Fitne ateşinin kapısı Muaviye

Temel problemlerden biridir bu; aman sahabedir bu diyerek koruma seti çekilen malum şahıs. Yalnız şunu ifade edeyim ki Hz. Aişe validemize dil uzatanlar ile Muaviye'ye sevgi duyanlar aynı çamurdanlardır ve tefrikayı uçurum haline sokmaktadırlar. Peki, Muaviye'yi haklı mı göreceğiz? Kendi kendimize sevdirmenin türlü yollarını bulup, "Efendimiz onun kızkardeşi (Ümmi Habibe) ile evliydi" deyip aklayacak mıyız? Yahut "Natiku'l-Kur'an/Konuşan Kur'an" olan Hz. Ali'nin karşısında, "O da vahiy kâtibiydi; Kur'an'ı yazanlardandı" yalanını mı ileri süreceğiz.Saraylar yaptırdı, devleti güçlendirdi, İstanbul'a sefer düzenledi diye kutsayacak mıyız? Bu da olmasa "O da Kureyş'tendi" deriz, severiz.Tabii bir de koca "İmam Rabbani" namlı Ahmed Sirhindi'nin, "E o büyük kargaşa içinde Muaviye de haksız değildi" iddialarını yamaladık mı kotardık sayılırız durumu. Ya da en tehlikelisi, ümmetin durumdan ders çıkarmaması için "aman onlar kılıçlarını kana buladı biz ağzımızı bulamayalım" deyip Ehl-i Beyt'in masum ve temiz hakkını konuşmaktan bile kendimizi men mi edeceğiz? "Havuz kıyısında ashâbımdan bir bölük kişi bana getirilir; onları görünce tanırım; sonra Benden uzaklaştırılırlar. Derim ki: Yâ Rabbi, Benim ashâbım bunlar, Benim ashâbım. Bana denir ki: Bilmezsin, onlar Senden sonra neler ettiler" (Buhârî, Müslim ve Müsned'den naklen Câmi'us-Sağir; II, s.111) hadisini unutmayalım.Kaynaklarla oynayan, değiştiren, Ehl-i Beyt'in evlatlarını katleden, sevenlerini öldürten 1400 yıllık fitnenin kaynağını tanıma ve ayırt etme vakti çoktan geçmiştir bile. Ümmeti bölen, Sünnilik kavramını zihinlerde meşrulaştırıp Ehl-i Beyt'i en azından unutturmayı başaran bu kişiyi tanıma vaktidir.Muaviye'nin esas gayesi, Sünnilik diye bir yol ihdas etmek olmuştur. Çok zeki, kurnaz ve siyasi bir akıldır. Onun esas gayesi, Sünnilik propagandası ile Hz. Ali'nin ve Ehl-i Beyt'in yolunu gizlemek ve imha etmektir. Muaviye bunu aşama aşama gerçekleştirmiştir. İlk olarak, bütün önde gelen ashabın icma ile biat ettikleri Hz. Ali'yi kabul etmemekle işine başlamıştır.Meşru halife ve imam olan Hz. Ali'ye isyan ederek, "Aliye düşman Bana olmuştur, Bana düşman olan da Allah'a düşman olur" (Taberani, Mü'cemil Kebir); "Sana buğzeden Bana etmiştir" (1001 Hadis Işığında İmam Ali, s. 265; Yenabiü'l-Mevedde, s.123) Peygamber buyruklarını ve, "De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum" (Şura, 23) ayetindeki Allah buyruğunu çiğnemiştir.Hz. Ali, Şam valisi olan Muaviye'yi o makamdan azletmişti. Ancak Muaviye bu emre karşı çıkmış ve Sıffin olarak bilinen o feci savaşın olmasına ve itaatsiz askerlerden Hariciler adıyla bir güruhun çıkmasına sebep olan kişidir. Muaviye Hakem Olayında Amr bin As vasıtasıyla yine hile yaparak kendisinin halife olarak kabul edildiğini ve Hz. Ali'nin halifelik makamından uzaklaştırıldığını ifade etmişti. Amr bin As bu tezgâhı kurmuştu. Hz. Ali; Muaviye ve Amr bin As'ın tezgâhladıkları bu oyunu önceden bilmiş ve adamlarına bu oyuna gelmemeleri için uyarmıştı. Ancak Hz. Ali'nin bütün uyarılarına rağmen Muaviye'nin bu tuzağına düşmüşlerdi. İlk fitne nasıl Sakife'de başladı ise (bkz. İslam tarihinde ilk fitne, Prof. Dr. Haydar Baş, 20 Şubat 2015, Yeni Mesaj gazetesi köşe yazısı); Muaviye de fitne ateşinin kapısı" olarak tarihteki yerini almıştır.