"Giderlerse gitsinler" dendi ve bu ülkeden binlerce genç beyin yurt dışında istikbal aramaya, istemeseler de başka ülkelerin kalkınmasına katkı sunmaya mecbur kaldı.
Mimarımdan mühendisine, avukatından teknisyenine doktorundan bilim insanına kadar pek çok kişi yurt dışının yolunu tuttu.
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur'un ifadesiyle, "Son 12 yılda yurt dışına giden Türk doktor sayısı 15 bini aşmıştır.
Oysa geçmişte ülkenin kuruluş yıllarında her türlü imkânsızlığa rağmen tersi olmuştur çünkü başta Atatürk gibi ileri görüşlü dahi bir devlet adamı vardır
Onun ileri görüşlülüğünün en güzel örneklerinden biri, geleceğin bilim insanlarından biri olarak gördüğü Sadi Irmak'a gönderdiği bir telgrafta saklıdır.
1923 yılıydı. Genç Sadi Irmak, İstanbul Üniversitesi'nde öğrenciydi. Bir gün okulun duvarında bir ilan görür:
"Avrupa'ya talebe gönderilecektir."
O günlerin Türkiye'sini düşünün: Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan Antlaşması yeni imzalanmış... Bu şartlarda Avrupa'ya öğrenci göndermek kulağa neredeyse bir hayal gibi gelir. Sadi Irmak da aynı şeyi düşünür:
"Allah Allah, bu durumda Avrupa'ya öğrenci göndermek lüks gibi bir şey..."
Ama yine de şansını denemek ister. 150 kişi içinden sadece 11 kişi seçilir. Sadi'nin isminin yanına bizzat Atatürk'ün el yazısıyla şu not düşülür:
"Berlin Üniversitesi'ne gitsin."
Gün gelir, genç Sadi Sirkeci Garı'ndadır. Tren kalkmak üzeredir ama kafası karmakarışıktır:
"Gitsem mi, kalsam mı? Ya orada beni unuturlarsa, para göndermezlerse?"
Tam gitmemeye karar verdiği anda bir posta görevlisi seslenir:
"Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Telgrafın var!"
Telgrafı açar, içinde sadece şu satırlar yazar:
"Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz."
— Mustafa Kemal Atatürk
O an Sadi Irmak ne düşündüyse, utanır.
"Şimdi gitmeyeceğim de ne zaman gideceğim?" der kendi kendine. "Git de çalış, dön de bu ülke için canını ver!"
Yıllar sonra Sadi Irmak o günü şöyle anlatır:
"Düşünün, 1923'te o kadar işinin arasında, 11 öğrencinin nerede, ne hissettiğini sezebilen ve onlara moral veren bir telgraf çeken bir lider... Böyle bir önderin yolunda bu ülke için can verilmez mi?"
Ve gerçekten de Atatürk'ün o kıvılcımı, bir alev gibi geri döner.
Sadi Irmak Avrupa'da bilim yolunda büyük başarılar elde eder, yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi'nde Genel ve Beşerî Fizyoloji Enstitüsünü kurar, kürsü başkanı olur. Daha sonra Başbakanlık görevini üstlenir.
1990 yılında hayata veda ettiğinde arkasında büyük bir miras bırakır. Ama o, kendini tanımlarken sadece şunu söyler:
"Ben kim miyim? Ben, iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım."
Ne büyük bir ders, ne büyük bir vizyon!
Bir telgrafla geleceği inşa eden bir lider...
Ve o telgraftan güç alarak ülkesine ışık saçan bir bilim insanı...
Bugün bizlere düşen içimizdeki genç beyinleri dışarıya göndermek değil dışardaki vatan aidiyeti olan beyinlerimizi içeriye taşımaktır.
Mimarımdan mühendisine, avukatından teknisyenine doktorundan bilim insanına kadar pek çok kişi yurt dışının yolunu tuttu.
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Derya Uğur'un ifadesiyle, "Son 12 yılda yurt dışına giden Türk doktor sayısı 15 bini aşmıştır.
Oysa geçmişte ülkenin kuruluş yıllarında her türlü imkânsızlığa rağmen tersi olmuştur çünkü başta Atatürk gibi ileri görüşlü dahi bir devlet adamı vardır
Onun ileri görüşlülüğünün en güzel örneklerinden biri, geleceğin bilim insanlarından biri olarak gördüğü Sadi Irmak'a gönderdiği bir telgrafta saklıdır.
1923 yılıydı. Genç Sadi Irmak, İstanbul Üniversitesi'nde öğrenciydi. Bir gün okulun duvarında bir ilan görür:
"Avrupa'ya talebe gönderilecektir."
O günlerin Türkiye'sini düşünün: Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan Antlaşması yeni imzalanmış... Bu şartlarda Avrupa'ya öğrenci göndermek kulağa neredeyse bir hayal gibi gelir. Sadi Irmak da aynı şeyi düşünür:
"Allah Allah, bu durumda Avrupa'ya öğrenci göndermek lüks gibi bir şey..."
Ama yine de şansını denemek ister. 150 kişi içinden sadece 11 kişi seçilir. Sadi'nin isminin yanına bizzat Atatürk'ün el yazısıyla şu not düşülür:
"Berlin Üniversitesi'ne gitsin."
Gün gelir, genç Sadi Sirkeci Garı'ndadır. Tren kalkmak üzeredir ama kafası karmakarışıktır:
"Gitsem mi, kalsam mı? Ya orada beni unuturlarsa, para göndermezlerse?"
Tam gitmemeye karar verdiği anda bir posta görevlisi seslenir:
"Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Telgrafın var!"
Telgrafı açar, içinde sadece şu satırlar yazar:
"Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz."
— Mustafa Kemal Atatürk
O an Sadi Irmak ne düşündüyse, utanır.
"Şimdi gitmeyeceğim de ne zaman gideceğim?" der kendi kendine. "Git de çalış, dön de bu ülke için canını ver!"
Yıllar sonra Sadi Irmak o günü şöyle anlatır:
"Düşünün, 1923'te o kadar işinin arasında, 11 öğrencinin nerede, ne hissettiğini sezebilen ve onlara moral veren bir telgraf çeken bir lider... Böyle bir önderin yolunda bu ülke için can verilmez mi?"
Ve gerçekten de Atatürk'ün o kıvılcımı, bir alev gibi geri döner.
Sadi Irmak Avrupa'da bilim yolunda büyük başarılar elde eder, yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi'nde Genel ve Beşerî Fizyoloji Enstitüsünü kurar, kürsü başkanı olur. Daha sonra Başbakanlık görevini üstlenir.
1990 yılında hayata veda ettiğinde arkasında büyük bir miras bırakır. Ama o, kendini tanımlarken sadece şunu söyler:
"Ben kim miyim? Ben, iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım."
Ne büyük bir ders, ne büyük bir vizyon!
Bir telgrafla geleceği inşa eden bir lider...
Ve o telgraftan güç alarak ülkesine ışık saçan bir bilim insanı...
Bugün bizlere düşen içimizdeki genç beyinleri dışarıya göndermek değil dışardaki vatan aidiyeti olan beyinlerimizi içeriye taşımaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alaiddin Özkar / diğer yazıları
- “Bu vatanın evlatları gitmesin; giderlerse güçlü dönsünler” / 09.11.2025
- Gençliği koru, geleceğini kurtar / 08.10.2025
- Ahilik Haftası Kilis’te kutlandı / 25.09.2025
- Büyük Taarruz, büyük zafer / 30.08.2025
- Büyük Taarruz... / 27.08.2025
- Bi doymadınız… / 22.07.2025
- O, Validir / 10.07.2025
- Bugün 10 Muharrem, gelin bugün ağlayalım / 05.07.2025
- İmam Hüseyin için gözyaşı dökmek / 02.07.2025
- Neden Ehl-i Beyt? / 01.07.2025
- Gençliği koru, geleceğini kurtar / 08.10.2025
- Ahilik Haftası Kilis’te kutlandı / 25.09.2025
- Büyük Taarruz, büyük zafer / 30.08.2025
- Büyük Taarruz... / 27.08.2025
- Bi doymadınız… / 22.07.2025
- O, Validir / 10.07.2025
- Bugün 10 Muharrem, gelin bugün ağlayalım / 05.07.2025
- İmam Hüseyin için gözyaşı dökmek / 02.07.2025
- Neden Ehl-i Beyt? / 01.07.2025


















































































