Eğer mesele affetmekse Peygamber Efendimiz (sav) bunun doruk noktadaki temsilcisidir. Düşünebiliyor musunuz, onu zehirleyeni, hayatını ortadan kaldırmak isteyeni affediyor.
Uhud'da; Cenab-ı Peygamber Efendimizin mübarek dişleri şehit oluyor. Hz. Fatima annemiz de savaşta, Resulullah'ın yanında. "Ya Rabbi! Bu kavmi sen helak eyle!" diyeceği anda, Allah'ın Sevgilisi O'nu beddua etmekten engelliyor ve: "Kızım Fatıma sus!" diyor. "Ben alemlere rahmet olarak gönderilmiş" (Enbiya; 21/107) bir Peygamberim. Bu insanların helak olmasını nasıl isteyebilirim!?" Hayatının en zor anlarını yaşadığı Taif'de yaptığı şu duaya bakın; "Ya Rabbi! Bu kavim seni ve beni tanımadığı için isyan ediyor. Onlara sen hidayet nasip eyle!" Bundan daha üstün bir merhamet düşünebiliyor musun? Bir şefkat, bir af düşünebiliyor musun? O halde, bunlar bizim özümüzde mevcuttur, meknuzdur. Bizim, kendi dinimizde olan bu değerleri ortaya çıkartıp insanlara takdim etmemiz, beşeriyete bu değerleri sunmamız lazım. Bize Müslüman olarak düşen vazife de budur. Aksi taktirde mümin olarak biz vazifemizi ikmal edemeyiz ve bundan dolayı da mesuliyetimiz son derece fazla olur.Yine bir gün Allah'ın Sevgilisi sahabesiyle birlikte yürüyor. Yolda ölmüş bir köpeğe rastlıyorlar. Köpek çok da kötü kokuyor. Sahabe, "Ne kadar da kötü kokuyor" diyor. Allah'ın Sevgilisi dişlerini görüyor ve "Ne kadar güzel dişleri var" diyor. Her olayda güzelliği temaşa etmektir bu. Bu bizim dinimizin özünde ve ruhunda mevcuttur. O dini hayatına uygulayan insanın kendisinde de mevcuttur. Peygamberimizde mevcuttur. Sahabesine bakıyorsunuz aynı haller, aynı davranışlar var. O halde bunu başka yerlerde aramanın bir manası yoktur. Bu hakikaten yanlış bir davranış biçimidir. Binaenaleyh sevgi de merhamet de af da bizim dinimizin kuralıdır ve kaidesidir. Affın bizatihi Cenab-ı Hakk'ın sıfatı olduğunu bilmemiz lazımdır. Zaten rahmet ve merhamet sıfatı Allah'a aittir. Allah Rahman ve Rahim'dir. Binaenaleyh bizde olanları başka yerlerde niçin arıyoruz? Yeter ki biz o değerleri tanıyalım, bilelim ve insanlığa takdim etmeye çalışalım.
Uhud'da; Cenab-ı Peygamber Efendimizin mübarek dişleri şehit oluyor. Hz. Fatima annemiz de savaşta, Resulullah'ın yanında. "Ya Rabbi! Bu kavmi sen helak eyle!" diyeceği anda, Allah'ın Sevgilisi O'nu beddua etmekten engelliyor ve: "Kızım Fatıma sus!" diyor. "Ben alemlere rahmet olarak gönderilmiş" (Enbiya; 21/107) bir Peygamberim. Bu insanların helak olmasını nasıl isteyebilirim!?" Hayatının en zor anlarını yaşadığı Taif'de yaptığı şu duaya bakın; "Ya Rabbi! Bu kavim seni ve beni tanımadığı için isyan ediyor. Onlara sen hidayet nasip eyle!" Bundan daha üstün bir merhamet düşünebiliyor musun? Bir şefkat, bir af düşünebiliyor musun? O halde, bunlar bizim özümüzde mevcuttur, meknuzdur. Bizim, kendi dinimizde olan bu değerleri ortaya çıkartıp insanlara takdim etmemiz, beşeriyete bu değerleri sunmamız lazım. Bize Müslüman olarak düşen vazife de budur. Aksi taktirde mümin olarak biz vazifemizi ikmal edemeyiz ve bundan dolayı da mesuliyetimiz son derece fazla olur.Yine bir gün Allah'ın Sevgilisi sahabesiyle birlikte yürüyor. Yolda ölmüş bir köpeğe rastlıyorlar. Köpek çok da kötü kokuyor. Sahabe, "Ne kadar da kötü kokuyor" diyor. Allah'ın Sevgilisi dişlerini görüyor ve "Ne kadar güzel dişleri var" diyor. Her olayda güzelliği temaşa etmektir bu. Bu bizim dinimizin özünde ve ruhunda mevcuttur. O dini hayatına uygulayan insanın kendisinde de mevcuttur. Peygamberimizde mevcuttur. Sahabesine bakıyorsunuz aynı haller, aynı davranışlar var. O halde bunu başka yerlerde aramanın bir manası yoktur. Bu hakikaten yanlış bir davranış biçimidir. Binaenaleyh sevgi de merhamet de af da bizim dinimizin kuralıdır ve kaidesidir. Affın bizatihi Cenab-ı Hakk'ın sıfatı olduğunu bilmemiz lazımdır. Zaten rahmet ve merhamet sıfatı Allah'a aittir. Allah Rahman ve Rahim'dir. Binaenaleyh bizde olanları başka yerlerde niçin arıyoruz? Yeter ki biz o değerleri tanıyalım, bilelim ve insanlığa takdim etmeye çalışalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.