Bütün hakikatler ortada iken Osmanlı'ya müstemlekeci demek de nereden çıktı! Osmanlı'nın hangi savaşı müstemleke edinmek için yapıldı. RUMELİ BİZİM VATANIMIZDI. Orada yapılan bütün savaşlarımız Vatan için yapılmıştır. Onlar Müstemleke savaşı değildi. Şu anda Misak-ı Milli hudutlarımız dışında olabilirler. İnsanların ömrü kısadır ama tarihin ömrü ebedidir. Bazı önemli olayları ancak tarihe kısa bir bakışla anlamak mümkün olmaktadır.
Kısacası dünyada Türk olmak ve üstüne Müslüman olmak çok zor bir özellik taşımaktadır. Türk olmak ve Türk olarak devam ettirmek bunlar ayrı şeylerdir. Mesela Avrupa'ya Türkler ilk olarak Osmanlı'yla gelmediler. İmparatorlukları Milattan yüzlerce yıl önce kurulmuştur. Bu imparatorlukla birkaç yüzyıl boyunca devam etmiştir. Ama onlar o tarihlerde, ŞAMAN DİNİNE MENSUPTU. ÇOK TANRILI DİNE İNANIYORLARDI. İSLAM dini HENÜZ DÜNYADA YOKTU!
Onların bir kısım hayatta kalanları, işte HUNGARY-Macaristan devletidir. Ama inançlarını değiştirmişler. Katolik olmuşlar. Ve Hıristiyan oldukları için Avrupa'da onlara kimse artık, ne baskı ne de katliam uygulamamaktadır.
Bunun yanında Bulgarlar da Türk soylarındandır. Ama onlar da Slavlığı ve Ortodoksluğu kabul ederek, hem ırklarını hem de dinlerini değiştirdiler. Eski durumlarından tamamen sıyrıldılar. Şimdi onlar da serbest yaşamaktadırlar.
Finlandiya da benzeri durumdadır. Onlara da ara sıra Ruslar saldırmaktadır, ama daha fazla toprak için-bu kavgalar oluşmaktadır.
Şimdi AB bunu bizden de beklemektedir. BİZİ DE YAVAŞ YAVAŞ BULGARLARA VE MACARLARA BENZER DURUMA GETİRMEK İSTEMEKTEDİRLER. Yani bizi de, Macarlaştırmak veya Bulgarlaştırmak istemektedirler. (Bulgarlar zaten Bulgaristan'daki Türklerin adlarını Komunist rejim diktatörü TODOR JİVKOV zamanında, zorla değıştirerek bu isteklerini fiilen uygulamaya başlamıştı. Ama rejimin ömrü yetmedi. İşleri yarım kaldı!
Türkiye'nin AB'ye girme kara sevdası
Bizim AB'ye girme kara sevdamız , devamlı olarak değişik kanunları çıkarmak ve AB'nin dikte ettiklerini yapmakla sessizce yol almaktadır. AB'nin bu isteklerini adım adım gerçekleştirme sevdasına kapıldık gidiyoruz! Onlar ise kabul edilen her ısmarlama paketin sonunda bizi hararetle alkışlamaktadırlar.
Şu ana kadar, zaten birçok özelliğimizi aldılar. Mesela ekonomik bağımsızlığımız elimizden kaydı gitti. Şu anda AB-ABD-İMF'ye haber verilmeden hiçbir ciddi mali işlem yapılamamaktadır. Merkez Bankamız aktif idarecilerimizin elinden büyük çapta çıktı sayılmaktadır. Merkez Bankasına Bağımsız denmektedir. Yani bize karşı bağımsız, ama onlara karşı ne kadar bağımsız pek bilemiyoruz? Çünkü şu anda sanki kontrol onların elindedir.
Kim ne derse desin Müslüman Türk kimliği AB ile uyuşmamaktadır. Gerçi Başbakanımız diyor ki : Alman Vatandaşı olmakla GENLERİMİZ DE?İŞMEZ! Doğru ama bazı kimselerin inançları özellikle çocuklarımızın davranışları, yaşama tarzları ve felsefeleri yani hayata bakış açıları da acaba değişmez mi? Yabancı diyarlardaki insanlarda asimilasyon, hele birkaç nesil sonra kolay olmaktadır. Hele sahipsiz kaldıkları takdirde, bu kaybolup erime çok daha kolay olmaktadır!!
Dünyada bu tür Asimilasyonlara direnen tek millet vardır, o da kapalı toplum olarak yaşayan YAHUDİLERDİR. Ama Türkler öyle mi?
Türklerde evliliklerde, hele Hıristiyan kadınla evlenmekte bir sakınca görülmemektedir! Mesela BOŞNAKLARDA da bu karışık evlikler çoğalmıştı. Ama karışık evliliklere de Miloşeviç acımadı. Onları da kesti attı.
Kısacası dünyada Türk olmak ve üstüne Müslüman olmak çok zor bir özellik taşımaktadır. Türk olmak ve Türk olarak devam ettirmek bunlar ayrı şeylerdir. Mesela Avrupa'ya Türkler ilk olarak Osmanlı'yla gelmediler. İmparatorlukları Milattan yüzlerce yıl önce kurulmuştur. Bu imparatorlukla birkaç yüzyıl boyunca devam etmiştir. Ama onlar o tarihlerde, ŞAMAN DİNİNE MENSUPTU. ÇOK TANRILI DİNE İNANIYORLARDI. İSLAM dini HENÜZ DÜNYADA YOKTU!
Onların bir kısım hayatta kalanları, işte HUNGARY-Macaristan devletidir. Ama inançlarını değiştirmişler. Katolik olmuşlar. Ve Hıristiyan oldukları için Avrupa'da onlara kimse artık, ne baskı ne de katliam uygulamamaktadır.
Bunun yanında Bulgarlar da Türk soylarındandır. Ama onlar da Slavlığı ve Ortodoksluğu kabul ederek, hem ırklarını hem de dinlerini değiştirdiler. Eski durumlarından tamamen sıyrıldılar. Şimdi onlar da serbest yaşamaktadırlar.
Finlandiya da benzeri durumdadır. Onlara da ara sıra Ruslar saldırmaktadır, ama daha fazla toprak için-bu kavgalar oluşmaktadır.
Şimdi AB bunu bizden de beklemektedir. BİZİ DE YAVAŞ YAVAŞ BULGARLARA VE MACARLARA BENZER DURUMA GETİRMEK İSTEMEKTEDİRLER. Yani bizi de, Macarlaştırmak veya Bulgarlaştırmak istemektedirler. (Bulgarlar zaten Bulgaristan'daki Türklerin adlarını Komunist rejim diktatörü TODOR JİVKOV zamanında, zorla değıştirerek bu isteklerini fiilen uygulamaya başlamıştı. Ama rejimin ömrü yetmedi. İşleri yarım kaldı!
Türkiye'nin AB'ye girme kara sevdası
Bizim AB'ye girme kara sevdamız , devamlı olarak değişik kanunları çıkarmak ve AB'nin dikte ettiklerini yapmakla sessizce yol almaktadır. AB'nin bu isteklerini adım adım gerçekleştirme sevdasına kapıldık gidiyoruz! Onlar ise kabul edilen her ısmarlama paketin sonunda bizi hararetle alkışlamaktadırlar.
Şu ana kadar, zaten birçok özelliğimizi aldılar. Mesela ekonomik bağımsızlığımız elimizden kaydı gitti. Şu anda AB-ABD-İMF'ye haber verilmeden hiçbir ciddi mali işlem yapılamamaktadır. Merkez Bankamız aktif idarecilerimizin elinden büyük çapta çıktı sayılmaktadır. Merkez Bankasına Bağımsız denmektedir. Yani bize karşı bağımsız, ama onlara karşı ne kadar bağımsız pek bilemiyoruz? Çünkü şu anda sanki kontrol onların elindedir.
Kim ne derse desin Müslüman Türk kimliği AB ile uyuşmamaktadır. Gerçi Başbakanımız diyor ki : Alman Vatandaşı olmakla GENLERİMİZ DE?İŞMEZ! Doğru ama bazı kimselerin inançları özellikle çocuklarımızın davranışları, yaşama tarzları ve felsefeleri yani hayata bakış açıları da acaba değişmez mi? Yabancı diyarlardaki insanlarda asimilasyon, hele birkaç nesil sonra kolay olmaktadır. Hele sahipsiz kaldıkları takdirde, bu kaybolup erime çok daha kolay olmaktadır!!
Dünyada bu tür Asimilasyonlara direnen tek millet vardır, o da kapalı toplum olarak yaşayan YAHUDİLERDİR. Ama Türkler öyle mi?
Türklerde evliliklerde, hele Hıristiyan kadınla evlenmekte bir sakınca görülmemektedir! Mesela BOŞNAKLARDA da bu karışık evlikler çoğalmıştı. Ama karışık evliliklere de Miloşeviç acımadı. Onları da kesti attı.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006