Batılı güçlerin yıllardır göz kestirdikleri bölgelerde oynadıkları bir oyun var: İşgal veya nüfuz tesis etmek istedikleri bölgelerde 'etnik veya dini grupları birbirleri aleyhine' kışkırtırlar ve böylece sonuca ulaşırlar. Irak'ta, Yugoslavya'da olduğu gibi... Türkiye'de planladıkları gibi... Milliyet'ten Taha Akyol yorumluyor IRAK kan gölü... Çarşamba günü Bağdat'ta Şiilerin oturduğu Kâzımiye mahallesinde bomba yüklü araç patlatıldı; 114 kişi öldü, 230 kişi yaralı... Aynı gün Sünnileri de hedef alan saldırıları da kattığımızda, toplam ölü sayısı 152, yaralı sayısı 542...Şiilere süregelen saldırılardan birkaç örnek:12 Ağustos 2003: Necef Camii önünde bomba patlatıldı; Şii lider Ayetullah Muhammed Bâkır El Hakim'in de aralarında bulunduğu 85 kişi öldü.2 Mart 2004 : Kerbela ve Bağdat'ta Şiilere yapılan saldırılarda 181 kişi öldü.28 Şubat 2005: Şii Hille şehrinde bomba yüklü araçla yapılan intihar saldırısı, 110 ölü...10 Mart 2005: Musul'da Şii Tamim camisine intihar saldırısı, 50 ölü...Musa El Zerkavi adlı terörist canavarın "Amerika'yı batağa saplamak için mezhep kavgası çıkarmak" stratejisi!Sünniler de öldürülüyor; mesela 14 Eylül 2004'te Bağdat'ta iş başvurusu yapmak için toplanan kalabalığa dalan intihar eylemcisi 59 kişiyi öldürmüştü.Irak, Sünni Haşimi Hanedanı'nın yönetiminde kuruldu; en laik ve sosyalist rejimlerde bile Sünni yönetimi devam etti, çünkü siyasi elitler tarihen Sünnilerden oluşmuştu.Saddam, kendi "laik Arap milliyetçiliği" projesine Şiileri engel görüyordu. Şiiler "ayetullahlar" etrafında örgütlü bir toplumdu ve bu yapı faşist Saddam'ın "her şey devlet içinde" anlayışına uymuyordu. İkincisi, mesela Baas'ın aile hukukunu laikleştirme girişimine en büyük direniş Şiilerden gelmişti. (Y. Nakkash, The Shi'is of Iraq, sf. 135).Azınlıktaki Sünni laik Baas rejimi bu sebeplerle Şiilere çok baskı yaptı. Saddam, merhum Ayetullah Bâkır el Sadr başta olmak üzere, birçok Şii liderini idam ettirdi.Çoğunluktaki Şiiler, Amerikan istilasına karşı olmakla beraber, Irak'ın yeniden yapılması sürecine katıldılar; mecliste çoğunluğu aldılar, hükümeti kurdular, "İslam, önde gelen hukuk kaynağıdır" hükmünü anayasaya yazdırdılar.Sünnilerin egemenlik kaybetme telaşı ile laik Baas milliyetçiliği ve El Kaide tipi örgütler, hep birden, "işgale karşı direniş" yapıyorlar, ama sadece Amerikan askeri hedeflerine değil, Şiilere ve ılımlı Sünnilere saldırıyorlar, kan gövdeyi götürüyor...Bunlar teröristtir!Kerkük atom bombasıKERKÜK, önümüzdeki 'atom bombası'dır, bir patlamaya görsün!Kürtlerin istekleri ve Kerkük'ün etnik yapısını daha da değiştirmek için icraatları biliniyor. Ancak, iktidardaki Şii koalisyon, mesela 28 Şubat 2005 tarihli açıklamasında, "Kerkük'ün Kürt şehri olmayacağını" ifade etti! Başbakan Caferi de, hükümeti kurmadan önce, 9 Şubat 2005'te yaptığı açıklamada "Kerkük bütün Irak'ındır" diye konuştu...Kerkük'te Türkmenler ve Şii El Sadr cemaati, peşmergelere karşı işbirliği yapıyor...İşte, Şiiler ve Kürtler başka konularda anlaştıkları halde, Kerkük konusunda anlaşamadılar, ertelediler.Yarın Kerkük gündeme gelecek ve, bu tabloya göre, korkarım ki, kan gövdeyi götürecek! Etnik ve dinsel kimlik savaşları, çılgın kan banyolarıdır. Hindistan'la Pakistan'ın hem de silahsız yollardan ayrılması ne kadar ölüye mal oldu biliyor musunuz? Müslüman ve Hindu 2.5 milyon ölü! Üstelik bir tarafın lideri Mahatma Ghandi, öteki tarafın lideri Kaid-i Azam Muhammed Ali Cinnah idi...Yugoslavya'yı hatırlatmaya gerek var mı?