Fâtımam da bir ah edip ağladı

Bazı isimler vardır, anıldığında ve hatırlandığında, insanın gönül dünyasında, derin hisler uyandırır. O manevi hal insanı sardığı zaman, için içine sığmaz, duygulanır ve gözyaşınıza hakim olamazsınız.

Duygu yoğunluğunun zirve yaptığı mekânlar, çoğu zaman maneviyat önderi gönül dostlarının meclisidir. Değerli üstadım Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın meclisinde o duygu yüklü anlara çokça şahitlik ettim.

Hele söz Ehl-i Beyt'ten açılmışsa, Allah'ın, "Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor" (Ahzab, 33) hitabına mazhar olan Hz Fâtıma'dan bahsediliyorsa, o an duygular yoğunlaşmış, gönüller cuşa gelmiştir. Çünkü o bahsedilen Resûlullah'ın (s.a.v.), "Her iki cihan kadınlarının hanımefendisidir, bedenimin bir parçasıdır, gözlerimin nurudur, kalbimin meyvesidir. Ruhum ve canımdır, insan şeklinde bir nurdur" dediği kızıdır Hz. Fâtıma.

O, Resûlullah'ın, "Peygamberlerin en hayırlısı (üstünü) bizdendir; O da Senin Babandır. Vasilerin en hayırlısı bizdendir; O da Senin Kocandır. Şehitlerin en hayırlısı bizdendir; O da Senin Babanın amcası Hamza'dır. Cennette iki kanatla istediği yere uçan bizdendir; o da Senin Babanın amcası oğlu Cafer'dir. Bu ümmetin iki torunu ve cennet gençlerin efendileri Hasan ve Hüseyin bizdendir; onlar da Senin çocuklarındır. Ve Mehdi bizdendir; O da Senin evlatlarındandır" dediği kızıdır Hz. Fâtıma.

O, Resûlullah'ın, "Ey Selman! Kim kızım Fâtıma'yı severse, Benimle birlikte olur. Kim de O'na düşman olursa ateşe atılır.

Ey Selman! Fâtıma'ya sevgi beslemenin yüz yerde insana faydası dokunur; o yerlerin en kolayı şunlardır: Ölüm zamanı, kabre konulurken, terazi kurulduğunda, Mahşer günü, Sırat Köprüsü'nde, sorgu-sual zamanı.

Ey Selman! O'na ve kocası Ali'ye, O'nun torunları ve sevenlerine zulmedenlerin vay haline" dediği kızıdır Hz. Fâtıma.

Hz. Fâtıma adına söylenen birçok ilahi ve kasideler vardır, bunların en muhabbetlisi tevhid meclisinde okunandır.

Yıllar önce Kilis'te İzzettin Kepekçi ağabeyin evinde sabah namazı sonrası Haydar Hocamızla beraberiz, 10 yaşında hasta olan kızı Fâtıma henüz yeni vefat etmiştir.

Hocam, "Arkadaşlar, aranızda evladını kaybeden var mı?" diye sorduğunda kimseden ses çıkmadı, çünkü o mecliste böyle bir imtihana duçar olan yoktu.

Sonra Hocam, "Arkadaşlar, ben iki evladımı kaybettim, bu ne ana ölümüne ne de baba ölümüne benzer. Evlat acısı, insanın kalbine saplanan bir hançerin acısının ölünceye kadar eksilmeden her an hissedilmesi gibidir" dedi.

Daha sonra tevhid okumaya başladık, Hocam işaret etti, bir arkadaş kaside okusun diye, ben de mesleği fırıncı fakat sesi güzel olan rahmetli Mehmet Çıkımoğlu ağabeye dokundum, elini kulağına koyan Mehmet ağabey, "Fatımam da bir ah edip ağladı" derken Hz. Fâtıma'nın ruhaniyetin verdiği feyizle, gözyaşları sel olup aktı.

"Fahri âlem göç eyledi dünyadan

Ümmetlerim size olsun elveda

Bize gel oldu ol yüce Mevla'dan

Ashablarım size olsun elveda

Bunu dedi yaşlar doldu gözüne

Bir figandır düştü halkın özüne

Hasan'la Hüseyn'i almış dizine

Kuzularım size olsun elveda

Çağırın Bilal'i gelsin yanıma

Yükümü yükledim bindim atıma

Helalim Aişe kızım Fâtıma

Ehl-i Beyt'im size olsun elveda

Fâtımam da bir ah edip ağladı

Babasının boynuna el bağladı

Ölme sen yerine ben öleyim

Sen sağ ol ben sana kurban olayım."