Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı tanıdığım zamandan bu yana toplumda yeni çığırlar açan, ancak bu konuda çok da çilesi olan bir kişi olduğuna şahidim.
Aslında onun çektiği çileler bir yerde ilahi kaderin tecellileridir. Çünkü o hep işlerin zoruna talip olmaktadır…
Zor olan, bir toplumun yanlışta ısrarla gidişine dur demektir.
Zor olan, bir toplumun birlik ve beraberliğini temin etmeye çalışmaktır.
Zor olan, toplumdaki kavga ve ayrılıklara son vermeye çalışmaktır.
Zor olan, açları doyurmaya, işsizlere iş bulmaya, dünyayı Milli Ekonomi Modeli ile kurtarmaya çalışmaktır.
Zor olan, asırlarca süren Sünni- Şii ayrışmasının, çatışmasının önüne geçmeye çalışmaktır.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın çektiği çilenin sebebi; bu hayırlı işlere kalkışmasıdır. O haklı olan davasından dolayı çektiği çilelere zaten hazırlıklıdır. O yaptıklarının gerek bu dünyada dua olarak, gerekse de ahirette sevap olarak karşılığını bulacağını gayet iyi bilmekte ve bu konuda önüne çıkan engelleri aşmaya kararlıdır…
Düşünülmesi gereken, onun karşısına çıkan ve onunla mücadele etmeye kalkışan aklı evvellerin halidir. Onların gerek bu dünyada rezillik olarak, ahirette de azap olarak çekecekleridir. Çünkü Hakkın karşısında saf tutanların halini tarife gerek bile görmemekteyiz.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın diğer eserlerinin ve ortaya koyduğu hizmetlerinin yanında Ehl-i Beyt Külliyatının toplumdaki yansımaları gerçekten çok ama çok önemlidir. Yıllardır kendi toplumumuzda bu konuda yığınlarca yanlış anlaşılmalar sonucunda toplumda içten içe körüklenen ayrılıklar vardı. Bazen bu ayrılıklar meydana çıkmakta, bazen de gizliden gizliye içleri kemiren düşmanlıklar olarak sevgide noksanlıklara, özellikle de komşuluk ilişkilerinde düşmanlıklara sebebiyet vermekteydi.
Ne zaman Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız Ehl-i Beyt Külliyatını yazdı ve toplumumuz bu konuda gerçek ölçüleri öğrendi, işte o zaman ayrılıklar yerini birlik ve beraberliğe bıraktı. İşte bundan dolayı Ehl-i Beyt Külliyatın birliğin mayası olduğunu söyleyebiliriz.
Bu konuda birkaç örnek verelim:
Bu eserleri okuyunca geçmişte yaşadıkları yanlışlıkları teker teker ikrar edenler anlatıyor. “Allah Haydar Hocamızdan razı olsun. Ben önceleri alevi dünyasına öyle yanlış bakıyordum ki, Allah günahlarımızı affetsin…”
“Komşularımızdan alevi olanlardan gelen yemekleri çöpe dökerdik, kestikleri kurban etini dahi yemezdik, misafirliğe dahi gitmezdik ki onların kabından bir şeyler yememek için…
Mahalle bakkalı alevi ise onlardan alışveriş yapmayıp, Sünni olanı tercih ederdik hatta içki satsa bile…”
“Kız alıp vermezdik, günah zannıyla”
Aman Allah’ım bu kadar yanlışlarla bu toplum dost olur mu? İşte Prof. Dr. Haydar Baş Ehl-i Beyt Külliyatıyla bu millete “durun bu sokaklar çıkmaz sokaklardır” deyip gerçekleri meydana koydu ve bu iki dünya arasında dostlukları yeniden tahsis etti.
Şimdi toplumumuz Sünni’siyle Şii’siyle bir bilek bir yürek yaşamının yollarını bulmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Ehl-i Beyt Külliyatına ve bu eseri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza bu açıdan bakınca; Onun ortaya koyduğu hizmetlarin ne anlama geldiğini daha kolay anlarız. Görene, köre ne!
Aslında onun çektiği çileler bir yerde ilahi kaderin tecellileridir. Çünkü o hep işlerin zoruna talip olmaktadır…
Zor olan, bir toplumun yanlışta ısrarla gidişine dur demektir.
Zor olan, bir toplumun birlik ve beraberliğini temin etmeye çalışmaktır.
Zor olan, toplumdaki kavga ve ayrılıklara son vermeye çalışmaktır.
Zor olan, açları doyurmaya, işsizlere iş bulmaya, dünyayı Milli Ekonomi Modeli ile kurtarmaya çalışmaktır.
Zor olan, asırlarca süren Sünni- Şii ayrışmasının, çatışmasının önüne geçmeye çalışmaktır.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın çektiği çilenin sebebi; bu hayırlı işlere kalkışmasıdır. O haklı olan davasından dolayı çektiği çilelere zaten hazırlıklıdır. O yaptıklarının gerek bu dünyada dua olarak, gerekse de ahirette sevap olarak karşılığını bulacağını gayet iyi bilmekte ve bu konuda önüne çıkan engelleri aşmaya kararlıdır…
Düşünülmesi gereken, onun karşısına çıkan ve onunla mücadele etmeye kalkışan aklı evvellerin halidir. Onların gerek bu dünyada rezillik olarak, ahirette de azap olarak çekecekleridir. Çünkü Hakkın karşısında saf tutanların halini tarife gerek bile görmemekteyiz.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın diğer eserlerinin ve ortaya koyduğu hizmetlerinin yanında Ehl-i Beyt Külliyatının toplumdaki yansımaları gerçekten çok ama çok önemlidir. Yıllardır kendi toplumumuzda bu konuda yığınlarca yanlış anlaşılmalar sonucunda toplumda içten içe körüklenen ayrılıklar vardı. Bazen bu ayrılıklar meydana çıkmakta, bazen de gizliden gizliye içleri kemiren düşmanlıklar olarak sevgide noksanlıklara, özellikle de komşuluk ilişkilerinde düşmanlıklara sebebiyet vermekteydi.
Ne zaman Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız Ehl-i Beyt Külliyatını yazdı ve toplumumuz bu konuda gerçek ölçüleri öğrendi, işte o zaman ayrılıklar yerini birlik ve beraberliğe bıraktı. İşte bundan dolayı Ehl-i Beyt Külliyatın birliğin mayası olduğunu söyleyebiliriz.
Bu konuda birkaç örnek verelim:
Bu eserleri okuyunca geçmişte yaşadıkları yanlışlıkları teker teker ikrar edenler anlatıyor. “Allah Haydar Hocamızdan razı olsun. Ben önceleri alevi dünyasına öyle yanlış bakıyordum ki, Allah günahlarımızı affetsin…”
“Komşularımızdan alevi olanlardan gelen yemekleri çöpe dökerdik, kestikleri kurban etini dahi yemezdik, misafirliğe dahi gitmezdik ki onların kabından bir şeyler yememek için…
Mahalle bakkalı alevi ise onlardan alışveriş yapmayıp, Sünni olanı tercih ederdik hatta içki satsa bile…”
“Kız alıp vermezdik, günah zannıyla”
Aman Allah’ım bu kadar yanlışlarla bu toplum dost olur mu? İşte Prof. Dr. Haydar Baş Ehl-i Beyt Külliyatıyla bu millete “durun bu sokaklar çıkmaz sokaklardır” deyip gerçekleri meydana koydu ve bu iki dünya arasında dostlukları yeniden tahsis etti.
Şimdi toplumumuz Sünni’siyle Şii’siyle bir bilek bir yürek yaşamının yollarını bulmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Ehl-i Beyt Külliyatına ve bu eseri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza bu açıdan bakınca; Onun ortaya koyduğu hizmetlarin ne anlama geldiğini daha kolay anlarız. Görene, köre ne!
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024