Emekli yavaş yavaş öldürülüyor
En düşük emekli maaşı 16 bin 881 TL; dört kişilik ailenin açlık sınırı ise 30.000 TL. Türkiye’de emekli olmak artık hayatta kalmak değil, yavaş yavaş ölmek demek
24.11.2025 14:40:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Türkiye'de 16 milyonu aşan emekli, açlık sınırının altında maaşla hayatta kalmaya çalışıyor.
En düşük emekli aylığı 16 bin 881 TL; bu rakam, dört kişilik bir ailenin açlık sınırını karşılamıyor, yoksulluk sınırını ise hayal bile ettirmiyor.
Resmi rakamlar yalan söylemiyor
TÜİK'in enflasyon verilerine dayalı olarak, Temmuz 2025 zammıyla en düşük emekli maaşı 16 bin 881 TL'ye yükseltildi. Türk-İş'in Kasım 2025 verilerine göre ise dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 30 bin TL'yi aşmış, yoksulluk sınırı 95 bin TL'ye dayanmış durumda. Kök maaşı 12-14 bin TL olan milyonlarca emekli, seyyanen zamla bile bu seviyeyi aşamıyor. Emekli, ekmek parası için değil, hayatta kalma mücadelesi veriyor; market rafları onlara uzak bir rüya gibi.
'Eşit işe eşit ücret' yok!
2022 EYT yasasıyla 2 milyondan fazla kişi emekli oldu ama çoğu kök maaşı 10-12 bin TL'ye mahkûm. SGK hesaplamalarına göre, 2008 sonrası prim katsayıları yüzünden aynı emeğe farklı ücret: 1999 öncesi emekliler 35-40 bin TL alırken, EYT'liler 15-17 bin TL'de kalıyor. Bu adaletsizlik, emekliliği cezaevine çeviriyor. Temmuz 2025'te yüzde 16,67'lik enflasyon farkı artsa da, kök maaşlar eriyip gidiyor; emekliler primlerini boşa yatırmış gibi hissediyor.
Bayram ikramiyesi komediye döndü
2018'de 1.000 TL'yle başlayan bayram ikramiyesi, 2025'te hâlâ 4 bin TL'de donmuş kaldı. Enflasyon karşısında bu, 2023'teki 2 bin TL'nin bile gerisinde; gerçek değeri 10 bin TL'yi bulmalıydı. Emekliler, "İkramiye değil, erzak yardımı" diye isyan ediyor. 2000'deki 1.100 TL, bugünün parasıyla 25 bin TL ederken, bugünkü 4 bin TL sadaka gibi duruyor. Hükümetin "bayram sevinci" vaadi, açlık gölgesinde soluyor.
İntibak ve seyyanen zam çıkmazı
23 yıldır beklenen intibak yasası hâlâ masada tozlanıyor. 2000 öncesi ve sonrası emekliler arasındaki fark kapanmıyor; milyonlarca dosya raflarda çürüyor. Hükümet, "Bütçe yok" diyor ama 2025 savunma harcaması 1,2 trilyon TL'yi aşarken, 16 milyon emekliye reva görülen toplam zam 500 milyar TL'yi zorluyor. Seyyanen zam talepleri, enflasyon farkının ötesinde bir umut; ama Kasım 2025'te bile bu umut soluk.
Sokakta emekli görünmüyor, çünkü para yok
Emekliler artık faturaları ödeyemiyor, ilaçlarını alamıyor, torununa harçlık veremiyor. Kasiyerler anlatıyor: "Gramla et, taneyle meyve alıyorlar; kasada hesap yaparken gözleri doluyor." Türk-İş'in yoksulluk sınırı 95 bin TL'yi gösterirken, emeklilerin maaşı bunun beşte biri; bu, sessiz bir açlık isyanı.
Sonuç olarak, Kasım 2025'te Türkiye'de emeklilik lüks değil, yük. En düşük maaş derhal 30 bin TL'ye, ortalama ise asgari ücretin üstüne çıkarılmalı. Aksi takdirde, emekliler devlete verdikleri ömrün bedelini açlıkla ödüyor. Bu utanç, bir an önce silinmeli; yoksa toplumun temeli çöker.
En düşük emekli aylığı 16 bin 881 TL; bu rakam, dört kişilik bir ailenin açlık sınırını karşılamıyor, yoksulluk sınırını ise hayal bile ettirmiyor.
Resmi rakamlar yalan söylemiyor
TÜİK'in enflasyon verilerine dayalı olarak, Temmuz 2025 zammıyla en düşük emekli maaşı 16 bin 881 TL'ye yükseltildi. Türk-İş'in Kasım 2025 verilerine göre ise dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 30 bin TL'yi aşmış, yoksulluk sınırı 95 bin TL'ye dayanmış durumda. Kök maaşı 12-14 bin TL olan milyonlarca emekli, seyyanen zamla bile bu seviyeyi aşamıyor. Emekli, ekmek parası için değil, hayatta kalma mücadelesi veriyor; market rafları onlara uzak bir rüya gibi.
'Eşit işe eşit ücret' yok!
2022 EYT yasasıyla 2 milyondan fazla kişi emekli oldu ama çoğu kök maaşı 10-12 bin TL'ye mahkûm. SGK hesaplamalarına göre, 2008 sonrası prim katsayıları yüzünden aynı emeğe farklı ücret: 1999 öncesi emekliler 35-40 bin TL alırken, EYT'liler 15-17 bin TL'de kalıyor. Bu adaletsizlik, emekliliği cezaevine çeviriyor. Temmuz 2025'te yüzde 16,67'lik enflasyon farkı artsa da, kök maaşlar eriyip gidiyor; emekliler primlerini boşa yatırmış gibi hissediyor.
Bayram ikramiyesi komediye döndü
2018'de 1.000 TL'yle başlayan bayram ikramiyesi, 2025'te hâlâ 4 bin TL'de donmuş kaldı. Enflasyon karşısında bu, 2023'teki 2 bin TL'nin bile gerisinde; gerçek değeri 10 bin TL'yi bulmalıydı. Emekliler, "İkramiye değil, erzak yardımı" diye isyan ediyor. 2000'deki 1.100 TL, bugünün parasıyla 25 bin TL ederken, bugünkü 4 bin TL sadaka gibi duruyor. Hükümetin "bayram sevinci" vaadi, açlık gölgesinde soluyor.
İntibak ve seyyanen zam çıkmazı
23 yıldır beklenen intibak yasası hâlâ masada tozlanıyor. 2000 öncesi ve sonrası emekliler arasındaki fark kapanmıyor; milyonlarca dosya raflarda çürüyor. Hükümet, "Bütçe yok" diyor ama 2025 savunma harcaması 1,2 trilyon TL'yi aşarken, 16 milyon emekliye reva görülen toplam zam 500 milyar TL'yi zorluyor. Seyyanen zam talepleri, enflasyon farkının ötesinde bir umut; ama Kasım 2025'te bile bu umut soluk.
Sokakta emekli görünmüyor, çünkü para yok
Emekliler artık faturaları ödeyemiyor, ilaçlarını alamıyor, torununa harçlık veremiyor. Kasiyerler anlatıyor: "Gramla et, taneyle meyve alıyorlar; kasada hesap yaparken gözleri doluyor." Türk-İş'in yoksulluk sınırı 95 bin TL'yi gösterirken, emeklilerin maaşı bunun beşte biri; bu, sessiz bir açlık isyanı.
Sonuç olarak, Kasım 2025'te Türkiye'de emeklilik lüks değil, yük. En düşük maaş derhal 30 bin TL'ye, ortalama ise asgari ücretin üstüne çıkarılmalı. Aksi takdirde, emekliler devlete verdikleri ömrün bedelini açlıkla ödüyor. Bu utanç, bir an önce silinmeli; yoksa toplumun temeli çöker.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































