Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkelerinden Fransa'nın Türkiye'nin üyeliği hususundaki tutumu net değil.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta Brüksel'de Cumhurbaşkanı Chirac ile bir görüşme yapmış ve Fransa'nın kendilerine nasıl baktığı izlenimini edinmeye çalışmıştı.
Chirac, diğer birlik mensubu ülke liderlerinin yaptığı gibi Türkiye'nin iyi bir yolda olduğunu, reformların beklenmedik bir şekilde ve hızda sürdürüldüğünü kaydetti. Uygulamalar konusunda bazı aksamaların olduğunu ve daha net adımlar atılması gerekliliği üzerinde duruldu.
Başbakan Erdoğan, Chirac'ın bu açıklamalarından yeşil ışık bekledi; ama Chirac'tan takvim konusunda bir açıklama gelmedi.
Fransız basınınını iddialarına göre bu görüşme sırasında Erdoğan'ın Chirac'a iyiniyet göstergesi olarak olası Airbus uçak alımından söz ettiği söylentileri ajanslara düştü.
Fransız idaresi, Chirac'ın ağzından müzakerelerin uzun zamana yayılabileceğini net olarak yansıttı.
Ortada belli bir yıl öngörülmese de Fransa'nın er geç Türkler'e üyelik bileti verebileceği; ama bunun ne zaman olacağı kaydedilmedi.
Yani muaallak bir durum ortaya kondu.
Kamuoyu araştırmalarına göre Fransızlar'ın %70'i Türkiye'nin üyeliği konusunda negatif düşünüyor.
Fransızlar, Hıristiyan bir birlik olduğu söylenen Avrupa Birliği'ne Müslüman bir ülke olarak Türkiye'nin alınmasının din çatışmalarını yumuşatacağı gibi öngörülere katılmıyorlar.
Katolik Fransızlar'ın zihinlerindeki Türk algılaması tarihi süreçler ve ilişkiler geliştirilmiş olsa da pek fazla ber değişim göstermedi.
Eğer öyle bir tablo ortaya konmuş olsa idi hemen her seçim döneminde Ermeni diyasporasının rüzgarına kapılarak Türkler'in Sözde soykırım yaptığına dair kararlar Fransız meclisinde ısıtılıp durur muydu?
Türk hükümet temsilcileri bir taraftan Kıbrıs ile irtibatlandırılan AB ile aradaki soğukluğu giderme gayretinde iken bir taraftan da soğukluğun estiği ülke başkentlerinde kulis faaliyetleri yapıyorlar.
Chirac ile Erdoğan arasındaki ikili münasebetten AB üyeleği konusunda Türkler'e yırtık bir bilet verildi.
Büyük ikramiye vurması beklenen bilet numarasının yarısı bizde, yarısı Birliğin lokomotif ülkelerinde.
Türkiye Almanya'yı ikna etse de Fransa'yı zor ikna edecek görünüyor.
Fransızlar Türkiye'ye Fransız kalarak AB'deki ellerini güçlendirecekleri kanaatindeler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta Brüksel'de Cumhurbaşkanı Chirac ile bir görüşme yapmış ve Fransa'nın kendilerine nasıl baktığı izlenimini edinmeye çalışmıştı.
Chirac, diğer birlik mensubu ülke liderlerinin yaptığı gibi Türkiye'nin iyi bir yolda olduğunu, reformların beklenmedik bir şekilde ve hızda sürdürüldüğünü kaydetti. Uygulamalar konusunda bazı aksamaların olduğunu ve daha net adımlar atılması gerekliliği üzerinde duruldu.
Başbakan Erdoğan, Chirac'ın bu açıklamalarından yeşil ışık bekledi; ama Chirac'tan takvim konusunda bir açıklama gelmedi.
Fransız basınınını iddialarına göre bu görüşme sırasında Erdoğan'ın Chirac'a iyiniyet göstergesi olarak olası Airbus uçak alımından söz ettiği söylentileri ajanslara düştü.
Fransız idaresi, Chirac'ın ağzından müzakerelerin uzun zamana yayılabileceğini net olarak yansıttı.
Ortada belli bir yıl öngörülmese de Fransa'nın er geç Türkler'e üyelik bileti verebileceği; ama bunun ne zaman olacağı kaydedilmedi.
Yani muaallak bir durum ortaya kondu.
Kamuoyu araştırmalarına göre Fransızlar'ın %70'i Türkiye'nin üyeliği konusunda negatif düşünüyor.
Fransızlar, Hıristiyan bir birlik olduğu söylenen Avrupa Birliği'ne Müslüman bir ülke olarak Türkiye'nin alınmasının din çatışmalarını yumuşatacağı gibi öngörülere katılmıyorlar.
Katolik Fransızlar'ın zihinlerindeki Türk algılaması tarihi süreçler ve ilişkiler geliştirilmiş olsa da pek fazla ber değişim göstermedi.
Eğer öyle bir tablo ortaya konmuş olsa idi hemen her seçim döneminde Ermeni diyasporasının rüzgarına kapılarak Türkler'in Sözde soykırım yaptığına dair kararlar Fransız meclisinde ısıtılıp durur muydu?
Türk hükümet temsilcileri bir taraftan Kıbrıs ile irtibatlandırılan AB ile aradaki soğukluğu giderme gayretinde iken bir taraftan da soğukluğun estiği ülke başkentlerinde kulis faaliyetleri yapıyorlar.
Chirac ile Erdoğan arasındaki ikili münasebetten AB üyeleği konusunda Türkler'e yırtık bir bilet verildi.
Büyük ikramiye vurması beklenen bilet numarasının yarısı bizde, yarısı Birliğin lokomotif ülkelerinde.
Türkiye Almanya'yı ikna etse de Fransa'yı zor ikna edecek görünüyor.
Fransızlar Türkiye'ye Fransız kalarak AB'deki ellerini güçlendirecekleri kanaatindeler.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005