Ey Resulullah, ilim nedir?
Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'dan, o da babalarından naklen buyurdular ki: "Bir kişi "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih'e gelerek; "Ey Resulullah, ilim nedir?" dedi
23.04.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Abdullah bin Meymun el-Kaddah Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'dan, o da babalarından naklen buyurdular ki: "Bir kişi "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih'e gelerek; "Ey Resulullah, ilim nedir?" dedi.
"Susmaktır." buyurdular. "Daha nedir?" dedi. "Dinlemektir." buyurdular. "Daha nedir?" dedi. "Ezberlemektir." buyurdular. "Daha nedir?" dedi. "Onunla amel etmektir." buyurdular.
"Daha nedir, ey Resulullah?" dedi. "Onu yaymaktır." buyurdular."
Hafs bin el-Bahteri merfu olarak dedi ki: Hz. Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib) aleyhisselam şöyle buyuruyorlardı: "Ruhunuzu, hikmetin eşsiz sözleriyle canlandırın; çünkü bedenlerin usandığı gibi ruhlar da usanmaktadır."
Ebu Besir'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) buyuruyorlardı ki:
"Ey ilim öğrenmek isteyen kişi, kuşkusuz ilmin birçok üstünlüğü vardır. İlmin başı tevazu, gözü kıskançlıktan arınma, kulağı anlama, dili doğruluk, koruması araştırma, kalbi iyi niyet, aklı eşyayı ve olguları tanıma, eli rahmet, ayakları ulemayı ziyaret etme, himmeti esenlik, hikmeti sakınma, karargâhı kurtuluş, önderi afiyet, bineği vefa, silahı yumuşak sözlülük, kılıcı hoşnutluk, yayı uzlaşma, ordusu âlimlerle konuşma, malı edep, serveti günahlardan kaçınma, azığı iyilik, suyu anlaşma, delili hidayet, yoldaşı iyileri sevmedir."
Hammad bin Osman'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "İman için ne güzel vezirdir ilim, ilim için ne güzel vezirdir ağır başlılık, ağır başlılık için ne güzel vezirdir yumuşak huyluluk, yumuşak huyluluk için ne güzel vezirdir sabır."
Ali bin İbrahim merfu olarak rivayet eder ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İlim talipleri üç kısımdır. Onları davranış ve özellikleriyle tanı. Bir grup, onu cahillik yapmak ve tartışmak için öğrenir. Bir grup, onu ululuk taslamak ve aldatmak için öğrenir. Bir grup da onu (dinini) kavramak ve akletmek için öğrenir.
Cehalet sahibi ve tartışmacı olan, eziyet edici tartışmacıdır. İlim müzakeresi ve ağırbaşlılık görüntüsüyle toplantılarda konuşmaya koyulur. Takvadan tamamen sıyrıldığı halde tevazu postuna bürünür. Allah böylesinin burnunu sürter, belini kırar.
Ululuk taslayan ve aldatıcı olan ise hilebaz ve dalkavukçu olur. Kendi benzerine karşı ululuk taslar, kendinden aşağı olan zenginler karşısında ise tevazu gösterir. Böylesi âlim zenginlerin tatlılarını hazmederken kendi dinini mahveder. Allah böylesinin adını sanını unutturur, eserini âlimlerin eserleri arasından söküp atar.
Kavramak ve akletmek için öğrenen ise tasalı, hüzünlü olur, geceleri uyumaz, cübbesine bürünür, gecenin karanlığında kıyama durur, ibadet eder, korkuyla huşu içinde yakarıp dua eder, ürperir, kendisine bakar, zamanının ehlini tanır, en güvenilir kardeşinden bile sakınır. Allah böylesinin temellerini sağlamlaştırır, ahirette ise kendisini güvende kılır."
Talha bin Zeyd'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kitabın (Kur'an'ın) Râvileri çok, gözeticileri ise azdır. Nice hadiste iyimser olan var ki, Kitab (Kur'an) hususunda ihanet içindedir.
Âlimleri gözetmemek üzerken, cahilleri rivayetin hıfzı konusu üzmektedir. Bir gözetici hayatını gözetirken, diğeri helakini gözetmektedir. İşte buradan iki gözetici arasında farklılık oluşuyor ve iki farklı grup ortaya çıkıyor."
Abdurrahman bin Ebu Necran, kendine anlatan birinden naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Bizim hadislerimizden kırk tanesini ezberleyen kimseyi Allah, kıyamet günü âlim ve fakih olarak diriltir."
Zeydü'ş-Şehham'dan, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam'a "İnsan yiyeceğine baksın." ayetiyle ilgili olarak: "Yiyeceği nedir?" dedim. Buyurdular ki: "Öğrendiği ilmidir, onu kimden aldığına bakmalıdır."
Ebu Saidü'z-Zehri'den, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Şüphe karşısında durmak, helakete dalmaktan daha iyidir; tesbit etmediğin bir hadisi terk etmen, kesin bilgisine varmadığın bir hadisi rivayet etmenden daha iyidir."
İbn-i Bukeyr'den, dedi ki: Hamza bin Teyyar, Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a Hazretin babasının (Muhammed Bâkır aleyhisselamın) bazı konuşmalarını sunuyordu.
Bir yere vardığında İmam ona: "Dur, sus." buyurdular, sonra da eklediler: "Size gelen bilmediğiniz şeylerde size, ancak durmak, ihtiyatlı olmak ve konu hakkında hidayet imamlarına başvurmak düşer ki, onlar sizi asıl maksada delalet etsinler, konu üzerindeki körlüğünüzü gidersinler ve o konuda hakkı size tanıtsınlar. Allah Teala: "…Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun." buyurmaktadır."
Süfyan bin Uyeyne'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "İnsanların bilgilerinin tümünün dört hususta toplandığını gördüm: Birincisi, Rabbini bilmen; ikincisi, (Rabbinin) sana ne yaptığını bilmen; üçüncüsü, (Rabbinin) senden ne istediğini bilmen; dördüncüsü, seni dinden çıkaran şeyleri bilmendir."
Hişam bin Salim'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a dedim ki: "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir?" Buyurdular ki: "Bildiklerini söylemek, bilmedikleri hususlarda ise susmalarıdır. Böyle davrandıkları takdirde Allah'ın hakkını yerine getirmiş olurlar."
"Susmaktır." buyurdular. "Daha nedir?" dedi. "Dinlemektir." buyurdular. "Daha nedir?" dedi. "Ezberlemektir." buyurdular. "Daha nedir?" dedi. "Onunla amel etmektir." buyurdular.
"Daha nedir, ey Resulullah?" dedi. "Onu yaymaktır." buyurdular."
Hafs bin el-Bahteri merfu olarak dedi ki: Hz. Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib) aleyhisselam şöyle buyuruyorlardı: "Ruhunuzu, hikmetin eşsiz sözleriyle canlandırın; çünkü bedenlerin usandığı gibi ruhlar da usanmaktadır."
Ebu Besir'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) buyuruyorlardı ki:
"Ey ilim öğrenmek isteyen kişi, kuşkusuz ilmin birçok üstünlüğü vardır. İlmin başı tevazu, gözü kıskançlıktan arınma, kulağı anlama, dili doğruluk, koruması araştırma, kalbi iyi niyet, aklı eşyayı ve olguları tanıma, eli rahmet, ayakları ulemayı ziyaret etme, himmeti esenlik, hikmeti sakınma, karargâhı kurtuluş, önderi afiyet, bineği vefa, silahı yumuşak sözlülük, kılıcı hoşnutluk, yayı uzlaşma, ordusu âlimlerle konuşma, malı edep, serveti günahlardan kaçınma, azığı iyilik, suyu anlaşma, delili hidayet, yoldaşı iyileri sevmedir."
Hammad bin Osman'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "İman için ne güzel vezirdir ilim, ilim için ne güzel vezirdir ağır başlılık, ağır başlılık için ne güzel vezirdir yumuşak huyluluk, yumuşak huyluluk için ne güzel vezirdir sabır."
Ali bin İbrahim merfu olarak rivayet eder ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İlim talipleri üç kısımdır. Onları davranış ve özellikleriyle tanı. Bir grup, onu cahillik yapmak ve tartışmak için öğrenir. Bir grup, onu ululuk taslamak ve aldatmak için öğrenir. Bir grup da onu (dinini) kavramak ve akletmek için öğrenir.
Cehalet sahibi ve tartışmacı olan, eziyet edici tartışmacıdır. İlim müzakeresi ve ağırbaşlılık görüntüsüyle toplantılarda konuşmaya koyulur. Takvadan tamamen sıyrıldığı halde tevazu postuna bürünür. Allah böylesinin burnunu sürter, belini kırar.
Ululuk taslayan ve aldatıcı olan ise hilebaz ve dalkavukçu olur. Kendi benzerine karşı ululuk taslar, kendinden aşağı olan zenginler karşısında ise tevazu gösterir. Böylesi âlim zenginlerin tatlılarını hazmederken kendi dinini mahveder. Allah böylesinin adını sanını unutturur, eserini âlimlerin eserleri arasından söküp atar.
Kavramak ve akletmek için öğrenen ise tasalı, hüzünlü olur, geceleri uyumaz, cübbesine bürünür, gecenin karanlığında kıyama durur, ibadet eder, korkuyla huşu içinde yakarıp dua eder, ürperir, kendisine bakar, zamanının ehlini tanır, en güvenilir kardeşinden bile sakınır. Allah böylesinin temellerini sağlamlaştırır, ahirette ise kendisini güvende kılır."
Talha bin Zeyd'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kitabın (Kur'an'ın) Râvileri çok, gözeticileri ise azdır. Nice hadiste iyimser olan var ki, Kitab (Kur'an) hususunda ihanet içindedir.
Âlimleri gözetmemek üzerken, cahilleri rivayetin hıfzı konusu üzmektedir. Bir gözetici hayatını gözetirken, diğeri helakini gözetmektedir. İşte buradan iki gözetici arasında farklılık oluşuyor ve iki farklı grup ortaya çıkıyor."
Abdurrahman bin Ebu Necran, kendine anlatan birinden naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Bizim hadislerimizden kırk tanesini ezberleyen kimseyi Allah, kıyamet günü âlim ve fakih olarak diriltir."
Zeydü'ş-Şehham'dan, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam'a "İnsan yiyeceğine baksın." ayetiyle ilgili olarak: "Yiyeceği nedir?" dedim. Buyurdular ki: "Öğrendiği ilmidir, onu kimden aldığına bakmalıdır."
Ebu Saidü'z-Zehri'den, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Şüphe karşısında durmak, helakete dalmaktan daha iyidir; tesbit etmediğin bir hadisi terk etmen, kesin bilgisine varmadığın bir hadisi rivayet etmenden daha iyidir."
İbn-i Bukeyr'den, dedi ki: Hamza bin Teyyar, Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a Hazretin babasının (Muhammed Bâkır aleyhisselamın) bazı konuşmalarını sunuyordu.
Bir yere vardığında İmam ona: "Dur, sus." buyurdular, sonra da eklediler: "Size gelen bilmediğiniz şeylerde size, ancak durmak, ihtiyatlı olmak ve konu hakkında hidayet imamlarına başvurmak düşer ki, onlar sizi asıl maksada delalet etsinler, konu üzerindeki körlüğünüzü gidersinler ve o konuda hakkı size tanıtsınlar. Allah Teala: "…Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun." buyurmaktadır."
Süfyan bin Uyeyne'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "İnsanların bilgilerinin tümünün dört hususta toplandığını gördüm: Birincisi, Rabbini bilmen; ikincisi, (Rabbinin) sana ne yaptığını bilmen; üçüncüsü, (Rabbinin) senden ne istediğini bilmen; dördüncüsü, seni dinden çıkaran şeyleri bilmendir."
Hişam bin Salim'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a dedim ki: "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir?" Buyurdular ki: "Bildiklerini söylemek, bilmedikleri hususlarda ise susmalarıdır. Böyle davrandıkları takdirde Allah'ın hakkını yerine getirmiş olurlar."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.