulanan fayda sağlanır. Meyvelerinden de toplum olarak birlikte istifade ederiz. Yarınlara daha umutlu ve güvenle bakarız. Yeter ki bir şeye karar verelim, sonrada azmedelim. Gerisi, Mevla Kerim'dir.
Tatili değerlendirirken eğitime ara vermek manasında değil de eğitimin farklı bir cephesi olarak bakmalıyız ve eğitimin son nefese kadar devam eden bir süreç olduğunu aklımızdan çıkartmamalıyız.
Bir eğitim dönemini daha neticelendirmenin heyecanını toplum olarak yaşamaktayız. Daha nice eğitim dönemlerini, millet olarak bize yaşatmasını yüce Allah'tan (c.c.) niyaz ederim. Eğitim ve gençlik bizim millet olarak vazgeçilmezlerimizin en önde gelenleridir.
Uzun ve yorucu bir eğitim öğretim dönemini daha geride bıraktık. Tüm eğitim, öğretim camiası gerçekten yoruldu ve tatili hak etti.
Tatil deyip geçmemek lazımdır. Tatilden ne anladığımız çok önemlidir. Tatil demek, yorulmuş zihinleri bedenleri, dinlendirmek demektir. Dinlenmek denince akla hiçbir zaman "vakit israfı" gelmemelidir. Aksine vakti en iyi değerlendirebilmenin metotlarını öğrenip, yeni eğitim öğretim sezonuna daha hazırlıklı başlayabilmenin yollarını öğrenmek gerekmektedir.
Çocuklarımızı tatil döneminde mutlaka okumaya sevk etmeliyiz. Yakın tarihimizi çok iyi tahlil edebilecek, edebi özellikler içeren, gerek siyasi, gerek ekonomik, gerek ahlaki, gerekse de dini içerikli eserler okumalıdırlar. Onlara bu konuda akıl sahibi büyüklerin de yol göstermesi gerekmektedir. Madem yarınlar gençliğin elinde şekillenecek, onlara ideal vermek de büyüklerin işi olmalıdır. "Neme lazım!" denmemeli; onlar senin de benim de geleceğimizi ilgilendirmektedir. İlgisizlik, bindiğimiz dalı kesmektir. Öyleyse bindiğimiz dalı kesmeye kimsenin hakkı olamaz.
Eğitimciler açısından da tatil bir fırsattır. Geçen yılki eğitimde karşılaşılan sosyolojik problemler ve çözüm yolları üzerinde kafa yormak, onları gelecek eğitim dönemine daha hazır bir hale getirir. İkili ilişkilerde istenmeyen durumlarla karşılaşılmış olunabilir. Bu tip olayların çözümü için aldıkları pedagoji dersleri eğitimciler için yeterlilik ifade edemeyebilir. İkili ilişkiler gayet uzmanlık isteyen başlı başına bir ilimdir. Kişilerin taşıdıkları nefis olgusuyla alakalıdır.
Kişinin nefsi hastalıklarına ve çözüm yollarına pedagojide yer verilmemiştir. Kapris sahibi bir eğitimcinin, öğrencisine vereceği fayda, hiçbir zaman istenilen seviyeye ulaşmayacağı gibi dirayetsiz, kişiliksiz eğitimcinin de öğrencisine vereceği fazla bir şey olamaz. Kendi ilim dalında ne kadar bilgili olursa olsun. Eğer ilişki sanatını bilmiyorsa gerçek faydanın sağlanması mümkün olamaz. Bu problem nefisle alakalıdır. Kişinin gönül âlemi ile alakalıdır. Eğer karşıdakinin gönlüne girebilirsen; ne verirsen, onu alır.
İnkâr edilemez bir gerçektir ki can taşıyan herkes, nefis de taşıdığı için mutlaka ıslahı yolunda çaba sarf etmelidir. İşte bu mesele ile alakalı şeyler tatilde öğrenilmeli ki fayda sağlanabilsin.
Hz. Mevlana, "Mum gibi olmalısın! Eğer etrafını aydınlatmak istiyorsan erimelisin" buyurmakla bu işlerin ancak fedakârlıkla gerçekleşebileceğini ifade etmiştir.
Herkes kendi eksiklerini tamamlarsa; aksaklıklar giderilir. Eğitimden arzulanan fayda sağlanır. Meyvelerinden de toplum olarak birlikte istifade ederiz. Yarınlara daha umutlu ve güvenle bakarız. Yeter ki bir şeye karar verelim, sonrada azmedelim. Gerisi, Mevla Kerim'dir.
Tatili değerlendirirken eğitime ara vermek manasında değil de eğitimin farklı bir cephesi olarak bakmalıyız ve eğitimin son nefese kadar devam eden bir süreç olduğunu aklımızdan çıkartmamalıyız.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024